1,5 ton eroinin ele geçirildiği operasyonun zanlılarının yargılanmasına başlandı
Erzurum'da cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunda bir tırda 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmesiyle ilgili 7'si tutuklu 8 sanığın yargılanmasına...
Erzurum'da cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunda bir tırda 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmesiyle ilgili 7'si tutuklu 8 sanığın yargılanmasına başlandı. Mahkeme, 7 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vererek davayı erteledi.
Geçtiğimiz Ocak ayında Erzurum-Erzincan karayolunda uygulama noktasında şüphe üzerine durdurulan tırda yapılan aramada 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmişti. Olayın ardından Emniyet Müdürlüğü ekiplerince derinleştirilen çalışmada yakalanan 8 şahıs, bugün Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıktı. Duruşmanın ilk oturumunda sanıklardan Mehmet Zeki F., Saruhan Ö., Mahmut M., Erdal E., Ali Y. ve Hacı K. savunma yaptı.
"Allah'tan da devletten de korkmadım, ailemden ve çevremden korktum"
İlk dinlenen sanık Mahmut M., uyuşturucu kaçakçılığını bildiğini fakat ailesi ve kendisi tehdit edildiği için gümrük işlerinde yardımcı olduğunu belirterek, "Ben İran'da madencilik yapıyorum. İran'dan çıkarttığım madenleri Türkiye ve yurt dışına satıyorum. Ali Y. benim arkadaşım, İran'a gelerek şirket açmak istediğini söyledi. Şirket kurduktan sonra Ali Y. benden 2 tır fluorit madeni istedi. Ben de ona yolladım. Bir gün Ali Y.'yi ziyarete gidince benden aldıkları madenin içerisine uyuşturucu yerleştirdiklerini gördüm. Ben uyuşturucu yüklendiğini görünce Zeki F. benimle İstanbul'da görüşmek istedi. İstanbul'da iki kez görüştük. Bana bir telefon verdiler. Susmam için beni tehdit ettiler. Hem susmamı hem de gümrükten malları geçirmemi istediler. Ben korktum, bu yüzden sesimi çıkaramadım. Gümrükte mallar gecikince Mehmet Zeki F. lüks aracıyla beni aldı. Araç içerisinde beni hem darp etti hem de ayağımdan silahla vurdu. Ben araçtan atlayarak canımı kurtardım. Ama yine beni arabaya aldı, sonra telefonla görüntülü olarak gümrükteki Ahmet Ö.'yü aradım ve malların yakın zamanda geçeceğini söyledi. Ardından ayağım için hastaneye gittim. Polislere de "Yolda birisiyle tartıştık o vurdu" dedim. Zeki F. "Devlette tanıdıklarımız var" dedi, korktum yine polise ses etmedim. Allah'tan, devletten korkmadım, ailemden ve çevremden korktum. Duymasınlar istedim, şimdi ise tüm Türkiye duydu. Şu an halen tehdit altındayım ama susmayacağım anlatacağım. Cezaevine ailem görüşüme bile gelmiyor. Ben korktuğumdan ses etmedim, benim uyuşturucu ile alakam yok" şeklinde konuştu.
"Emniyet ve savcılıktaki ifadelerimi okumadan sadece imza attım"
Sanık Saruhan Ö. ise emniyette ve savcılıkta verdiği ifadeleri sağlıklı bir şekilde veremediğini, ifadelerin altına sadece imza attığını savundu. Saruhan Ö., amacının sadece evladı olarak gördüğü Hacı K.'yı iş sahibi olması için Zeki F. ile tanıştırdığını, uyuşturucu sevkiyatı ile alakası olmadığını, bu yüzden bilmediği konu hakkında konuşma istemediğini söyleyerek, emniyet ve savcılıkta verdiği ifadesini değiştirdi.
"Uyuşturucunun fluorit madeni olduğunu sandım"
Sanık Hacı K., kendisine iftira atıldığını, uyuşturucunun fluorit madeni olduğunu sandığını öne sürdü. Sanık, Saruhan Ö. ile önceden gemi işinde çalıştığını, daha sonra kendine ait ofis açtığını ve ardından Saruhan Ö.'nün Ağrı'dan fluorit maddesi geleceğini, bunun için depo olması gerektiğini söylediğini, her sevkiyattan 2 bin lira kazanacaklarını söylediğini, bunun için de bu işe girdiğini belirtti. Hacı K., işe girdikten sonra gelen çuvallardan şüphelendiğini ve bunun üzerine Saruhan Ö.'ye bunların ne olduğunu sorduğunu ancak o da ne olduğunu bilmediği için içerisinde altın olabileceğini düşündüğünü kaydetti. Hacı K., son sevkiyatta yeni tır geldiği gün ise polislerle karşılaştığında uyuşturucu taşındığını polislerden öğrendiğini söyledi.
"Sanıklar ben sabıkalıyım diye benim üzerime suç atıyorlar"
"Suç örgütü kurmak" ve "uyuşturucu ve uyarıcı madde elde etmek" suçundan yargılanan elebaşı Mehmet Zeki F. ise savunmasında bütün sanıkların kendisine iftira attığını savundu. Mehmet Zeki F., vurduğunu iddia eden Mahmut M.'nin iddialarının asılsız olduğunu, kendisinin eskiden kalma sabıkası olduğu için sanıkların suçu kendisine attığını söyledi. Mehmet Zeki F. şunları söyledi:
"İstanbul'un göbeğinde dört, beş el silah atılmış ama kimse duymamış. Bunların hepsi yalan ifade. Benim hiç beyaz renkli bir arabam olmadı. Ben uyuşturucu işinde bulunmadım. Sanıklar ben sabıkalıyım diye benim üzerime suç atıyorlar. Benim defterimde yazılan her şeyin bir kanıtı var. Ben dosyanın bütün aşamasındaki ispatlanmayan yorumlara katılmıyorum. Bahsedilen kodlu telefonlardan bende var ama bu telefonu ben Hollanda'dan aldım, herhangi bir gizli kodlama yok. Aynı telefonu kullanmak bir suç bağı oluşturmaz. Bu telefondan dört tane değil yüzlerce üretiliyor. Benim telefonumda Ateş ve Rüzgar yazan şahıslar ise yabancı çalışanlarımın isimlerini telaffuz etmekte zorlandığım için onlara o ismi koydum. Beraatımı istiyorum. Ben suçsuz olduğum yerde de kimseyi suçlayamam."
Sanıklardan Erdal E. ve Ali Y. ise suçlamaları kabul etmedi. Duruşmanın ikinci oturumunda ise tutuklu sanık Ahmet Ö. ve tutuksuz sanık Mazlum Ö. dinlendi. Sanıklar suçlamaları kabul etmezken, savcı mütalaasında sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Bunun üzerine sanık Hacı K.'nın annesi oğlunun arkadaşı sanık Saruhan Ö.'ye "Oğlumun başını yaktın" diye bağırınca mahkeme başkanı anneyi salonun dışına çıkardı. Salondan çıkarılan anne koridorda baygınlık geçirdi. Duruşmanın son bölümünde avukatların savunması alındı.
Mahkeme heyeti, 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 20 Kasım tarihine erteledi.
Kaynak: