"Yumurtalık kanserinde düzenli kontrol hayat kurtarıyor"
Prof. Dr. Topuz:- "Tüm kanserlerde olduğu gibi yumurtalık kanserinde de erken teşhis, bu hastalıkla mücadelede başarı şansımızı artırıyor. Bu nedenle hiçbir sorun olmasa da düzenli, yıllık kontrol ciddi önem taşıyor"- "Hastalık erken teşhisle evre 1'de sa
İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Samet Topuz, tüm kanserlerde olduğu gibi yumurtalık kanserinde de erken teşhisin hastalıkla mücadelede başarı şansını artırdığını belirterek, "Bu nedenle hiçbir sorun olmasa da düzenli, yıllık kontrol ciddi önem taşıyor." dedi.
Topuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yumurtalık kanserinin, türün devamını sağlayan eşey hücrelerini üreten, kadınlık hormonunu salgılayan yumurtalıkların kötü huylu tümörleri olduğunu belirterek, sorunun erken dönemde belirti vermediğini söyledi.
Bu nedenle tanı anında olguların çoğunun ileri evrede görüldüğünü dile getiren Topuz, yumurtalık kanserine özel bir belirti olmadığını, yakınmaların genellikle nonspesifik olduğuna işaret etti.
Prof. Dr. Topuz, hastalığın belirtileri arasında, karında şişme, ağrı, bası bulguları, iştahsızlık, kilo kaybı, hazımsızlık, yorgunluk, idrar yolu şikayetleri gibi genel yakınmaların olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Yaşam boyu bakıldığında her yüz kadının 1,4-1,8'inde yumurtalık kanseri görülmektedir. Jinekolojik kanserler arasında rahim zarı (endometrium) kanserinden sonra ikinci sırada görülmelerine rağmen, mortalite açısından kıyaslandıklarında birinci sırada gelen jinekolojik kanserlerdir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2014'te yumurtalık kanseri, kadın kanserleri arasında 7. sırada görülmekte ve yılda 2 bin 361 kadın yumurtalık kanserine yakalanmaktadır. Ortalama görülme yaşı 63'tür. Olguların çoğunluğu postmenopozal dönemdedir. Yumurtalık kanserlerinin yüzde 10'unu oluşturan genetik geçişli olanlar 10-15 yaş daha genç yaşta görülebilir. Erken adet görmek, geç menopoza girmek, gebe kalmamak, emzirmemek, ailede bağırsak, meme, yumurtalık kanseri olması, obezite, endometriozis yumurtalık kanseri için risk faktörlerini oluşturur. Bununla birlikte yumurtalık kanseri olan hastaların büyük kısmında bu risk faktörlerinin hiçbirisi olmaz. Gebe kalmak, emzirmek, doğum kontrol hapı kullanmak, tüplerin bağlanması veya çıkarılması yumurtalık kanserine karşı koruyucu faktörlerdir."
- "Kapsamlı cerrahinin önemi çok büyük"
Prof. Dr. Samet Topuz, yumurtalık kanserinin tedavisinde temel olarak uygulanan iki yöntemin cerrahi ve kemoterapi olduğunu ifade ederek, "Çok erken aşamaların dışında olguların büyük kısmı cerrahi sonrası kemoterapi görecektir. Yumurtalık kanseri olgularının yüzde 70-80'i evre 3-4'te olduğu için hastalık özellikle karnın üst kısmına yayılmış durumdadır. Bu nedenle burada yapılacak kapsamlı bir cerrahinin önemi çok büyüktür. Mümkünse geride hiç tümör bırakmayacak şekilde yapılacak bir cerrahi, hastanın sağ kalımını artıracaktır." diye konuştu.
Bu genişletilmiş cerrahinin içine bağırsak, dalak, karaciğer metastazlarının çıkartılması, karın zarı ve diyafram zarının soyulması, gerekirse göğüs boşluğundaki tümörlerin çıkarılması gibi cerrahi prosedürlerin girdiğini aktaran Topuz, şunları kaydetti:
"Bu operasyonların ancak deneyimli merkezlerde, diğer disiplinlerle iş birliği içinde ve mutlaka jineko-onkolog dediğimiz kanser cerrahisiyle ilgilenen kadın doğum hekimleri tarafından yapılması gerekmektedir. Evre 3 hastalarda 5 yıllık sağ kalım rakamları yüzde 25-40 arasında değişmektedir. Kapsamlı cerrahilerle bu rakamları artırmak mümkündür. Geride 1 santimetre üstü tümör bırakılan hastalarda median sağ kalım 31 ayken, hiç tümör bırakılmayan hastalarda median sağ kalım 78 aya çıkabilmektedir. Maksimum cerrahide her yüzde 10'luk artış sağ kalımda yüzde 5'lik artış şansı sunmaktadır. Bazı olgularda tümör ilk cerrahide çıkartılamayacak kadar yaygın veya çıkartılamayacak alanlarda ise tedaviye neoadjuvan kemoterapi dediğimiz, yardımcı kemoterapiyle başlanır ve sonrasında cerrahi yapılır."
Son yıllarda cerrahiyle birlikte uygulanan yöntemlerden birisinin de sıcak kemoterapi adıyla bilinen ısıtılmış intraperitoneal kemoterapi olduğunu dile getiren Topuz, kemoterapi ajanının direk tümörle teması, ısının direk tümör öldürücü etkisi, ısının kemoterapi ajanının hücre içine daha iyi nüfuz etmesini sağlaması ve yüksek basıncın avantajlarının sıcak kemoterapiyle sağlanan sağ kalım artışının olası mekanizmalarını oluşturduğunu söyledi.
- "Dengeli ve sağlıklı beslenin"
Prof. Dr. Topuz, sıcak kemoterapinin dünyada yaygın uygulanmasına rağmen bu konuda çalışmaların devam ettiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Tüm kanserlerde olduğu gibi yumurtalık kanserinde de erken teşhis bu hastalıkla mücadelede başarı şansımızı artırıyor. Bu nedenle hiçbir sorun olmasa da düzenli yıllık kontrol ciddi önem taşıyor. Hastalık erken teşhisle evre 1'de saptandığında 5 yıllık sağ kalım yüzde 87 iken, evre 4'te bu rakam ne yazık ki yüzde 11'e düşüyor. Bunun yanında erken aşamada saptanan hastalarda yapılan cerrahi hasta için daha az zahmetli oluyor. Kemoterapi görmesine gerek kalmıyor. Kadınların alabilecekleri temel önlemler arasında en önemli olanı yakınmaları olmasa da düzenli yıllık jinekoloji muayenesinden geçmeleridir. Çünkü hastalık erken aşamada herhangi bir bulgu vermemektedir. Bunun yanında genetik risk altında olanların genetik testlerini yaptırmaları ve danışmanlık almaları önemlidir. Beslenmeyle ilgili verilerin kanıt düzeyi düşük olmakla beraber kadınların artmış yağ, kolesterol, laktoz, aşırı alkol, yumurta, galaktoz tüketiminden uzak durmaları, antioksidanlar, yeşil lifli sebzeler ve A vitamininden zengin dengeli ve sağlıklı beslenmeleri önemlidir."
Sağlıklı kadınların düzenli yıllık jinekolojik muayene olmasının önemine değinen Topuz, "Yumurtalık kanseri nedeniyle izlenen olgular birincil tedavileri bittikten sonra ilk 2 yıl 3 ayda bir, 2 ile 5 yıl arası 6 ayda bir, 5 yıldan sonra yılda bir düzenli kontrollere gelmeleri gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
AA
Kaynak: