2017 Yılı Bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (1)- "İktidarıyla, muhalefetiyle, 15 Temmuz darbe girişimini planlayanlar neyi murad ettilerse onun tam tersi sonuçlarını ortaya koyarak, Türkiye'yi daha ileriye götüreceğiz"- "Türkiye maalesef yakın coğrafyasındaki büyük bi
TBMM (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "İktidarıyla, muhalefetiyle, 15 Temmuz darbe girişimini planlayanlar neyi murad ettilerse onun tam tersi sonuçlarını ortaya koyarak, Türkiye'yi daha ileriye götüreceğiz." dedi.
Kurtulmuş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Tanıtma Fonu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı ile RTÜK'ün 2017 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.
Türkiye'nin, 15 Temmuz'da Anadolu, Rumeli topraklarında tarih boyunca yaşanılan en ağır ihanetlerin birini yaşadığını belirten Kurtulmuş, "Belki en ağır ihaneti yaşamıştır. Bu anlamda, devletin kendine verdiği imkanları kullanarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde yuvalanan bir grubu organize ederek, Türkiye'de son derece kanlı bir darbe teşebbüsü yapılmış ama çok şükür milletimizin cesareti, feraseti ve kararlılığıyla bu darbe önlenmiştir." diye konuştu.
"15 Temmuz'dan sonraki süreç, 14 Temmuz gibi değildir." diyen Kurtulmuş, 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de birçok şeyin yeniden gözden geçirildiğini, milli birlik ve dayanışma ruhu içinde yeni bir sayfanın açıldığını vurguladı.
Darbe girişiminin yaşandığı o karanlık gecede, bütün gücüyle direnen, Türkiye'deki bütün unsurlara hükümet ve şahsı adına teşekkürlerini ileten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle darbe teşebbüsünün en karanlık saatlerinde cesaretle yayınlarını sürdüren bütün medya kuruluşlarımıza, darbe gecesi ve sonrasındaki demokrasinin inşa sürecinde, siyasette büyük bir olgunlukla darbecilere karşı duran bütün siyasi partilere, cesaretle meydanı dolduran kahraman milletimize ve ayrıca Türkiye'de olmamakla birlikte dualarıyla milletimize destek sağlayan İslam dünyasının dört bir tarafındaki kardeşlerimize ve mazlum coğrafyalardaki insanlara da teşekkürü bir borç biliyorum. Yine bu çerçevede, bu millete korkuyu miras bırakmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza, o akşam gösterdiği cesareti ve liderliği için şükran borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz şehitlerimizi, 15 Temmuz'da tankların, uçakların, helikopterlerin karşısında direnen bütün yurttaşlarımızın ortaya koyduğu kahramanlığı asla unutmayacağız, unutturmayacağız."
Hangi siyasi partiden olursa olsun herkesin, 15 Temmuz şehitlerine can borcu olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Daha gayretli daha fedakar daha yakın iş birliği ve dayanışma içerisinde, iktidarıyla muhalefetiyle yapacağımız faaliyetlerle inşallah sürdüreceğiz ve Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimini planlayanlar neyi murad ettilerse onun tam tersi sonuçlarını ortaya koyarak, Türkiye'yi daha ileriye götüreceğiz." dedi.
- "Türkiye maalesef yakın coğrafyasındaki büyük bir kıskacın altında"
Bölgede yaşanan gelişmelerin Türkiye'ye ilave sorumluluklar yüklediğine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları ifade etti:
"15 Temmuz bize birtakım ilave sorumluluklar yüklüyor. Bu, iç bakımdan ama dış bakımdan gelişmelerde bize ilave sorumluluklar yüklüyor. Bugün Türkiye maalesef yakın coğrafyasındaki büyük bir kıskacın altındadır. Türkiye özellikle geçtiğimiz temmuz ayından bu yana terör örgütlerinin açık saldırısıyla karşı karşıya. Ayrıca Türkiye'nin sınırları dışındaki gelişmeler de Türkiye'ye ciddi şekilde bir milli güvenlik sorunu olarak dönmektedir. Örneğin Cerablus meselesini, Musul meselesini tek tek konuşmak yerine, Türkiye'yi yöneten siyasiler olarak, siyasi partiler olarak bizim ortaya bütüncül resmi gören bir bakış açısıyla bakma mecburiyetimiz var."
Kurtulmuş, ana resmi görmeden olayları tek tek inceleyip, irdeleyerek, doğru bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını vurguladı.
"Ana resim, bir asır evvel devam eden oyunun ikinci perdesinin sahnelenmeye başladığıdır." diyen Kurtulmuş, bir asır önce birinci savaşın galiplerinin, birinci emperyalist paylaşım planında, bu coğrafyayı pergellerle, cetvellerle tamamıyla yapay bir şekilde böldüklerini belirtti.
Bu çerçevede, bölgedeki insanların, hiçbir coğrafi, siyasi, kültürel ve tarihi gerçekliğe dayanmayan, tamamen yapay sınırlarla birbirinden ayrıldığına işaret eden Kurtulmuş, birinci paylaşımdan sonraki süreçte, İkinci Dünya Savaşı ve soğuk savaş sıkıntıların yaşandığını belirtti.
- "Şimdi yapmaya çalıştıkları, bu coğrafyayı lime lime etmek"
Soğuk Savaş sonrasında yeni bir düzenin inşa edilmeye çalışıldığını dile getiren Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu yeni düzenin, hepimizin bildiği, gördüğü gibi adı belki ikinci Sykes Picot ya da Sykes Picot'un ikinci perdesi olarak adlandırılabilir. Bir asır evvel cetvellerle sınırları bölerek birbirinden ayırmaya çalıştıkları bu halkların, sınırları ayrılsa da zihinleri ve gönülleri birbirinden ayrılmamıştır. Şimdi yapmaya çalıştıkları, zihinleri ve gönülleri bölerek bu coğrafyayı lime lime etmek, bu coğrafyayı daha fazla bölmek, etnik ve mezhebi kökende birbirleriyle tamamıyla kavga eden unsurlar haline dönüştürmektir. Bunun iyi anlaşılması, bu coğrafyada üzerinde siyasal projeler üretilerek, siyasi fay hatlarının yeniden derlenip toparlanması sorumluluğu ise Türkiye'nin siyasetine düşüyor. Bu anlamda hepimizin ortak sorumluluklarından biri, bu coğrafyada daha fazla derlenmenin toparlanmanın, bütünleşmenin politikalarını üretmektir diye düşünüyorum."
Kurtulmuş, Türkiye ve çevresindeki coğrafyada yaşanan iki temel sorun olan küresel göç ve küresel terörün, sadece coğrafyayı ilgilendiren sorun olmaktan çıktığını, bütün ülkeleri tehdit eden mahiyet kazandığını vurguladı.
Dünyanın hiçbir merkezinin artık küresel terörden korunması veya arındırmasının mümkün olmadığına işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Buradaki temel mesele, küresel göç ve küresel terör sorununa karşı mücadele verirken, bunu sadece birtakım fiziki tedbirler bağlamında düşünmememiz, küresel göçü ve küresel terörü ortaya çıkaran temel sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak ya da bu konuya odaklanmamızdır. Kanaatimizce birçok nedenin yanında üç temel neden, coğrafyamızdaki hem göç olgusunu hem de terör meselesini oldukça destekleyen, oldukça artıran üç temel faktördür. Bunlardan biri, işgaller ve askeri müdahaleler. Çok açık söylüyorum, eğer Amerika Birleşik Devletleri'nin, öncesinde Rusların Afganistan'ı işgali olmasaydı, belki El Kaide denen terör örgütü olmayacaktı. Aynı şekilde Irak'ın işgali süreci olmasaydı, bugün DEAŞ terör örgütüyle karşı karşıya kalmayacaktık.
İkinci temel neden de ekonomik yoksunluklar ve yokluklardır. İnsanların, bu bölge halklarının, ekonomik süreçlerin dışında bırakılması da hem terörün hem de göçün en önemli tetikleyici unsurlarıdır. Üçüncü temel mesele ise siyasi istikrarsızlık ve demokrasi eksikliğidir. Bölge halklarının siyasi karar süreçlerinin dışına itilmiş olması, bugün iç savaşlar ve vekalet savaşlarıyla ateş yumağı haline dönmüş olan Suriye başta olmak üzere bütün bölgelerde halkın siyasal süreçlerin dışına itilmesinin çok temel bir şekilde etkilediği, tetiklediği süreçlerdir. İşte bunların üzerinde yoğunlaşmak mecburiyetindeyiz. Bu çerçevede devletin bütün kurum ve kuruluşlarının, içeride birlik ve dirliği sağlamak, dışarıda ise güçlü bir Türkiye oluşturma sorumluluğuyla yükümlü olduğunu ifade etmek isterim."
- "BİMER'e 1 milyon 359 bin 950 başvuru yapıldı"
Kurtulmuş, Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere üç ilde, 9 ayrı binada hizmetlerini yürüten Başbakanlık Merkez Teşkilatında, ekim ayı sonu itibarıyla bin 765'i kadrolu olmak üzere toplam 2 bin 302 personelin görev yaptığını belirtti.
2016 yılında, devlet teşkilatının düzenli bir şekilde işleyişinin temin edilmesi ve vatandaşa daha iyi hizmet sunulması amacıyla Kanunlar Kararnameler Genel Müdürlüğünce, değişik konularda 1001 kararnamenin sonuçlandırıldığını, 115 kanun tasarısının da TBMM Başkanlığına sevk edildiğini bildiren Kurtulmuş, olağanüstü hal uygulaması kapsamında 10 kanun hükmünde kararname çıkarıldığını hatırlattı.
Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce, 24 Ekim itibarıyla 290'ı günlük, 63'ü mükerrer olmak üzere 353 sayı Resmi Gazete yayımlandığını dile getiren Kurtulmuş, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen arşivcilik faaliyetleri çerçevesinde de Cumhuriyet Arşivleri ile Osmanlı Arşivlerinde toplam 26 milyon 790 bin 560 belgenin dijital ortama aktarıldığını kaydetti.
Kurtulmuş, araştırmacı talepleri doğrultusunda, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün, Ankara ve İstanbul'da bulunan belgelerinin dijital ortama aktarıldığını, belgelere aynı gün erişim imkanı sağlandığını belirtti.
Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) gelen bütün teklif, talep ve istekler doğrultusunda ilgili birimlerin koordine edildiğini belirten Kurtulmuş, bu çerçevede, 1 milyon 359 bin 950 başvurunun yapıldığını bildirdi.
(Sürecek)
AA
Kaynak: