9. Avrasya İslam Şurası

9. Avrasya İslam Şurası

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)- "Eğer Irak ve Suriye'nin başı dertteyse, sorunun çözümü için her türlü çabayı göstermek, tedbiri almak en çok Türkiye'nin sorumluluğudur. Bu, her şeyden önce kardeşliğin, komşuluğun bir gereğidir. Bunun için de bir yerlerden iz

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer Irak ve Suriye'nin başı dertteyse, sorunun çözümü için her türlü çabayı göstermek, tedbiri almak, en çok Türkiye'nin sorumluluğudur. Bu, her şeyden önce kardeşliğin, komşuluğun bir gereğidir. Bunun için de bir yerlerden izin almaya ihtiyacımız yoktur, almayı da düşünmüyoruz. Bunun da böyle bilinmesini özellikle ifade ediyorum." dedi.

Erdoğan, "Avrasya'da İslam; Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" temasıyla Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen 9. Avrasya İslam Şurası açılışında, toplantıda çeşitli Avrupa ülkelerinden Asya'ya kadar, Müslümanların azınlıkta bulunduğu bölgelerden gelen katılımcılar bulunduğuna değindi.

Batı ülkelerinde 11 Eylül 2001'de ABD'de yaşanan terör saldırıları sonrasında başlayan İslam karşıtlığı, Müslüman düşmanlığının etkisini artırarak devam ettiğini dile getiren Erdoğan, "DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği eylemler her ne kadar arkası karanlık da olsa Batı ülkelerindeki İslam karşıtı akımların güçlenmesine açıyor. Esasen hem terör örgütlerinin hem de Batı'da yükselen İslam karşıtları akımların, Müslüman kimliğini ötekileştirerek, marjinalleştirmeye, yeraltına inmeye zorlama amacı taşıdığını düşünüyorum. Demokrasi ve özgürlük değerleri üzerinden tüm dünyaya nizam vermeye çalışan Batı ülkelerinin, Müslümanları tecridi ancak bu şekilde mümkün olabilecektir." diye konuştu.

Erdoğan, dünyanın her yerinde farklı inanç gruplarına mensup kişiler tarafından düzenlenen terör eylemlerine rastlanabildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Sadece faili Müslümansa bunun adı 'İslami terör' olarak ifade ediliyor. Şayet fail, başka bir inanca mensupsa çoğu defa bu eylem, 'terör' olarak dahi vasıflandırılmıyor, adli vaka sınırının ötesine geçirilmeden gündemden düşülüyor. Bugüne kadar hiç 'Hristiyan terörü', 'Yahudi terörü' veya 'Musevi terörü', 'Budist terörü', şayet kişi herhangi bir inanca mensup değilse 'ateist terörü' diye bir şey duydunuz mu? Duyamazsınız, çünkü sadece eylemci Müslümansa, terörist inancıyla sıfatlandırılır, değilse hiç sözü edilmez. Bu durum Batı ülkelerinde ve hatta küresel düzeyde İslam'la terör kavramlarını eşleştirme, aynı parantezin içine alma çabasının bir ürünüdür. Medya da bu konuda asla masum değildir. Aynı şekilde olayların tasvirini bu kavramlarla yapan hiç kimse özellikle politikacılar masum değildir. Bu konuda en büyük sorumluluk, İslam dünyası olarak, Müslümanlar olarak, Müslümanları temsil eden din adamları ve politikacılar olarak sizlere, bizlere düşüyor. Biz, kendi sorunlarımıza kendimiz çözümler üretmezsek, kimse dönüp bize el uzatmaz, derdimize çare olmaz."

- "Kendi planımızı, kendimiz uyguluyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'ta DEAŞ terör örgütüne karşı yürütülen operasyona dünyanın dört bir yanından 63 ülkenin müdahil olduğunu, Suriye'de benzer bir durum bulunduğunu, diğer ülkelerde de manzaranın farklı olmadığını dile getirdi.

Erdoğan, şunları söyledi:

"Bizim Türkiye olarak hem ülkemize yönelik terör tehdidinin kaynaklarını barındırması hem de bin yıllık komşuluk ve kardeşlik hukukumuz gereği meseleye müdahil olmamızı istemeyenler, diğer ülkelere ses çıkarmıyor. Halbuki eğer Irak ve Suriye'nin başı dertteyse, sorunun çözümü için her türlü çabayı göstermek, tedbiri almak, en çok Türkiye'nin sorumluluğudur. Bu, her şeyden önce kardeşliğin, komşuluğun bir gereğidir. Bunun için de bir yerlerden izin almaya ihtiyacımız yoktur, almayı da düşünmüyoruz. Bunun da böyle bilinmesini özellikle ifade ediyorum. Bazı ülkeler, binlerce kilometre uzaktan gelip Afganistan'da ve daha pek çok yerde, kendine tehdit oluşturduğu iddiasıyla operasyon yapacak, Türkiye yanı başında 911 kilometre Suriye sınırı, 350 kilometre Irak sınırı, buradaki tehlikeye müdahale edemeyecek. Biz, bu çarpıklığı asla kabul etmiyoruz."

Erdoğan, Suriye'de "Sabır, sabır, sabır" dediklerini ifade ederek, 14 yaşındaki bir çocuğun futbolcu Lionel Messi'nin formasıyla canlı bomba olarak Gaziantep'teki bir kına merasimine gönderildiğini, patlayan bombanın 56 kişinin ölümüne, yaklaşık 100 kişinin yaralanmasına sebep olduğunu anımsattı.

- "Söz vermelerine rağmen tutmadılar"

"Hiç sesleri çıktı mı? Batı dünyasının sesi çıktı mı?" diye soran Erdoğan, "Hayır. Biz ne dedik? 'Artık durulmaz' dedik, Cerablus'a girdik ve DEAŞ'ı Cerablus'tan attık. Oradan atmakla kalmadık, bunu ılımlı muhaliflerle yaparak, arkasından El Rai'ye girdik, Rai'den de attık. Şimdi güneye doğru bu DEAŞ'ı, PYD'yi, bunları sürüklüyoruz. ABD'ye dedik ki 'Münbiç'te PYD ve YPG olmayacak.' Bizzat bana Sayın Başkan 'Olmayacak' dedi. 'Buranın yüzde 90-95'i Arap, siz niye buraya PYD'yi, YPG'yi sokuyorsunuz? Buraları temizlemekse, bunu beraber temizleriz. Koalisyon güçleri, hep beraber el ele verir, burayı temizleriz. Niye buraya bunları sokuyorsunuz?' dedik. 'Merak etmeyin, bunlar buraya girmeyecek.' Bu sözü vermelerine rağmen tutmadılar. Biz de şu anda kendi planımızı, kendimiz uyguluyoruz." diye konuştu.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı