10 soruda Ramazan: Yaşanan Ramazan en güzelidir!
Vali Muammer Erol, Memleket’in Ramazan’la ilgili 10 sorusuna cevap verdi.
Erol, “İnsanların “Ah nerede o eski Ramazanlar” diyerek geçmişe özlem duyduğuna bakmayın, yaşanan Ramazan en güzel ramazandır” diyor
1-Ramazan ayı denilince ilk aklınıza ne geliyor?
-Ramazan ayı denilince akla ilk gelen elbette oruçtur. Oruçla birlikte akla Kur’an-ı Kerim gelir. Ramazan ayı değerini, Kuran’ın bu ayda inmesinden almıştır. Ramazan’da rahmet, bereket ve sosyal yardımlaşma ve dayanışma artıyor, nefisler ıslah ediliyor. Oruç tutan bir insan sahip olduğu nimetlerin farkına varıyor. Bu ay içinde büyük bir manevi terbiye programı uygulanıyor.
2-Eski ramazanlar nasıldı?
-Her Ramazan kendi öncelikleri ve özellikleriyle gelir, özellikleri ve öncelikleriyle yaşanır, gider. İnsanların “Ah nerede o eski Ramazanlar” diyerek geçmişe özlem duyduğuna bakmayın, yaşanan Ramazan en güzel ramazandır. Çünkü yaşanması henüz bitmemiş, henüz fırsat elden gitmemiştir Ramazanı nasıl istiyorsak öyle yaşayabilir, hayatımızın en güzel ramazanı haline getirebiliriz. Ramazan, insanın imanının kendi iç dünyasına yansımasıdır. O yansımanın hangi tarihte olduğu değil, olup olmaması veya nasıl olduğu önemlidir. Bugün geçmişe göre imkânların çok daha iyi olduğunu, her kesime hitap eden güzel etkinlikler yapıldığını görüyoruz. Ama Ramazan ayının özünde bir ibadet ayı olduğunu eğlence ayı olmadığını da unutmayalım.
3-Sizce ramazan ayının maddi ve manevi yararları nelerdir?
-Bilindiği gibi Dinimizin gereklerini yerine getirmenin insanın ruh ve beden sağlığına birçok faydaları bulunmaktadır. Oruç da ibadetler içinde insan bedenine olumlu etkileri ile ilk sıralarda yer almaktadır. Bireysel faydalarının yanında toplumsal olarak da orucun faydaları sayısızdır. Oruç insanın psikolojisini de çok olumlu olarak etkilemektedir. Hep daha fazlasını isteyen nefsi terbiye eder. Ramazan ayında ve mübarek günler olarak kabul edilen günlerde suç oranları dahi düşmektedir. Oruç bir takım kötü alışkanlıklardan kurtulmak için çok büyük bir fırsattır. “Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu kurtuluş” olarak tanımlanan Ramazan ayı, bize sabrı, şükrü ve paylaşmayı öğretir. Sosyal yardımlaşmayı ve dayanışmayı artırır, sevgi, saygı ve hoşgörü anlayışını getirir.
4-Bu ayda özellikle nelere dikkat edersiniz?
-Oruç, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan bir ibadettir. Oruç tutmak bir anlamda gün boyu ibadet halinde olmak demektir. Ramazan ayının bir ibadet ayı olduğunu unutmamaya dikkat ediyorum. Diğer taraftan ihtiyacı olan vatandaşlarımıza karşı devletimizin sosyal devlet olma sorumluluklarını yerine getirmesi için daha itinalı hareket ediyor, onlarla birlikte bu ayın güzelliklerini paylaşmaya gayret sarf ediyoruz.
5-Bu ayda manevi olarak değişimler yaşıyor musunuz?
-İnsanımızın Ramazan ayı gelince manevi hayatına daha fazla önem vermesi sevindirici bir durumdur. Fakat diğer taraftan sanki dini vecibeler sadece Ramazanda yerine getiriliyormuş gibi bir algı da vardır maalesef. Şüphesiz Ramazan ayı güzel hasletleri kazanmak, insan olduğumuzu yeniden hissetmek ve iyi yönde değişim yaşamak için güzel bir fırsattır. Yalnız Ramazanda değil üç ayların başlaması ile artan, ramazan ayı ile zirveye ulaşan manevi bir programa inananlar kendi isteğiyle dâhil olur. Teravihler sayesinde daha fazla namaz kılınır, mukabeleler ve hatimler sayesinde daha fazla Kuran okunur, zekât ve sadakalar verilir, fakir fukaraya iftar yemekleri verilir, ikramlar yapılır. Böyle olunca da Ramazan ayında herkesin açıkça hissedeceği ölçüde kalplerde bir huzur, bir mutluluk hâsıl olur. Bizde bu bereketten istifade etmeye çalışıyoruz. Ramazan gelince birçok şey değişiyor. Tabiri caizse nasıl bir batarya boşalınca yeniden şarj oluyorsa, 11 ayda boşalan insan ruhu ve vücudu Ramazan'da yeniden şarj oluyor. Bedenimiz ve ruhumuz yenileniyor.
6-Geçmişten günümüze Ramazanda neler değişti?
-Aslında Ramazanlar değişmiş gibi algılansa da asıl değişen bizleriz. Ecdad, başta namaz ve oruç olmak üzere insanı Allah’a ulaştıran yollardan daha fazla zevk alırdı. Allah’ın sıfatlarının yansımalarını okur, müthiş bir keyif yaşardı; Kısacası, ninelerimiz ve dedelerimiz bizim gibi inanırlardı, ama bizim gibi yaşamaz, bizim gibi eğlenmezlerdi. Selâtin camilerinde, musikişinas müezzinlerle bestekâr imamların kıldırdığı ruhu şenlendirici teravihler de mutlu olurdu insanlar. Ramazan algısı geçmişe göre zamanla değişti. Ama Konyalı hemşehrilerimiz bu anlamda çok şanslı. Bugün Konyada manevi anlamda çok güzel Ramazanlar yaşamak mümkün.
7-Çocukluğunuzdaki Ramazanlardan bahseder misiniz? Bir Ramazan anınızı paylaşır mısınız?
-Çocukluk; iyiliğin, güzelliğin, masumiyetin yaşandığı özel dönemdir. Çocukluk dönemi kötülüklere ve kötülere yer olmayan cennet gibidir. Çocuklukta oruç tutulması ve karşılığında büyüklerden ödül alınmasının çok farklı bir mutluluğu ve lezzeti vardır. Çocukluğunu mutlu geçirenler, bu özel dönemde Ramazanı da bayramları da çok güzel yaşayanlar, yaşlanınca bu dönemi doğal olarak özlerler. Aslında çocukluklarını özlerler. Ama hayatın her döneminin ayrı bir güzelliği vardır. Kıymetini bilmek lazım. Bizde çocukluğumuzda güzel Ramazanlar yaşadık. Arkadaşlarımızla teravihe gider, teravih sonrası sıcak simitler alır yerdik, oyunlar oynardık. Şimdiki çocuklar bizim dönemimize göre çok büyük imkânlara sahipler. Ama bizim kadar mutlular mı bilemem.
Bir çok hatıralarımız var. Ama bundan 40 yıl önce yine böyle yaz aylarına denk gelen sıcak Ramazan ayında nohut tarlasında çalışırken tuttuğumuz oruçları, susadığımızda buz gibi sularla elimizi yüzümüzü yıkadığımızı, iftar vakti içtiğimiz o suyun lezzetini hiç unutamam. Şimdi bizim için oruç tutmak çok kolay. Zor şartlarda çalışarak oruç tutan vatandaşlarımızın Allah yardımcısı olsun. Onların orucu çok daha kıymetli.
8-Ramazan Ayının en çok hangi vaktini seviyorsunuz? Neden?
Sahur vakti, imsak vakti, niyetli geçirdiğimiz vakit ve iftar vakti her anı birbirinden kıymetli ve maneviyat dolu bu ayın, onbir ay özlemini duyduğumuz için aslında her anını seviyorum. Eğer yalnız isem imsak ve sabah ezanı vaktini beklemeyi, eğer sevdiğim dostlarımla birlikte isem en çok iftar vaktini, herkesin benim gibi aynı niyetle tuttuğu orucun, aynı niyetle açılması için, aynı anda akşam ezanını beklemeyi, bu beklemedeki lezzeti seviyorum. Büyüklerimizle, muhtaç, yoksul, kimsesiz, yetim ve öksüzlerimizle, kahraman gazilerimizle ve aziz şehitlerimizin aileleri ile iftarı paylaşmayı seviyorum.
9-Ramazan ayından sonra gelen bayram sizde ne gibi duygular uyandırıyor?
-Bilindiği üzere; dini bayramlar bütünleştirici özelliği ile toplumda insanların ortak değerler etrafında kenetlendiği, hoşgörü ve paylaşma duygularının yoğunlaştığı kırgınlıkların küskünlüklerin unutulduğu önemli zaman dilimleri ve ilahi armağanlardır. Ayrıca Ramazan-ı şerifin tamamı, her günü bayramdır. Çünkü insanın günahlarının af olduğu gün, onun bayramıdır. Ramazan-ı şerifte tüm Müslümanlar gibi bizlerde af ve mağfirete kavuşarak Bayrama ulaşmayı arzu ve umut ediyoruz. Bayramları idrak ederken tatil anlayışından uzak, bu özel günlerin bir fırsat olduğu bilinci ile büyüklerimizin, yaşlılarımızın, muhtaç, yoksul, kimsesiz, yetim ve öksüzlerimizin, kahraman gazilerimizin ve aziz şehitlerimizin ailelerinin yanında olmaya özen gösteriyoruz.
10-Ramazan Ayının hangi özelliği sizi en çok etkiliyor?
-Ramazan ayı diğer aylar arasında seçkin bir yere sahiptir. Bunun nedeni Kuran-ı Kerim'in bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. Kuran'da bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen "kadir gecesi" yine bu ay içinde kutlanır. Bu ayda yapılan ibadetler daha değerlidir. Bu nedenle Ramazan ayının manevi havası beni çok etkiler. Ramazan ayı, Kuran, oruç, sabır, yardımlaşma, dayanışma, rahmet, bereket, af ve mağfiret ayıdır. İnsanımızın en yaygın şekilde yerine getirilen ibadet ülkemizde oruçtur. Bu nedenle manevi hava toplumda her yerde hissedilir.