Sular altında kalacak güzellik: Bolat

Sular altında kalacak güzellik: Bolat

Yörük pazarına Perşembe günü gidin. Perşembe günü burada kurulan pazarda bütün yerel tatları bulabilirsiniz.

Zeki Oğuz

 

Gitmekten zevk aldığım yol güzergâhlarından biri Konya-Taşkent-Sarıveliler yoludur. Her zaman gizemli bir tarafı vardır bu yolun benim için. Bu yoldan yaptığım her yolculuktan yeni şeyler keşfetmiş olarak dönerim.

Onlarca seçenek sunan bir başka yol var mı bilmiyorum.

İsterseniz Gederet (Dereiçi) sapağından sağa dönerek yöre insanlarının deyimiyle Bolat-Gederet deresine inebilirsiniz. Ünlü Göksu ırmağının bir kolu olan bu derede binlerce yıllık lahit ve kalıntılarla birlikte müthiş bir doğa çıkar karşınıza.

Armutlu sapağından sola saparsanız varacağınız yer ünlü Yerköprü şelalesidir. Hele güz aylarında bu yol üzerindeki köylere yolunuzu düşürürseniz dut yaprağı ile taze şıra içmenin tadına doyamazsınız.

Sarıvelilere varmadan önceki son durak Yörük pazarı ayrı bir âlem. İflah olmaz bir gezginseniz Yörük pazarına Perşembe günü gidin derim. Perşembe günü burada kurulan pazarda bütün yerel tatları bulabilirsiniz.

 

Yörük pazarından sola sapan yol çevresinde göçerlerin yayla aldığı düz bir platodan sonra sizi Başyaylaya ulaştırır. Cennetten ülkemize bir armağan gibidir Başyayla.

Sarıveliler, Göktepe ise gerçek birer cennet.

Dinek’ten itibaren arazinin yapısı değişmeye başlar. Torosların başlangıcıdır buralar. Bir yandan yükselirken bir yandan yolun iki geçesinde ardıçların, meşelerin varlığını hissedersiniz. Cicek köyünden itibaren dümdüz bir plato çıkar karşınıza. Verimli tarım alanlarıdır buralar. Belören, yeni adıyla Sarıoğlan bu platonun tam ortasındadır. Gezilerde kısa bir çay molası vermeyi sevenlerin de durak yeridir Sarıoğlan.

 

Koçaş köyünü geçtikten sonra yol meyillenmeye başlıyor, Taşbaş köyü sapağında ise Göksu vadısi bütün görkemiyle çıkıveriyor karşınıza. Yıllar önce vadinin iki tarafındaki sarp yamaçlar olduğu gibi üzüm bağıydı.1970 li yıllarda bağlara giren hastalık ve bu sarp yamaçlarda ürün kaldırmanın zorluğu bağcılığın sonunu getirdi. Bağcılık Helenistik dönemden Bizans dönemine ve günümüze kadar yörenin temel tarım ürünlerinden biri. Antik ören yerlerinde yapılan kazılarda bulunan mezar stellerinde ve lahitlerde bulunan asma fidanı ve üzüm salkımı motifleri bunun kanıtı.

Konya-Taşkent-Sarıveliler yolunun ulaştırdığı zenginliklerden biri de Bolat yaylası.

Bu yaylanın adını ilkin 1969 yılında duymuştum. Define avcıları bu bölgeyi kazıp ele geçirdikleri antik eserleri yurtdışına kaçırarak satıyorlardı. Hatta dönemin önemli bir siyasetçisinin adı da geçmişti bu olaylarda.

 

Bu yaylaya ilk çıkışım da Bolat beldesinin yaylada yaptığı bir şenlik nedeniyle olmuştu. Şenliği izlemekten çok ören yerlerini gezmeyi tercih etmiştim. Konya Müzesi’nden arkadaşım arkeolog Osman Ermişler 1992 yılında bölgede yüzeysel bir çalışma yapmış, bir seramik fırınının varlığını tesbit etmiş ama yeterli ödenek çıkmadığı için çalışmaları yarım kalmıştı.

Yaklaşık 1800 m.yüksekte Toroslara hâkim bir noktada, yöre halkınınTamaşalık dediği Astra antik kenti burası. Hadim ilçesine 17 Bolat beldesine 5 km. uzakta. Tarihi MÖ.2000 lere uzanıyor ama günümüzde Roma ve Bizans döneminin izleri var. Yapılan kazı çalışmalarında çokca mezar steli ve lahit parçaları bulunmuş. Stellerde genellikle stilize insan figürleri, asma dalları ve üzüm salkımları işlenmiş.

 

Tarihçiler binlerce yıl öncesi bu bölgede yaşayan insanların savaşçı ve özgürlüklerine çok düşkün olduklarını belirtiyorlar.

Ören yerinin batısındaki yamaçlarda Bolat beldesinin yayla evleri var. Bu yayla kamp yapmayı sevenler için güzel bir yer. Halkın Bolat deresi ya da Gederet deresi dedikleri vadi de kamp için ideal. Göksu’yu besleyen önemli kaynaklardan biri de buradan çıkıyor. Birkaç yıl sonra Bağbaşı barajı bitince Bolat deresindeki tarih de sular altında kalacak. İşin uzmanları ne der bilmiyorum ama burada bulunan bir lahit sular altında kalırsa yüreğim yanacak. Bir kısmı define avcıları tarafından parçalanan lahdin üzerine değişik av sahneleri ve hayvan figürleri var.

Bu güzellikler sular altında kalmadan gidin görün, doğanın ve tarihin keyfini çıkarın.