Abdullah Gül hakkında olay sözler: CHP bahçesinde taşınabilir saksıda

Abdullah Gül hakkında olay sözler: CHP bahçesinde taşınabilir saksıda

Gazeteci Fadime Özkan, YSK'nın İstanbul seçimlerine yönelik kararı sonrası skandal bir açıklama yapan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında, dikkat çeken bir yazı kaleme aldı

Star gazetesi yazarı Fadime Özkan, bugünkü “Gül’ün 367 tenakuzu” başlıklı yazısında, Abdullah Gül’ün yanlış bir siyasi okuma yaptığını yazdı.

İşte Fadime Özkan'ın o yazısı;

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün koordinatları uzunca bir zamandır kendi habitatının uzağında. Onu yeşerten, büyüten siyasi partiye ve çevreye hayli “mesafeli” çünkü.

Onu milletvekili, dışişleri bakanı, başbakan ve cumhurbaşkanı yapanlara, eşine ve kendisine çirkin sözlerle saldıranlara karşı şefkat ve dayanışma sergileyenlere (“Habsburg hanedanındanmışçasına”) “tepeden bakıyor”.

2007’de AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak kamuoyuna takdim ederken “kardeşim Abdullah Gül” diyen Recep Tayyip Erdoğan’a alenen “rakip”.

Şimdi onu ve eşini Çankaya’ya yakıştırmayan, dışlayan, dindar görünümleri nedeniyle aşağılayan CHP bahçesinde, taşınabilir bir “saksıda”.

Onu CHP’liler için değerli ve “kullanışlı” kılan şey, sahip olduğu sıfatlar ve edindiği tecrübe.

Erdoğan’a ve AK Parti’ye vuran, zarar verme, eksiltme kastı taşıyan her sözünün coşkuyla çoğaltılma nedeni bu. “Yol arkadaşları bile Erdoğan’ı terk ediyor, eleştiriyor” denmesine imkan vermesi.

Kendisine atfedilen siyasi değerin AK Parti ve Erdoğan kaynaklı olması, AK Parti habitatında edindiği kariyerin sefasını sürmesi ise asıl trajedisi.

Gül’ü yeşerten toprak da buruk aslında. Dikenine katlanılan zamanlar aşılmış, yeni pozisyonuna alışılmış olsa da “keşke yapmasaydı bunu kendine” duygusu hakim çoklukla.

Neyse ki Gül kararlı. Tereddüde yer bırakmayacak şekilde, yerini yadırgamıyor.

Ama yanlış bir siyasi okuma yapıyor.Toprağa saldığı köklerinin saksıyla sınırlı olduğunu, şöyle bir silkinip hamle etse bile ana karadan toprak koparamayacağını göremiyor.

24 Haziran öncesinde Erdoğan karşıtı blokta, arzu ettiği o “geniş mutabakat” sağlanabilseydi CHP, HDP, SP, İP’in ve diğer destekçi çevrelerin beklentisi gereği “üstüne düşeni yapmaktan” kaçınmayacağını açıklamanın burada yaratacağı hali idrak edemiyor.

Nedir Gül’ün üzerine düşen? Medyada, meydanlarda Erdoğan’a, AK Parti’ye ve onları 17 yıldır var eden geniş sosyolojiye siyaseten ağız dolusu laf etmek mi?

Üzücü olan, etmesi değil aslında, edebilmesi. Buna yatkın olması, müsait olması. Yoksa insanlar elbette değişir. Duyguları, düşünceleri, öncelikleri, eylemleri, çevreleri… Bunda kötü bir şey yok. Her değişim çürüme değildir. Ama masumiyet yitimi, değer yitimi, gerçekle bağın kopması, fena.

Sayın Gül’ün Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararına verdiği tepki tartışılıyor şimdi. Tam olarak şöyle diyor eski AK Partili, yeni AK Parti karşıtı Gül: “Anayasa Mahkemesinin 2007 yılındaki haksız 367 kararı karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun dün aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım. Yazık, bir arpa boyu yol alamamışız.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Cumhurbaşkanı (AK Parti’nin adayı Abdullah Gül’ü) seçme iradesini ve yetkisini engellemek için katledildi 2007’de hukuk. Kanadoğlu’nun uydurmasına uyup durumu AYM’ye götüren CHP idi. Hükümete muhtıra verildi. Cumhuriyet mitingleri, vesayetçi medya yayınları ve malum çevrelerin açıklamalarıyla siyaset ve toplum baskı altına alınmaya çalışıldı. Nihayetinde Meclis cumhurbaşkanını seçemedi, sistem kilitlendi.

Krizi millete danışarak aşmak isteyen, halkın önüne sandığı getiren AK Parti idi.

Abdullah Gül ve mutabakat içinde olduğu partiler, çevreler ve başka sebeplerle mobilize olmuş kalemlerin tenakuza düştüğü yer tam da burası.

“Tespitli belgeli usulsüzlükler, kanunsuzluklar var ve bunlar seçim sonucunu değiştirecek ölçekte. Oylar yeniden sayılsın” diyen AK Parti. “Saymayalım, şüpheli durumları görmezden gelelim” diyen karşı blok. “Madem sayılmıyor, o zaman halka gidelim” diye kanuni hakkını kullanıp itiraz eden yine AK Parti. “Halka gidilsin” kararını iptal ettirmek isteyense yine CHP.

Ezcümle, 2007 ve 2019 arasında halkın hakemliğine başvurmak dışında benzerlik, Abdullah Gül’ün yer değiştirmesi dışında farklılık yok aslında