Arif Köse /ey kavmim
1000 Yıllık Türk Tarihi Mi ?
Tabi teknoloji gelişip te televizyonlar, gazeteler, dergiler çoğalınca, derler ya “ağzı olan” konuşur-yazar oldu. Araştırma ve ferasetten uzak, kendi kültüründen dininden köklerinden bihaber, para hırslısı bir sürü zevat, milletin okuma-dinleme-düşünme mecralarını iğfal ediyor. Çıkıyorlar medyaya, lağım zihinlerinden ne fışkırırsa onu kusuyorlar ortalığa. Sonuçta da erkeklerle aynı safta namaz kılan kadınlar, “velev ki ibneyim” diyen değişikler, Peygamberimiz ve sahabe hakkında ileri geri konuşan dengesizler, “Kurtuluş Savaşı yapılmadı” diyen palyaçolar görüyoruz.
Bu medya enflasyonunda milletimize aşılanan en yaygın yanlışlardan biri de “Bin Yıllık Türk Tarihi” fikridir. Cahil desen, google engel bu cahilliğe, kardeşim sen nerenin bön’üsün? Kendi tarihini nasıl bilmezsin. Bin yıllık Türk Tarihimiz varmış ta, bin yıllık devlet aklımız varmış ta, bak bak bak, bir de dipten vuruyor arkadaş, güya kendi milletini övüyor.
Bilinen kayıtlı tarihe göre 4200 yıllık tarihimiz vardır (Bunu daha gerilere götürmek te mümkündür). İşin aslı ise Türk TARİHİ, Nuh Peygamber’e kadar dayanır. Nuh Peygamberin oğlu Yafes’in oğlu, Dünyadaki ilk Türk’tür. Yani Nuh Peygamber’in torununa dayanan bir kültürümüz, irademiz, tarihimiz var.
Gel gelelim, bu binlerce yıllık tarihin en zavallı, en şaşkın, en yitik, en acınası dönemini yaşadığımız çağ ise, içinde bulunduğumuz çağdır. Milletimizin zaman zaman devletinin yıkıldığı, esaret altına girdiği, zayıfladığı dönemler olmuştur. Ama tarihimizin hiçbir döneminde Töremizi, Milli Kimliğimizi, benliğimizi, ideallerimizi, dinimizi bu dönemdeki kadar kaybetmemişizdir.
Bir ara dünya üzerinde asli Grek (Yunan) ırkının kalmadığını, bugünkü Yunanistan’ın ise Yunan kültürüne hayran Avrupalılardan oluşturulduğunu okumuş veya duymuştum ve “nasıl olabilir” diye düşünmüştüm. Şimdi ise olabilir diyorum. Çünkü Türk ülkesi olan Türkiye’nin sokaklarına, ticaretine, kadınları kızlarına, esnafına, çocuklarına… baktığımda, pek Türk ülkesi gibi görünmüyor.
İslam dinin getirdiği o mükemmel esasları, zaten kendi örfünde, töresinde yaşarken, İslam dininin kabulüyle daha da perçinleyen milletimiz, bugün devlet olarak zayıfladığımızdan değil, bizi biz yapan değerlerden uzaklaştığımızdan beri “hasta adam” pozisyonundadır.
Mahalle insanının bile grup iğrençliklere katıldığı, faizin can simidi olarak görüldüğü, kar etmenin yolunun başkasını kazıklamaktan geçtiği, kadın ve kızların soyunmuş halde sokakta gezdiği, erkeklerin deyyuslaştığı, kadınların ve çocukların atalara saygısızlık ettiği, dinin bilinmediği, ahlakı kaybettiğimiz, VATAN olgusunun itibarsızlaştırıldığı ve hepsinin de aynı anda yaşandığı başka bir dönemimiz daha oldu mu sizce? Olmadı. Töre kelimesi bile unutuldu, gençlere töre deyince söyleyebildikleri tek şey “Töre Cinayeti”. Gerisini siz düşünün.
Demokrasi diye bir emzik verdiler bu millete; ülkeyi bölmeyi, ahlaksızlığı, bencilliği düstur edinmiş herkes, demokrasi şemsiyesi altına sığınıyor. Artık “hadi gel köyümüze geri dönelim” de diyemiyoruz çünkü kadın bozulmuş. Anadolu’daki şalvarlı, elleri yüzü kırışmış, ağzı dualı o birkaç ninemiz de hayata veda etti mi, geriye köylerde bile facebook, whatsapp delisi kızlarımız kalıyor. “Beş milden patik örmeyi acaba kaçı biliyor” demeye korkuyorum, kaçı duydu acaba?
Gün, bu manzaraya rağmen oturup ağlama günü değildir. Bu millet, küllerinden yeniden doğmasını çok iyi bilir. 15 Temmuz’da Çanakkale’den çıkıp geldiği gibi yeniden gelmesini bilir bu millet. Ama yeniden gelecek olan o ruh, bu satırları okuyup ta “tabi, biz iyi milletiz, aslımızı kaybetmedik” diye düşünen ama faizden kazıkçılığa kadar menfeaatini herşeyin önünde tutan o hımbıl zihniyet değildir.
O zihniyeti görmek isteyen, Trabzon’da PKK köpeklerinin canına kıydığı Eren’in yüzüne baksın; o zihniyeti görmek isteyen Ömer Halisdemir’ün yüzüne baksın, meyhaneden çıkıp ta abdest alıp tankların karşısında duranların yüzüne baksın. Bir de faize giden, kendi milletini kazıklayan, geleceğin annesi olacak bir genç kızla zina hayalleri kuran aynadaki kendi yüzüne baksın.
Buyurun, bizim hakkımızda Avrupalıların Söyledikleri:
“Türk Halkında, Avrupa’da çok yayılan müstehcen ve açık saçık neşriyata karşı bariz bir tiksinme müşahade edilmektedir.” Papalığın İstanbul temsilcisi Rahip Bonett.(Vocedella Verita- The Amicis Sayfa: 174)
“İstanbul da hırsızlık yok denecek kadar azdır. Bunun sebebi de Türk Milletinin hırsızlığı insan tabiatında olmayan, aşağılık bir hareket olarak görmeleri ve inançları gereğidir. İstanbul da kapılar açık olarak yaşamak mümkündür.” (Mr. Porter, İngiltere İstanbul Elçisi)
“Sokakta bir kadına rastlayan erkek bakmak sanki -yasak- edilmiş gibi, onlar rahatsız olmasın diye başını başka tarafa çevirir, onlara dikkatlice bakmaz.” (Mr. Porter, İngiltere İstanbul Elçisi)
“Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu
eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.” (Comenius (Çek Bilgini))
“Türkler bir ırk ve bir millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır.” (La Martine)
"Seceat ve cesaret bakımından Türkler’den üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından da onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur. Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır." (İbn-i Hassul)
“Kendi ulusuna karşı bu kadar dürüst ve cömert olan müslüman Türkler hangi mezhebe bağlı olursa olsun aynı dürüstlüğü yabancılara karşı da yapar ve yerine getirirler. Bu noktada müslümanla müslüman olmayan arasında hiçbir fark gözetmezler.” (Monradgea D'ohsson)
"Türklerin ruhu yeniden parlayacak ve silah kullanmak için doğan bu
kahraman milletin tarihi eski ışığını bulacaktır." (Feldmareşal von Moltke -Alman Genelkurmay Başkanı)
“Eğer bir Türk devleti olmasaydı mutlaka yaratmak gerekirdi.” (Thiers, Fransız Devlet Adamı, Yazar)
“Türkler yaltaklanma, yaldızlı sözler, münafıklık, kovuculuk, yapmacık, yerme, riyâ, dostlarına karşı kibir, arkadaşlarına karşı fenalık, bid’ât nedir bilmezler. Çeşitli fikirler onları bozmamıştır. Hîle-i şeriyye ve başkalarının malını helal saymazlar…” (el-Cahiz)
Şimdi bir düşünün bakalım. Bu sözleri söyleyenler, bugünün Türkiye’sini ve Konya’sını görselerdi yine de aynı sözleri söylerler miydi?
Hadi daha da daraltalım: Bu sözü söyleyenler, seni görseler yine aynı sözü söylerler miydi kardeşim?
Ey Türk Milleti! Kendinize dönün artık, pişman olun ve kendinize dönün.