AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3)- "Pazar günü (Suudi Arabistan) başsavcıyı Türkiye'ye gönderiyorlar. İstanbul'da başsavcımızla bir araya gelecekler, görüşmeler yapacaklar"- "Elimizde başka bilgi, belge yok değil, var. Gün
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Türkiye'nin elinde başka bilgi ve belgelerin de bulunduğunu belirterek, "Gün ola harman ola. Ama çok aceleci olmanın da anlamı yok, şimdilik ilk etapta bir defa Kaşıkçı'yı öldürenleri Suudi yetkililer açıklayacak. Pazar günü (Suudi Arabistan) başsavcıyı Türkiye'ye gönderiyorlar. İstanbul'da başsavcımızla bir araya gelecekler, görüşmeler yapacaklar." dedi.
Partisinin genel merkezinde AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bilgi verdi.
Erdoğan, 2 Ekim'de İstanbul'da çok üzen, dehşete düşüren ve tedirgin eden vahşi bir cinayet işlendiğini hatırlatarak, "Ölen de öldürenler de bizim vatandaşlarımız olmamakla birlikte hem olayın ülkemiz sınırları içinde gerçekleşmiş olması hem vicdani ve insani sorumluluklarımız bizi bu meseleyle yakından ilgilenmeye zorladı." diye konuştu.
Kaşıkçı'nın, bir Türk vatandaşıyla yapacağı evliliğin resmi işlemleri için gittiği ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğundan bir daha çıkamadığını ifade eden Erdoğan, olayın Türk yetkili makamlara haber verilmesinin ardından yapılan araştırma ve soruşturmaların, Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğü sonucunu ortaya çıkardığını söyledi.
Bu arada Suudi yetkililerinden yapılan açıklamaların, kendilerini ayrıca farklı bir endişeye sevk ettiğini belirten Erdoğan, "O da neydi? Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığı ifadesiydi. Bu açıklamalar çok komikti. Yani Cemal Kaşıkçı gibi bir insan, konsolosluktan çıkacak, dışarıda bekleyen nişanlısını almayacak. Bunun izahı mümkün mü? Bu çocukça açıklamalar devlet ciddiyetiyle uyuşmaz, devlet adamlığıyla uyuşmaz. Bunlar bizim mesuliyetimizi daha da artırdı." dedi.
- "Buradan çıktı diyorsunuz, çıktıysa biz de diyoruz ki ispat"
Emniyet, yargı ve istihbarat birimlerinin titiz çalışmaları sonucunda meselenin büyük ölçüde aydınlandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Diyoruz ki öldürüldüğü artık ayan beyan ortada da nerede, bu cesedi göstermeniz lazım. 'Buradan çıktı' diyorsunuz, çıktıysa biz de diyoruz ki ispat. Bu da yok. Kaldı ki 15 artı 3, 18 kişi. En sonunda 18 kişinin tutuklandığı kabul edildi. Bunu da Hadimul Harameyn Şerifeyn'den bizzat öğrendim, dinledim. Burada şöyle bir soru ortaya çıkıyor, bu 18 kişi Cemal Kaşıkçı'nın kimler tarafından öldürüldüğünü biliyor, bunun başka izahı yok. Çünkü fail bunların içinde. Fail bunların içinde değilse o zaman yerli iş birlikçi kim bunu açıklayacaksınız. Bunları açıklamadığınız sürece o zaman Suudi Arabistan bu zandan kurtulamaz."
- "Bunlar kimlerin talimatıyla geldi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin elindeki bilgi ve belgelerin kopyalarını Suudi yetkililere verdiğini, onların da bunları görünce şaşırdıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Kullandıkları ifadeler hele hele çok çok enteresan. Çünkü mesele sıradan bir mesele değil, aslında fail belli. Buradan bir şey daha çıkıyor ortaya, peki bu talimatı veren kim, bu 15 kişinin Türkiye'ye gelme talimatını veren kim? Cuma günü gelip buraya yerleşenler, ardından pazartesiyi salıya bağlayan gece bu gelenler kimlerin talimatıyla geldi, bunu da yetkililerin açıklaması lazım. Elimizde başka bilgi, belge yok değil, var. Gün ola harman ola. Ama çok aceleci olmanın da anlamı yok, şimdilik ilk etapta bir defa Kaşıkçı'yı öldürenleri Suudi yetkililer açıklayacak. Pazar günü başsavcıyı Türkiye'ye gönderiyorlar. İstanbul'da Başsavcımızla bir araya gelecekler, görüşmeler yapacaklar ve bu görüşmelerde bakalım ne gibi bir kanaat hasıl olacak, bunu da göreceğiz. Fakat bütün mesele o son açıklanan yerli işbirlikçi kim? Çünkü bunu sıradan birisi açıklamıyor, Dışişleri Bakanı açıklıyor. Diyor ki, 'Yerli iş birlikçiye verildi'. Peki kim o? Onu bildiğine göre, onu da bileceksin. Daha sonra 'Böyle bir açıklama yapmadım diyor, her yere düştü bu, kimse zaten kalkıp da ben yaptım demez ki. Yapan bunu öyle veya böyle ağzından kaçırır, şöyle olur, bunu söyler, söylediniz. Her şeyden öte bu 15 kişiyi Türkiye'ye gönderen kim?"
-"İş birliğimizin kilit noktası bu 18 kişidir"
Erdoğan, iki kez görüştüğü Arabistan Kralı Hadimul Haremeyn Şerifeyn Selman bin Abdülaziz ile Veliaht Prens'e, "Siz konuşturmasını bilirsiniz, bu 18'in içinde ne dönmüşse bu dolaplar bunların içinde. Eğer bunda kararlıysanız, bu zanları, bu şaibeyi ortadan kaldırmak istiyorsanız o zaman bu iş birliğimizin kilit noktası bu 18 kişidir, konuşturamıyorsanız, olay İstanbul'daki başkonsoloslukta vuku bulmuştur, o zaman bunları bize teslim edin biz yargılayalım." dediğini aktardı.
Bunu yetkililere de aynı şekilde ilettiklerini aktaran Erdoğan, Türkiye'nin bu elim hadisenin başından beri gösterdiği sorumlu, insani ve ahlaki duruşun, başta maktulün ailesi, nişanlısı, sevenleri olmak üzere dünya tarafından takdirle karşılandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hadise ilk duyulduğunda suçu üzerimize atmak üzere harekete geçen birtakım mahfillerin aslında cinayetin faillerinin yönlendirmesiyle hareket ettikleri anlaşıldı. Meselenin ilk önümüze gelişinden itibaren süreci kararlılıkla takip ederek, hem kendi milletimizin hem de uluslararası toplumun vicdanını mutmain edecek bir yönetim sergiledik." diye konuştu.
- "Aklı, fikri parada, ne diyelim, Allah ıslah etsin"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmayı titizlikle sürdürdüğünü, emniyet ve istihbarat birimlerinin de her belgeyi, bilgiyi, ihtimali değerlendirerek, meselenin karanlık hiçbir noktasını bırakmayacak şekilde çalışmalarına devam ettiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hem diplomasi tarihi hem uluslararası ilişkiler hem de yargı süreçleri bakımından nevi şahsına münhasır böylesi bir hadisenin devletimizin ciddiyetine, uluslararası yükümlülüklerimize yaraşır bir tarzda yürütülmüş olmasını, ülkemiz ve milletimiz adına bir başarı olarak görüyoruz. Böyle bir manzara karşısında bu ülkenin ana muhalefet partisinin başındaki zatın takındığı tavır ise gerçekten içler acısıdır. Kendisi Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi bilgilerine itibar etmiyor, konuyu bir kısmı da olayın zanlısı durumunda olan çevrelerin beyanları, iddiaları, manipülasyonları üzerinden değerlendiriyor. Türkiye'yi töhmet altında bırakmak isteyen kesimlerin propagandalarına borazanlık yapıyor.
Bu ülkeyle ve bu milletle irtibatı olmadığını zaten bildiğimiz CHP Genel Başkanı'nın, vahşi bir cinayet meselesine dahi böylesine çarpık şekilde yaklaşmasını doğrusu beklemiyordum. Ama bu da oldu ve günler haftalar, aylar geçtikçe, bay Kemal, bütün çıplaklığıyla, çırılçıplak bu siyasette milletin önüne çıkacaktır. Söyledikleri kendisinin ne hukuktan, ne uluslararası sözleşmelerden, ne kurallardan, ne usullerden haberinin olmadığını, varsa da bunları anlamadığını açıkça gösteriyor. Türkiye'nin bu konuda takip ettiği yöntemleri herkes takdir ediyor, bir tek CHP Genel Başkanı yerden yere vuruyor. Sonra lafı döndürüp dolaştırıp para meselesine getiriyor. Bu kişinin, banka sahibi bir partinin başında olduğu için olsa gerek, her şeye rant penceresinden, para gözüyle baktığı anlaşılıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hz. Mevlana'nın, "Göz nereye bakar, gönül oraya akar, gönül nereye akar, ayak oraya koşar" sözlerini anımsatarak, "Bu kişinin durumu da tam böyle. Biz meseleye insan onuru, hayat hakkı, masum bir kişinin hunharca katli diye bakıyor ve takibini yapıyoruz. Bu kişinin aklı, fikri parada. Ne diyelim, Allah ıslah etsin." dedi.
(Sürecek)
Kaynak: