25 yıl geciken 12 EYLÜL mektubu
Ailesinin haberi olmadan infaz edildi. İşte 25 yıl geciken 12 Eylül mektubu..
12 Eylül darbesinin ardından Adana 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nin kararıyla idam edilen Ali Aktaş’ın ailesine yazdığı son mektup 25 yıl sonra Cumhuriyet gazetesi muhabirleri tarafından ailesine ulaştırıldı.
İDAM EDİLDİ
12 Eylül darbesinin ardından tutuklanan ve Adana 1 No’lu Sıkıyönetim mahkemesinin kararıyla, 23 Ocak 1983 gecesi Adana Cezaevi’nde idam edilen Ali Aktaş’ın son isteği olan mektup, 25 yıl boyunca ailesine gönderilmedi. Yıllar sonra mektup İskenderun’da oturan Aktaş ailesine iletildi. Ailesinden habersiz infaz edilen, Aktaş'ı görmeye giden ailesi infaz kararını cezaevinde öğrendi.
İDAMDAN YARIM SAAT ÖNCE YAZDI
Aktaş'ın idamından yarım saat önce ailesine yazdığı son mektubu, 12 Eylül dönemiyle ilgili bir araştırma yapan Cumhuriyet gazetesi İskenderun Muhabiri Akın Bodur’un eline geçti. Mektup, Bodur tarafından ailesine ulaştırıldı.
HAKİM BİR KISMINI OKUDU
72 yaşındaki anne Ganime Aktaş, “Bu mektupla yüreğime bir yumruk saplanmış gibi oldu” derken gözyaşlarını engelleyemedi. Anne Aktaş, oğlu Ali Aktaş’ın yazdığı mektubun, infaz sonrası kendilerine verilmediğini, ama Adana 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görevli bir hâkimin, mektubun bir bölümünü, yaşamını yitiren eşi Abbas ve kendisine okuduğunu söyledi.
25 yıl sonra ortaya çıkan Ali Aktaş’ın son mektubu:
(...)
Sevgili babacığım ve anacığım, ben bir inanç uğrunda gidiyorum. Evet doğruluğuna inandığım bir inanç uğruna fakat bu inancım mevcut düzene karşı olmak sömürü soygun düzenine karşı olmaktır. Ben bir davadan yakalanmış ve yargılanmış isem de bu işin yalnızca formalitesidir. Çünkü benim asılmam için koyulması gereken hukuki bir delil olması gerekir ki durum delil yetersizliğiyle de olmasına rağmen ve karar kanaat üzerine olmasına rağmen ben idama götürülüyorum. Evet ben söz konusu adamı öldürdüğüm için değil, Emperyalizme, Faşizme, Sosyal-Emperyalizme, Sosyal-Faşizme karşı yılmaz usanmak tavizsiz mücadelemden dolayı asılmaktayım. Evet onlar bizim nefes alışımızdan dahi korkmaktadırlar. Oysaki ben maddi olarak yok olsam da manevi olarak yok olmayacağımı da biliyorlar. Evet ben ve benim gibiler inandıkları davaları uğrunda madden ölsek de manevi yaşarız yaşayacağız buna inancım tamdır. Ben ölüme gideceğimi delil yetersizliği olmasa da dahi baştan beri biliyordum.
(...)