Adalet Bakanı Bozdağ: (2)

Adalet Bakanı Bozdağ: (2)

"Türkiye Cumhuriyeti olarak uluslararası örgüt ve kuruluşlardan gelen objektif, makul ve yapıcı eleştiriler her zaman memnuniyetle karşılanmış ve istifade edilmiştir. Ancak son ilerleme raporunda olduğu gibi ön yargılı, subjektif ve gerçeklerden uzak eleş

ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türkiye Cumhuriyeti olarak uluslararası örgüt ve kuruluşlardan gelen objektif, makul ve yapıcı eleştiriler her zaman memnuniyetle karşılanmış ve istifade edilmiştir. Ancak son ilerleme raporunda olduğu gibi ön yargılı, subjektif ve gerçeklerden uzak eleştiri ve önerilerin tarafımızca kabulü mümkün değildir." ifadesini kullandı.

Bozdağ, AB Komisyonuca hazırlanan Türkiye İlerleme Raporuna ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, ceza ve tutukevlerinde salt gazetecilik faaliyetinden dolayı hükümlü ve tutuklu bulunmadığını bildirdi.

Türkiye ceza ve tutukevlerinde mesleği gazetecilik olanlardan bulunanların, kendilerine isnat edilen adam öldürme, sahtecilik, terör örgütü üyeliği, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs gibi değişik suçlardan tutulduğunu ifade eden Bozdağ, söz konusu kişilerin salt gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu bulunmadığına işaret etti.

Raporda "milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin kanunun kabulünün, birçok HDP milletvekilinin gözaltına alınmasının ve tutuklanmasının endişe verici olduğunun" ifade edildiğini aktaran Bozdağ, hakkında dosya bulunan bütün milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığını belirtti.

- "OHAL tedbirleri günlük hayatı etkilemedi"

HDP milletvekillerinin olağan yargı usulüne tabi tutulduğunun altını çizen Bozdağ, burada Anayasa'ya aykırılığın söz konusu olmadığını ifade etti.

Yargı organlarınca ifadeye çağrılan bütün vatandaşların, cumhuriyet savcılarına veya mahkemelere giderek ifade vermesinin yasal zorunluluk olduğuna dikkati çeken Bozdağ, hiç kimsenin, yargı organları tarafından yapılan ifade verme çağrılarına uymama gibi bir lükse sahip olmadığını kaydetti.

Bozdağ, bazı milletvekillerinin cumhuriyet savcılıkları veya mahkemelerce yapılan çağrılara uymayarak, yargının çağrılarına meydan okuyarak yaptıkları açıklamalara karşılık yargı organlarının Anayasa ve yasalara uyduğunu ifade etti.

Raporda, olağanüstü hal (OHAL) ilanı sonrası çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle alınan tedbirlerin, "orantılılığı ve yargı denetimine erişimin kısıtlılığı konusunda sorun teşkil ettiğinin" savunulduğunu vurgulayan Bozdağ, OHAL süresince alınan tedbirlerin vatandaşların günlük hayatında herhangi bir değişiklik yapmadığına, temel hak ve hürriyetlerde günlük hayatı etkileyecek herhangi bir sınırlandırma getirmediğine işaret etti.

- "Art niyetli değerlendirmeleri kabul edemeyiz"

Tedbirlerin OHAL'in gerekli kıldığı konularla sınırlı kaldığının altını çizen Bozdağ, şu ifadelere yer verdi:

"Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra işkence ve kötü muamele noktasında ciddi endişeler olduğu şeklinde, yine soyut ve genel ifadelere yer verilmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklananlar hakkındaki işkence iddiaları net olarak ifade etmeliyim ki gerçeği yansıtmamaktadır. AB yetkililerine her fırsatta, Türkiye'deki ceza ve tutukevlerinde işkenceye ve kötü muameleye sıfır tolerans politikasının uygulandığının belirtilmesine, bu konularda bizlerle somut bilgi ve verileri paylaşmaları halinde gerekli inceleme ve soruşturmaların yapılacağının defaatle aktarılmasına rağmen bu konudaki art niyetli değerlendirmeleri asla kabul edemeyiz.

Ülkemizde, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi amacı ile gözaltına alınmaların hepsinde adli rapor alınma zorunluluğu getirilmiştir. Belirli çevrelerce Türkiye'ye karşı yürütülmekte olan negatif propagandanın ve kampanyanın bir parçası olarak gördüğümüz bu tür iddialara, Türk resmi makamlarının görüş ve değerlendirmelerini dikkate almaksızın, resmi raporlarında yer veren bir anlayışı, iyi niyetli olarak görmemiz mümkün değildir."

- "Gerçeklerden uzak eleştirilerin kabulü mümkün değildir"

Bozdağ, cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlülere Avrupa Cezaevi Kuralları, İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında işaret edilen, Birleşmiş Milletler (BM) Mandela Kurallarında yer alan asgari yaşam alanının üzerinde bir yaşam alanının, barınma şartlarının sağlandığına dikkati çekti.

Ceza infaz alanında, mevzuat yönünden 2005'te köklü reformlar yapıldığını bildiren Bozdağ, reformlar kapsamında modern ceza infaz sisteminin ayrılmaz parçası olan psikososyal servislerin ceza infaz sistemine entegre edildiğini kaydetti.

Bozdağ, açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:

"AB tarafından yayımlanan raporda, maddi hataların bile bulunması raporun ne kadar özensiz ve taraflı hazırlandığının en somut göstergesidir. Raporda her ne kadar mal varlığı bildiriminin cumhuriyet savcılarını kapsamadığı, hakimler için zorunlu olduğu belirtilmiş ise de mevzuatımızda mal varlığı bildirimi tüm kamu görevlileri için zorunludur. Cumhuriyet savcıları da kamu görevlisi olduğundan bu konuda bir ayrım söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti olarak uluslararası örgüt ve kuruluşlardan gelen objektif, makul ve yapıcı eleştiriler her zaman memnuniyetle karşılanmış ve istifade edilmiştir. Ancak son ilerleme raporunda olduğu gibi ön yargılı, subjektif ve gerçeklerden uzak eleştiri ve önerilerin tarafımızca kabulü mümkün değildir."

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı