2023’te AKINSOFT İleri Teknoloji Üniversitesi kurulacak
Akınsoft Şirketler Grubu Başkanı Dr. Özgür Akın’dan Memleket'e özel açıklamalar.
Konya’nın bilim adamı olarak bilinen ve yaptığı teknolojik çalışmalarla adını sık sık duyduğumuz Akınsoft Şirketler Grubu Başkanı Dr. Özgür Akın’ın çocukluğuna indik. Çocukluğundan bugüne geliş hikayesini Memleket'e paylaşan Akın’ın ilginç hikayeleri var. Özgür Akın’ın çocukluğunda ilk hayali bakın neymiş?
Sami GEDİZ: Çocukluk hayatınızda, lise ve üniversite hayatınızda hayalleriniz nelerdi?
Özgür AKIN: Benim çocukluğum ilkokul 3 sınıfa kadar köyde geçti. Ama köylerde dahi okula gitmiyorken ticarete başladım. Nasıl bir ticaret çocuklara kırık eşyalar satardık bunlar para değeri olmayan eşyalardı. Sonra fark ettim ki para değeri olan eşyalar olması lazım, yünle çalışmaya başladık. Karşılığında şeker veriyordum, topladığım yünleri bakkala satıyordum. Sonra okula gitmeye başladım. İlkokul 4 sınıfta Konya’ya geldik. Konya benim için müthiş bir şehirdi, zihnimi açması bakımından önemli bir yer oldu. Sokaklardan inmiyordum. Gördüğüm her şeyi inceliyordum. Otobüsü 6 yaşında gördüm, hikâyesini anlatayım. Çocuklarla çeşme kenarında oynuyoruz, çok büyük bir şey geliyor. Televizyonda gördük ama gerçeği çok büyük bir şey. Toplandık otobüse koşmaya başladık, incelemeye başladım. Kafamda bir şeyler oluşturmaya başladım. Bu otobüse TV bağlansa, buzdolabı olsa her yere gidilebilir diye düşünmeye başladım. Gerçekten o an otobüs şoförü olmak istemiştim. O zamanlar tavuklarımız, ineklerimiz vardı. Onların otomasyonu yapmayı planlıyordum. Onları çiftliklerde daha geniş üretimlerini planlıyordum. Bu tür çocukluk hayallerimiz oluyordu. Şehre gelince sürekli okulun verdiği şartlarda araştırmalar, incelemeler yapıyordum. Bunlardan o dönem okul birinciliği kazanan uzaktan kumandalı bir araba yapmıştım. Elektronik hiçbir bilgim yok ortaokul 2. sınıftaydım. Elimizde olan araçlarla lojistiğine kadar yapıp uzaktan kumandalı kablolu bir araba yaptım. Sonra lise zamanlarında elektronik elektrik kavramlarıyla tanıştım. Teknik lisede okudum. Bilgisayar kavramları yeni yeni oluşmaya başlamıştı. O dönemin başbakanı bilgisayarlarla televizyonlarda çıkıyordu. Dünya bankası desteğiyle okuldaki laboratuarlara bilgisayarlar kuruluyordu. Bizim okula da kuruldu. Ben ikinci mezunlardan oldum. Lisede başarılı olmak için tarih dersi iyi olması gerekiyordu. Başarılı oldum ve teknik lise bilgisayar bölümüne geçiş yaptım. O gün hayatımın en önemli günüydü, bir bilgisayarın karşısına oturacağım. Cuma öğleden sonra bilgisayar dersimiz var. Hocamız bunu 1 gün önceden söylemişti ben heyecandan uyuyamamıştım. Cuma geldi elektrikler kesildi. Hocamız elektrikler olmadığı için ders işleyemeyeceğiz dedi. Hocamıza yalvarıyorum “hocam sadece orda oturalım” diyorum. Hocam beni kıramadı laboratuarı açtı. Biz o öğleden sonra elekçiklerin olmadığı bilgisayarlara dokunarak dersi bitirdik. O zamandan beri 27 yıl olmuş hala bu parmaklar bilgisayara dokunuyor. Lise dönemlerimde yazılımlar geliştirmeye başladım. Sonra üniversite dönemine geldim. Üniversitede meslek liselerinin önü tıkalıydı. Bir mühendislik fakültesine giremezdiniz. Benimde istediğim bilgisayar mühendisliği, derslerin çok iyi sayısal derslerim çok iyi. Normalde kesinti olmadığı zaman Türkiye’deki en iyi üniversite tutuyor. Maalesef o zamanki şartlarda mühendisliğe giremiyoruz. Ben de 2 yıllık bilgisayar programcılığı kazandım. Mezun olduktan sonra Adana’da Adana geniş kültür ve sanat festivali oldu. 250 bin kişinin olduğu güzel bir festivaldi. Sonra 1995’de tekrar Konya’ya geldim. Şirketimi kurduğum tarihi ilan ettim ve Akın Soft olarak belirledim. Tabi ilk kurduğumda babamın lise dönemlerinde aldığı hard diski olmayan bir bilgisayarla başladım. Disketle çalışan o dönemin bilgisayarı bile olmayan bir bilgisayardı. İlk şirketim yapıcı iş merkezindeydi ve çok dar bir yerdi. Böylece şirketimizi kurduk.
Sami GEDİZ: Yapıcı İş Merkezi döneminiz ne kadar sürdü?
Özgür AKIN: O dönem tek dükkânla başladım, bir sene sonra Ankara’ya üs açtım. Çünkü ben yazılım sevdalısıyım ve bu işin yürümesi gerekiyordu. İlk olarak vergi takip programı yazmıştım, daha sonra ticari modül adında bir ticaret programı yazmıştım. O dönem 400’e yakın kapı çaldım. Muhasebecilere gidiyorum programı tanıtıyorum. Elimde siyah bir disket, 21 yaşlarında saçları uzun bir çocuk, kim sizin programınızı alırda bilgisayarında kullanır. Ama ben hiç yılmadım. Gece program yazıyordum, gündüz pazarlamaya çıkıyordum. Dev kadro tek kişi olarak çalışmaya devam ediyordum. Bir gün muhasebecinin birine verdim. Adam senin programını inceleyeceğim dedi ve disketi taktı. 3 gün sonra bir telefon geldi, senin programını alacağım dedi. Heyecandan benim elim ayağım boşaldı. Bu kadar çabadan sonra emeğiniz paraya dönüşüyor. Bu bir insan için çok mutluluk veren bir olay. Benim programım vergi takip programı Muhasebeye gittim senin programın şöyle şöyle oldu. Vergi dairesinin bilgisayarı hata yaptı dedi senin programınla karşılaştırdık senin ki hata yapmadı dediler. Benim programımla yüzde 10 kar yapmışlar. Ben bunları duyduktan sonra mutluluktan ölecektim. Sonra aldım paramı ve bana bazı adresler verdi. O gün akşam sabaha kadar uyuyamadım ve programlarımı sattım. Açtığım ofiste çok küçük ve bir masa 3 sandalye var. Yazılımlarımızı yetiştirmeye çalışıyordum. Ankara’ya açtığım ofisin çok faydası oldu ve reklamlarda Ankara’nın adresini veriyorduk. Dolayısıyla insanlar firmayı önemsedi ve iş yapmaya başladık. Rotamızı tamamen yazılım yapmaya çevirdik. Bunun yanında CD kopyalıyoruz, disket, Mouse gibi parçalar satıyoruz, tamir yapıyoruz. 2000 yılından sonra bu işleri bıraktım. Tamamen yazılım programlarına yöneldik. Bir araç aldım. Bayilik gezilerine çıktım. 37 tane bayilik açtık. Daha sonra yazılımlarımı hızlandırdım. Yapıcı iş merkezindeki ofisi kapattım, daha sonra Hazım Uluşahin iş merkezinde büyük bir ofis açtım. 2002 yılında 42 kat büyüdüm. Yazılımda ciddi rakamlara ulaştım. Bir internet sitesi açtım ve RTM Platinıum diye bir yazılım attım. Windows uyumlu ticari bir programdı. PC Net dergisi Türkiye’nin en iyi yazılım programı yazılımı madalyası verdi. Onunla birlikte çok iyi bir reklam oldu. 2004 yılında Demirci İş merkezinde bir yer tuttum. Artık büyüdük ve personel olarak da 25 kişi olmuştuk. 2005 yılında bir plaza inşa etmek ve vergi rekortmeni olma hayallerim vardı. Bunun yanında dış ticaretin temellerini attım ve daha sonra hepsi gerçek oldu. 2005’te plazamızın temellerini attık. Arsanın yarısını ödeyecek bir paramız varken, hem onu ödedik ve büyük bir plaza yaptık. 2006 da plazamıza taşındık. Taşındığımızda borcumuz yoktu ama malzeme alacak paramız da yoktu. Sonra ki sürelerde kendimizi toparlayarak düzenimizi kurmaya başladık. 2009’a geldiğimizde Türkiye’de ciddi bir noktaya gelmiştik. Uluslar arası ticaret yapıyorduk. Ülke içinde iyi bir ticaretimiz vardı. Çok büyük ulusal reklamlar verdik. O reklamlarda gazetelerin biri şunu yazdı, “Türkiye’nin en çok izlenen dizisi Kurtlar Vadisi’ne en çok reklam veren firma Akın Soft” acaba firma batacak mı diye bir düşünce oluştu. O yıl kriz dönemiydi ama biz büyümeye devam ediyorduk. 2010 yılı vizyonum İstanbul’da bir plaza kurmaktı. Daha sonra İstanbul’da ana arterlerin üzerinde bir plaza aldık. Aynı zamanda robotik faaliyetleri yürütme konusunda Ar-Ge çalışmaları yapıyorduk. Bunu başarıyla gerçekleştirdik ve meyvelerini almaya başladık. Biraz ilkel olsa da başarılı olduk. Akıncı 2’yı biraz daha geliştirdik. Akıncı 3’ü bir şey demiyorum Türkiye’de üretilecek en iyi robot bu. Tüm parçalarını ve yazılımlarını kendimiz yaptığı bir robot. Daha sonra bunu ticarileştirmek gerekiyordu ve zaman geçiyordu. Bu robotlar ne iş yapacaklar? AVM’lerde çalışacak, afişler dağıtacak, cafelerde garsonluk yapacak. İlk cafemizi Cadde Meram adında açtık ve buraya garson robotlarımızı koyduk. Burada Ada serimiz hizmet veriyor. Ada serimizde de 3’ü çıkardık. Ada serimizin bir başka robotu hosteslik yapıyor AVM’lerde ürün tanıtıyor, yol gösteriyor, bilet kesiyor. 26 Aralık 2015’de bunun tanıtımını yaptık. Aynı zamanda da 2015 vizyonumuz olan robot fabrikamızın temelini attık. Rüyaydı gerçek oldu. İnsanlar Konya’da robot fabrikalarının yükseldiğini görüyor. Bu fabrikayı 2016’da faaliyete geçireceğiz. Bunun dışında 20 yıldır söylemediğimiz vizyonlarımızın en önemlisi 2023 yılında Akınsoft ileri teknoloji üniversitesini kuracağız. Uzay teknolojileri konusunda Ar-Ge çalışmalarına başlayacağız.
Sami GEDİZ: Kurum olarak bir destek alıyor musunuz?
Özgür AKIN: Kurumumuz hiçbir destek almadan kendi gelirleriyle ilerliyor. Bilgi anlamında ise, insanların yaptıklarına bakarsanız zihninizi daraltırsınız. Kendiniz bir şeyler yapın ki daha özgün bir şeyler ortaya çıksın. Biz bilgi ve sermaye olarak hiçbir yerden destek almıyoruz.
Sami GEDİZ: 50 yıl sonra teknoloji nerelere kadar ilerler?
Özgür AKIN: Bu konuda ön görülerim var. Adam akıllı bir bilim adamı olmadığımız için insanlar bunları yazmadılar. 50 yıl sonra düşüncelerim robotik teknolojilerden insanlar korkuyorlar. Bunda da haksız değiller çünkü yapay zekâ dediğimiz kavram özel atanmış bir konuda insandan daha üstün. Mesela bir bilgisayarla insanın matematik yarışması mümkün değil. Şu an elektrik hızıyla bilgisayarların sonuna gelinde, sırada ışıkla bilgisayar çalışmaları başlamış durumda. Milyon kat hızlı yazılımlar yapılıyor, işlemler yapılıyor. İnsanların yaptığı düşünceleri artık bilgisayarlar yapacak bunu 50 yıl sonra net bir şekilde göreceğiz. İnsanları robotlar yönetmeye başlayacak, kararları robotlar verecek. Bir başkanlık sistemini, meçlisini robotlar yönetecek, insanlar artık sosyalleşmeye yönelecek. Karar verme işlemlerini yazılımlar, robotlar yapacak. Nasıl insanlıkta evrimi insanlar kabul etmese de familyayı koruma duygusu zamanla robotlarda da bu oluşmaya başlayacak. Robot familyasını korumaya başlayacak. İnsanlar robotlar yapılmasın derken robotlar buna karşı çıkacak. İnsanlarla robotlar çatışmaya başlayacak. Filmlerdeki robotların dünyayı ele geçirmesi gerçek olacak. Belki bizim familyamızı yok ederler bu böyle giderse kaçınılmaz sondur. Bu görüşümüz 50 yıl sonra değil, yavaş yavaş yazılımlar gelişmeye başladığında oluşacak bir şey. Bugün muhasebemizi robotlar yönetiyor ve söylediklerini kabul etmek zorundayız. Sosyal hayatımızı yapay zekâyla donatılmış sosyal metotlar yönetiyorlar. Yapay zekâ koçları var bir alarm bile yapay zekâ koçudur. Bunlar basit olanlar ama büyük düşündüğümüzde durumların ne kadar ileriye gideceğini tahmin edebiliyoruz. Bir yaşam ünitesi bizi yaşama bağlıyor. Hastanelerde yaşamlarımız robotlara bağlı olmaya başladı. Medeniyete tutunmazsak doğal hayatta yaşamamız mümkün olmayacak. İnsan doğal yaşamdan uzaklaşmaya devam ediyor. Eskiden her şey kas gücüyle işler yapılıyordu, artık şeker bile bize çikolata olarak geliyor, bunların hepsi robotlaşmayı beraberinde getiriyor. Benim bu düşüncelerim bir robot filminde anlatıldı. İnsanların tamamen kas güçleri zayıflıyor ve her işi robotlar yapıyor. Bir kahraman ortaya çıkıyor düğmeye basarak insanları kurtarıyor. Bu düşüncelere benzer konular filmlerde çıkıyor.