AK Parti MYK toplantısı

AK Parti MYK toplantısı

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (5)- "(Kılıçdaroğlu'nun eleştirileri) Bir kişi bu kadar sık ve sıradan bir şekilde 'onur' ve 'haysiyet' kelimesini kullanıyorsa kendi zihninde ve kalbinde onur ve haysiyet kavramlarıyla ilgili çok ciddi bir cari açık vardır. K

ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştirilerine ilişkin, "Bir kişi bu kadar sık ve sıradan bir şekilde 'onur' ve 'haysiyet' kelimesini kullanıyorsa kendi zihninde ve kalbinde onur ve haysiyet kavramlarıyla ilgili çok ciddi bir cari açık vardır. Kendisinin bu cari açığı kapatması lazım." dedi.

Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, parti genel merkezinde gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki konuşmasında, Uluslararası yönetim şirketi McKinsey konusundaki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Çelik, en temel konularda bile yanlış bilgi üreten ve bilgilendirme faaliyeti yürüten bir genel başkan ile karşı karşıya olunduğunu söyledi.

Devletin kurumlarının yerli ve yabancı, Türkiye içinden ve dışından çeşitli politikalarla ilgili görüş aldığını ifade eden Çelik, "Görüş almak başka bir şeydir. Turizm konusundan tutun, hukuki konulara, başka konulara kadar yerli ve yabancı pek çok kurumdan görüş alınmaktadır. Görüş almak başka şeydir, bu kurumlara icrai bir yetki vermek başka şeydir. Bunların icrai bir yetkisi yoktur, bunlara sadece görüş soruyorsunuz. Hatta aynı anda belli bir politikada belli bir dönüşüm konusunda pek çok kuruma görüş soruyorsunuz. Yerli danışmanlık firmaları da olabiliyor, yabancı danışmanlık firmaları da olabiliyor. Sonuçta bütün bu görüşleri aldıktan sonra politikayı siyasi irade yazıyor, kim uyguluyor siyasi irade uyguluyor." şeklinde konuştu.

Ömer Çelik, en önemli hassasiyetlerinden birisinin siyasi iradenin yerine herhangi bir iradenin ikame edilmemesi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Siyasi iradenin, topluma hesap vereceği için kendi politikalarını kendisinin oluşturmasıdır. Bu mesele ile ilgili olarak da 2002'den bugüne kadar sivil siyasetin devlet alanına tam hakimiyetini sağlamak için çok güçlü bir mücadele verdik. Herkes biliyor ki bu mücadeleyi verirken de karşımızda siyasi irade hakim olmasın. Siyaset politikayı yazarken, başkaları bu işin içerisinde işin ortağı olsun diye uğraşan kesim Cumhuriyet Halk Partisi kesimiydi."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "Ezanımıza, bayrağımıza saldırıyorlar. Böyle yapanlardan para istemeyi bu millete nasıl anlatacaksınız" sözlerini anımsatan Çelik, şunları kaydetti:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun ezanımıza, bayrağımıza saldıranlar konusunda bir hassasiyet gösterme durumuna gelmesi sevindiricidir. Ne kadar zamanda genel başkan oldu bilmiyoruz ama böyle bir cümle kurması, ezanımıza ve bayrağımıza saldıranlar konusunda bir hassasiyet göstermesinin sevindirici olduğunu ifade ediyorum. Bunu hatırlaması da iyidir.

Bu dediklerinden para istemeyi ne zaman millete anlatacaksınız? Kim kimden para istiyor? Bu nerede duyulmuş? Türkiye yerli yatırımcıya da küresel yatırımcıya da kapısının açık olduğunu ifade ediyor. Dünyanın bütün ülkeleri, kendi ülkesine yatırım çekmeye çalışıyor. Birleşmiş Milletler'e gidin. İsim vermeyeceğim. Bazı ülkelerin başbakanları ve cumhurbaşkanları ile görüştüğünüzde, New York'taki en önemli temaslarının kendi ülkesine yatırım çekecek toplantılara katılmak olduğunu söylüyor. Türkiye de bunu yapıyor. Onun dışında herhangi bir yerden istenmiş para var mıdır? Bu cümlenin herhangi bir mantıki ve ahlaki bir gerekçesi var mıdır? Bunun altını dolduran bir siyasi gerekçe var mıdır?"

- "Böyle bir şey yok"

"Birilerinden bir şey istemek söz konusu ise Sayın Kılıçdaroğlu'na, herhangi bir danışmanı görev versin. Gazeteci arkadaşlar yapabilir, bir akademisyen yapabilir" ifadesini kullanan Çelik, "CHP iktidarları döneminde ne kadar yabancı yardım alınmıştır. Bunun çetelesini çıkarsınlar. Sayın Kılıçdaroğlu, bunların mantığını bize izah etsin." diye konuştu.

Devletin mali bilgilerinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ajandasında, kasasında olduğuna işaret eden Çelik, "Sanki bir yabancı kuruma devletin maliye ya da hazinesinin teslim edilmesi gibi bir çerçeveden bahsediyor. Böyle bir şey yok. Devletin mali bilgilerini kim kime emanet ediyor. Devletin mali bilgileri Türkiye Cumhuriyeti'nin ajandasındadır." dedi.

Sıradan bir danışmanlık işinden sahte bir emperyalizm teorisi çıkarmanın da Kılıçdaroğlu'na nasip olduğunu söyleyen Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Burada ortaya koyduğu hassasiyetle kurduğu cümlelerin herhangi bir temeli yok. Pek çok kurum hem içerideki hem dışarıdaki kurumlardan danışmanlık alır. 'Erdoğan'a soruyorum, yaşadığımız krizin sorumlusu dış güçler midir?' diyor. Hiç gazete okumuyor mu, hiç televizyon seyretmiyor mu? ABD Başkanı'nın Türkiye'ye dönük açıklamalarını görmüyor mu? ABD Başkan Yardımcısının Twitter hesabında sabitlediği, günlerce tuttuğu Türkiye'ye karşı açıklamalarını görmüyor mu? Bu açıklamalar, bu ekonomik saldırı çerçevesinde ortaya çıkan ekonomimizdeki dalgalanlamalarla ilgili onlarca, yüzlerce haber çıkıyor.

Yüzlerce televizyon kanalında yerli ve yabancı uzun uzun tartışmalar yapılıyor. Türkiye'nin bu ekonomik saldırıya karşı nasıl bir direnç gerçekleştirdiği tartışılıyor. Almanya'dan Avrupa'daki pek çok ülkeye kadar, 'Türkiye'de bir kriz istemiyoruz, Türkiye'nin yanındayız.' Türkiye'ye yapılan ekonomik saldırıdan sonra Çin'den, Rusya'dan, dünyanın başka ülkelerinden yükselen sesleri duymuyor mu? Bu soruyu soran kişinin dünyadan haberi yok mu hala bu soruyu soruyor."

- "Kendi kendisiyle hesaplaşma olduğunun herkes farkında"

Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok titizlikle kullanılması gereken namus ve haysiyet gibi kelimeleri çok ucuz ve sıradan bir şekilde kullandığını söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

"Uçak meselesini gündeme getirip onur ve haysiyetten bahsederek, 'istifa edin' diyor. Bir kişi bu kadar sık ve sıradan bir şekilde 'onur' ve 'haysiyet' kelimesini kullanıyorsa kendi zihninde ve kalbinde onur ve haysiyet kavramlarıyla ilgili çok ciddi bir cari açık vardır. Kendisinin bu cari açığı kapatması lazım. Bu cari açıkla Genel Başkanlık yapılmaz. Artık bir başkasına bu kelimeleri bu kadar alelusul kullanarak yaptığı saldırıların aslında kendi kendisiyle hesaplaşma olduğunun, bir başkasına söylenmiş sözlerden çok kendi kendisiyle ilgili bir hesaplaşma olduğunun herkes farkında. Dolayısıyla kendisini bu onur ve haysiyet kavramlarıyla yüzleşmeye çağırıyoruz.

'Yüzünüz kızarmıyor mu?' diyor. Herkesin sorması gereken soru şu, genel başkan olduğundan beri girdiği her seçimi kaybeden, yaptığı her işte başarısız olan birisinin yüz kızarma kavramıyla nasıl bir ilişki kurması gerektiğini kendisine bırakıyoruz."

Bunları söylemek mecburiyetinde kaldıklarına dikkati çeken Çelik, "Çünkü önemli, titizlikle kullanılması, insanın ağzından çıkarken bin kere düşünülmesi gereken kavramları o kadar alelusul ve ucuz kullanıyor ki bu dersin maalesef hatırlatılması gerekiyor." ifadesini kullandı.

-"Söz veriyorum eleştirmeyeceğim"

Kılıçdaroğlu'nun "Seçin nasıl kazanılır ve siyaset nasıl yapılır?" konusunda ciddi bir danışmanlık firması bulması gerektiğini vurgulayan Çelik, "(Sosyal demokratız) diyorlar. Sosyal demokrat siyasetten bahsediyorlar. Fakat yaptıkları şey Avrupa aşırı sağının bir siyasi fotokopisi olmaktan öteye gitmiyor. Bir sosyal demokrat parti nasıl olur, Avrupalı anlamda bir sosyal demokrat parti neye benzemektedir? Bu konuda da ciddi bir danışmanlık firmasından yardım almalarında fayda vardır. Eğer seçim nasıl kazanılır, sosyal demokrat bir parti nasıl olur konusunda bir danışmanlık firmalarından yardım alırlarsa söz veriyorum onları eleştirmeyeceğim. Bu projeyi destekleyeceğiz yeter ki gerçek bir sosyal demokrat parti olsunlar, gerçek bir siyasi parti hüviyetine kavuşsunlar. İyi siyaset yapmayı öğrensinler." ifadesini kullandı.

- "Şu ana kadar varılan mutabakat odur"

Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Bahçeli'nin yapacağı görüşmeden sonra mı ittifakta resmi görüşmeler başlayacak?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Sayın Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanımızın daha önce de söylediğim gibi bu gündemle ya da programları müsait olduğu zaman her an bir araya gelmeleri mümkündür ama bu meselenin olgunlaştırılmasıyla ilgili takvim, heyetler bir araya gelecek, sonuçları Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Bahçeli'ye sunacaklar. Ondan sonra da o karar, tekrar bir araya gelerek şekillenecek. Bu çalışma devam ederken başka bir vesileyle veya bu meseleyi de konuşmak üzere bir araya da gelebilirler. Bunda bir şey yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Bahçeli'nin bir araya gelmesinde herhangi bir engel yoktur. Programları müsait olduğu zaman gelebilirler ama daha önce bahsettiğim takvimin o şekilde işlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Şu ana kadar varılan mutabakat odur."

- "Türkiye kökenli camilerden terörizm çıkmamıştır"

Ömer Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya ziyareti anımsatılarak, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin (DİTİP) iç istihbarat birimleri tarafından izlendiği iddialarına ilişkin bir soru üzerine, orada DİTİP ile ilgili yanlış tartışmalar yapıldığını söyledi.

Çelik, "Biz her zaman söylüyoruz Anadolu, Türkiye kökenli camilerden hiçbir zaman radikalizm ve terörizm çıkmamıştır. Avrupa'da herkes biliyor ki bütün Avrupa'daki bu bir tür radikal terör haritasına baktığınızda Türkiye kökenli camilerin hiçbirinden böyle bir oluşum ortaya çıkmamıştır. Bu da bu camilerde ortaya konulan anlayışın, İslam'ın anlatılmasının evrensel barış mesajına, İslam'ın gerçek anlamına uygun olduğunu gösteriyor." dedi.

Daha çok Kuzey Afrika kökenli bazı camilerde bu radikal hareketlerin görüldüğüne, bunu da Avrupa'daki herkesin bildiğine değinen Çelik, konuşmasını şöyle tamamladı:

"DİTİP hiçbir zaman herhangi bir şekilde bir tehdit değildir. Tam tersine bu radikal terör hareketlerine karşı İslam'ın doğru anlatılması için oradaki hükümetlere dönük en uygun ve en uygun işbirliği mekanizmasıdır. Fakat bazı yerlerde ufak tefek mesele olduğu zaman orada da bazı siyasiler hemen 'DİTİP uygun bir partner değildir, birtakım tedbirler alınması gerekir.' gibi yaklaşımlar sergiliyorlar. İçişleri Bakanımız Almanya seyahatinde vardı ve muhatabıyla görüştü. DİTİP'in takip edilmesi, izlenmesi ya da tehdit olarak görülmesi gibi bir şey yok. Esasında sağduyulu insanlar DİTİP'in kıymetini biliyorlar. Bir tehdit olarak algılanması gibi bir şey yok. Zaman zaman iletişim kazaları oluyor, onlar da açık bir istişare, açık bir diyalogla çözülüyor."

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı