Ramazan, müstesna bir zaman

KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Sade: Ramazan ayının en çok insanlara azla yetinmeyi öğretme özelliğini seviyorum. İnsanlar bir tüketim çılgınlığı içinde ama Ramazan ayı sadece birkaç lokma ekmek ve bir bardak suyla doymaktan tat alınan müstesna bir zaman.

1- Ramazan ayı denilince ilk aklınıza ne geliyor?

Ramazan denilince ilk aklıma nefs terbiyesi geliyor ve tabii ki dünyanın değişik yerlerinde zor şartlar altında oruç tutan insanlar.

2- Eski Ramazanlar nasıldı?

Eski Ramazanlar hem güzel hem de zordu. Dünyanın ve ülkemizin imkanları bu kadar gelişmiş değildi. Ama yine de ayrı bir tadı ve güzelliği vardı.

3- Sizce Ramazan ayının maddi ve manevi yararları nelerdir?

 Ramazan maddi imkanların daha fazla paylaşıldığı bir ay, insanlar aç ve susuz kalınca, suyu ve yiyecek ekmeği olmayan diğer insanların neler hissettiğini yaşayarak öğreniyor. Bu doğrultuda maddi imkanlar da bölüşülüyor. Bu ay hayır işlerinin artmasına vesile oluyor. Manen de ruhumuzda bir huzur iklimi oluşuyor, bu huzur iklimi de diğer insanlarla paylaşılarak artıyor.

4- Bu ayda özellikle nelere dikkat edersiniz?

Bu mübarek ayda kendi adıma şunu söyleyebilirim ki diğer aylardan daha fazla insanların kalbini kırmamaya dikkat ediyorum.

5- Bu ayda manevi olarak değişimler yaşıyor musunuz?

Bu ayda manevi değişimi tüm insanlarda gözlemek mümkün. Benim açımdan ise zaman bulamadığımız için daha az yaptığımız toplu ibadetlere daha fazla katılma imkanı oluyor.

6- Geçmişten günümüze Ramazanda neler değişti size göre?

Zaman her şeyi değiştiriyor. Çok fazla şey değişti fakat bizler yine de eskinin ruhunu yaşatarak yeni şartlar altında idrak etmeye çalışıyoruz Ramazan ayını. Ramazan davulcusunun sahurda sesini duymak hala heyecan veriyor. İnsanlar da eski zamanlara göre çevresine daha az duyarlı. Sanki zaman insanları daha fazla kendini düşünür bir hale getirdi. Bu ruh hali bu ayda biraz daha fazla paylaşımcı olmakla pozitif yönde dengeleniyor.

7- Çocukluğunuzdaki Ramazanlardan bahseder misiniz? (Bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?)

Ramazan ayında çocuklar için en fazla sahura kalkmak ayrıcalıktı. Aileler çocuklarının pek fazla sahura kalkmasını ve uykularının bölünmesini istemez. Benim ailem de çok küçükken beni sahura kaldırmazdı. Ama çocuğuz işte, her seferinde sahura kalkmak isterdik. 5-6 yaşlarımda 30 gün sahura kalktığım halde hiç oruç tutmadığım günler aklıma geliyor. Yine de o heyecanı çocukken hissetmek güzeldi.

8- Ramazan ayının en çok hangi vaktini seviyorsunuz? Neden?

 Ramazan ayında en çok sabah ve akşam ezan saatlerini severim. Sabah ezanı orucun başladığını ve günün ağarmasıyla o günün farklı bir gün olduğunu bildiriyor bize. Günlük hayatımızda değişimler başlıyor, sabır etmeyi hatırlıyoruz en çok. Akşam ezanı ise artık sabrın ödülünün geldiğini bildiriyor. Ailemizle veya sevdiklerimizle beraber iftar açarken yemeğin ve suyun kıymetini daha fazla anlıyoruz.

9-Ramazan ayından sonra gelen bayram sizde ne gibi duygular uyandırıyor?

 Bayramlar, çocukluğumdaki bayramlardan aldığım tadın ve zevkin aynısını hissetmeme sebep oluyor. Çocukken bayramlarda büyüklerin ellerinin öpülmesi, hediyelerin alınması çok güzeldi. Artık bizler büyüdük ve bu hem güzel hem de buruk bir duygu. Bunun dışında sevdiğimiz insanlarla, akrabalarımızla ve aile büyüklerimizle buluşma imkanı sağlıyor.

10- Ramazan ayının hangi özelliği sizi en çok etkiliyor? Neden?

Ramazan ayının en çok insanlara azla yetinmeyi öğretme özelliğini seviyorum. İnsanlar bir tüketim çılgınlığı içinde ama Ramazan ayı sadece birkaç lokma ekmek ve bir bardak suyla doymaktan tat alınan müstesna bir zaman. İnsan kendini fark ediyor, azla tatmin olabileceğini fark ediyor. Bu insanın diğer davranışlarına da yansıyor. Buna ek olarak bir ay boyunca süren sükunet ve kardeşlik havası sarıyor her yeri. Manevi bir bulut kaplıyor her yeri. Tabii ki Konya'da Ramazan'ı idrak etmeyi de bir ayrıcalık sayıyorum. Sanırım bu manevi bulut bu şehirde daha geniş bir tabaka oluşturuyor.