Ahmet Ünver
15 Temmuz Gecesi Ne Olmuştu?
Dünya, Darbeler tarihine kabaca bir baktığımızda, Küresel Güçlerin muktedir ve iktidar olmadıkları, kontrol ve denetimleri altına alamadıkları, bölge ve ülkelerde; Darbe, muhtıra, post – modern darbe ve iç karışıklıkları, bazen dışarıdan desteklediklerini, bazen de doğrudan içinde olduklarını görebiliriz. Peki neden? Bir güç neden bir başka ülkede iç karışıklıklar ve darbe destekleyicisi olabilir ki? Böyle bir kaostan ülkesi ve diğer paydaşları adına ne gibi bir kazanç planlanmaktadır? Küresel Güçler, Dünyanın değişik ülke ve bölgelerinde ki bu darbeleri keyfi olarak mı yapmakta ve desteklemekteler? Yoksa! Başkaca bir hesap var mıdır? Bu darbelerin çok önceden bir hazırlık ve ön planlaması da oluyor mudur? Bir gece ansızın canımız sıkıldı, şu ülkede gidip içerideki adamlarımız maharetiyle, bir darbe yapalım şeklinde mi oluyordur? Herhalde böyle kolay bir şekilde değildir! Çok önceden bir planlaması ve stratejisi mutlaka bir yerlerde hazırlamakta ve servis edilmektedir, taşeronlarına ve işbirlikçilerine. Küresel sistem, darbe destekçiliği ve darbelerin doğrudan içinde olmasını sadece ve sadece kendi varlığını korumak ve bulunduğu küresel gücünü sürdürebilirlik adına yapmaktadır. Dünya’daki darbelere maruz kalan halklar olarak bizler bu gerçeği hiçbir zaman algılayamadık, tedbirler de alamadık. Bizler, bir devlette iç karışıklık oluyor ve o ülkenin askerleri de düzeni sağlamak adına, yani biz halkların refahı ve huzuru, yönetime el koyduklarını zannediyorduk! Ne zamana kadar? Böyle olduğuna inandık ve inandırıldık? 15 Temmuz tarihinde ki karanlık ve uzun gecede, içimizdeki taşeron ve işbirlikçiler maharetiyle sergilenen; hain darbe, işgal ve küresel sisteme bu vatanı ve bu devleti teslim etme gerçeği ile yüzleşene kadar!
Peki, ne olmuştu 15 Temmuz tarihinde ki karanlık ve uzun gecede? Bu karanlık gecede bu devletin askeri elbisesini giymiş küresel güçlerin üniformalı taşeronları, yine bu devletin ve bu milletin düşmanlarına karşı kullanılması için kendilerine teslim edilen silahları ve namlularını bu asil millete, hiçbir şekilde gözlerini kırpmadan doğrulttular ve kullanabildiler. Nasıl olabilirdi? İnsanın aklı almıyordu! Bu milletin içinden çıkmış kendi evlatları, babasına, annesine, halasına, dayısına ve komşusuna silah sıkabiliyor ve hiç tereddüt göstermeden şehit edebiliyordu. Küresel güçlere, nasıl bir teslimiyetti, bu yaşadıklarımız? Bu nasıl bir emir ve komuta zinciriydi, Allah’ım? Anlamakta gerçekten zorlanıyorduk. 15 Temmuz karanlık ve uzun gecesi bir film gibi, fakat gerçeğin ta kendisini yaşıyorduk. Yine de anlamakta, anlamlandırmak ve yorumlamakta zor anlar yaşıyorduk. Peki, hedef ne olabilirdi ki? Küresel güçler ve içimizde bizden olarak bildiklerimiz olan taşeron ve işbirlikçiler nereye varmak istiyorlardı? Aslında sormamız gereken soru ve cevaplar bu olmalıydı. 15 Temmuz gecesi bu devlet, bu vatan ve bu milleti tamamen küresel sisteme teslim etmek planlanmıştı. Devlet ve millet olarak; Daha önce ki yaşamış olduğumuz darbeler, muhtıralar, post modern darbeler, e-muhtıralardan çok başka bir şeydi, 15 Temmuz karanlık ve uzun gecede yaşadıklarımız.
Anadolu, Ortadoğu, Ön Asya ve Afrika’da darbeler hiçbir saman bitmeyecektir. Peki, Neden? Küresel güçler neden bu topraklarda sürekli olarak bir darbe ve bir işgal girişimlerinde bulunuyorlar? Dünyanın tüm enerji ve petrol kaynakları bu bölgelerde bulunduğu için olabilir mi? Bu gün de, Bir Kuşak ve Yol Projesi olan Yeni İpek Yolu ile 65 ülkenin kalkınma projelerini baltalamak ve denetimleri altına almak için olabilir mi? Neden olmasın ki? Türkiye’de bu petrol, enerji ve yeni ipek yolu projesinin tam merkezinde ve köprü konumunda bulunduğu için olabilir mi, tüm bu yaşadıklarımız? 100 yıl önce bu bölgelere geldiklerinde de bölge halklarını çok sevdikleri ve düşündükleri için yine bu halkların hürriyet ve özgürlük mücadeleleri desteklemek için olduğuna inandırıldığımız gibi! Ne kadar safmışız! Bu saflığımızdan faydalanan küresel güçler, bir İmparatorluğun parçalanmasına ve milyonlarca da insanımız ölümlerine sebebiyet vermişlerdi. İngiltere eski Başbakanı Churchill der ki; Türkiye ülkesinde ve bölgesinde, hiçbir zaman 85 kg olmamalıdır, 90 kg olursa 85’e indiririz, 80’e düşerse de 85’e mutlaka çıkarırız. Ne demek istiyordu ki kurt politikacı? Ne demek bu zikredilenler? Türkiye hiçbir şekil ve şartlarda ekonomik ve askeri olarak bölgesinde bir ‘GÜÇ’ olmamalıdır. Küresel sistemin arzu ettikleri bir format ve sadece kontrol edilebilir, yönetilebilir bir konumda kalmalıdır. Türkiye’de küresel sistemin arzu ettiğinin aksi olan her bir dönemde darbelere sürekli olarak maruz kaldık.
15 Temmuz 2016 tarihinde ki karanlık ve uzun gecede yaşamış olduğumuz hain darbe ve işgal girişimlerinin seneyi devriyesinde, Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde tüm Türkiye’de anma programları ve gecesi yapılacaktır. Devlet ve millet olarak bu karanlık geceyi, unutmamalı ve gençlerimize de unutturmamalıyız. Devlet olarak daha önceki yaşamış olduğumuz darbe ve darbe girişimlerini unuttuğumuz ve bizlere de planlı olarak unutturulduğu için sürekli olarak her on yılda bir tekrarlarını yaşamak zorunda kaldık. 15Temmuz karanlık gecede ki Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar, yakınlarına sabırlar ve milletimize de tekrar tekrar bir daha böyle karanlık gecelerin yaşanmaması adına geçmiş oldun dileklerimi sunarım. Milli şairimiz merhum Mehmet Akif’in dizelerinde ki ‘’ Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!’’ veciz ifadelerinde olduğu gibi. Allah bu millete, ne darbeleri, ne muhtıraları, ne post modern darbeleri, ne e-muhtıraları ne de 15 Temmuz gibi karanlık ve uzun bir geceyi bir daha yaşatsın!! Amin..