M. Faik Özdengül

M. Faik Özdengül

Acıyı bağrına basmak!

 

Yeniden başlayabilmek için acıyı bağrına basmak!

 

“Soğuklara karşı duran cılız başak filizinin, yağmurla, karla, kavurucu güneşle yaptığı acılı dansla altın renkli bir buğday tanesine dönüşmesi, yeryüzüne bambaşka bir formda, pırıl pırıl bir kar tanesi olarak düşebilmek için minik bir su damlasının yaptığı yolculuk, yeniden doğmanın, değişmenin zorluklarla dolu olduğunu göstermekle kalmıyor ve hangi yeniden doğuş kolay olur ki? nin hem sorusunu hem de cevabını görmeyen gözlere duymayan kulaklara ve anlamayan yüreklere anlatıyor…

Benzer şekilde kartallar da kendi yaşam yolculuklarımız için ibret verici bir hikaye anlatıyor…

Kartal, ortalama 70 yıllık yaşamlarıyla kuş türleri içinde en uzun yaşayan kuş türü. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40lı yaşlarında çok ciddi ve zor bir karar vermek zorunda kalır. Yaşı 40 ‘a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir.

Gagası uzar ve kıvrılır, kanatları kartlaşır, yaşlanır ve ağırlaşır. Ve kartalın uçması iyice zorlaşır. Bu vakit geldiğinde kartal iki seçimden birini yapmak zorunda kalır. Ya uçamaz duruma gelip kendi yalnızlığında ölüme yürüyecek ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. 150 gün kadar süren bu yeniden süreçte önce artık uçmasına gerek olmayan yüksek bir dağın tepesine sığınır. Ve gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. Vurduğu darbelerle gagası yerinden sökülüp düşen kartal, bir süre gagasının yeniden çıkmasını bekler… Gagası çıktıktan sonra yeni gagası ile pençelerini yerinden söker ve çıkarırı. Ve bu kez pençelerinin çıkmasını bekler. Pençeleri çıktan sonra ise eski, kartlaşmış, yaşlanış tüylerini yolmaya başlar.. Ve 150 gün süren uzun ve acılı süreçten sonra yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazırdır. Yeniden doğmuş ve yenilenmiş olarak… Günün oğlu olabilmek için dününü yok ederek..

Her doğuş için bir ölüm şart. Ve yaşam yolculuklarımız yeniden doğuş süreçlerine gebe… Aldığımız her darbe, yaşadığımız her acı yeniden doğuşumuzun müjdecisi aslında. Bir heykeltıraşın çekiç darbeleri  gibi ruhumuzu yeniden şekillendiren nice hicran ve kaybedişin  yeni biz için gerekliliğini fark etmeli.

Ruhumuzun eskilliklerini değiştirmek kolay olmayacak. Bizi biz yaptığını zannettiğimiz şeylerin bizi biz yapmaya yetmediğini fark ettiğimizde yeniden doğuş için bir seçimin içine girmiş olacağız. Aynen kartallar gibi yeniden başlayabilmek için acıyı bağrına basmaya… Hem de büyük bir mutlulukla….

Aşina GÜLERARSLAN

Aşina’ya duygu ve düşüncelerini bizimle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum. Hafta sonu İstanbul’daydım. Bilgisayarımın elektrik aksamı arıza verdi. Yazıyı gününe yetiştirme telaşındayken Aşina yetişti. Kendi yeniden doğuşunun sancılarını paylaştı bizimle. İnsanın kendisini bir başkasına açmasının ne kadar büyük cesaret gerektirdiğini biliyorum. Özellikle de herkese. O yüzden kutluyorum bu cesareti ve özveriyi gösterdiği için. Bu anlamda bu cesareti göstermek isteyen herkese de açık burası.

Aslında yaşam sürekli yeniden doğuşlarla sürüp gider. Her an yeniden yaratılırız. Her gün yeni birisi oluruz. Bir önceki gün konuştuğunuz, muhabbet ettiğiniz, tartıştığınız insan değildir diğeri, ertesi gün. Sadece esnek olmayanlar, inatçı olanlar, yeterince olgun olmayanlar sürdürür dünü bugünde. Daha da ileri gidelim. Her nefeste yeni birisi oluruz. O yüzden son nefestir önemli olan. Son nefes son halimiz ve ona göre yargılanırız ve umuyorum yarlıganırız.

Her yaşanılan bizi yeni birisi yapar. Yenisi varken eskide ısrara gerek var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum