Ahmet Ünver
AK Parti ne yapmalı?
AK Parti teşkilatları 2002 yılındaki kuruluş felsefesi ve ruhuna acil bir şekilde ve en kısa bir zamanda dönmelidir. Neden mi dönmelidir? AK Parti teşkilatları bu felsefe ve öze dönmediği takdirde neler mi olur? AK Parti teşkilatlarında ki yorulmuşluk ve bazı arkadaşların da kire – pasa bulaşmışlığı da her daim ifade edilmektedir. AK Parti teşkilatları bu yorulan ve kire – pasa bulaşan arkadaşlarla, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmeli midir? Yoksa bir kan değişimine ihtiyaç var mıdır? Değişim olmadığı takdirde devlet ve millet olarak ileriki zamanlarda nelerle karşılaşırız? Kurumsal yapıların hayatiyetini devam ettirebilmesi için değişim kaçınılmazdır. Kurumsal yapılar için olmaz ise olmaz şey sürdürülebilir olmaktır; Özellikle de siyasi partiler için! Özellikle de AK Parti gibi değiştirici ve dönüştürücü siyasi kurumlar için! Aksi halde siyasetin tozlu raflarında bir siyasi partimiz daha en kısa zamanda yerini alacaktır. İçeriden ve dışarıdan birileri bu siyasi oluşumu da siyasetin tozlu raflarında yerini alması içinde çalışmalar yapmakta mıdır? Bilemiyorum! Soruyorum! Siyasetin tozlu raflarında yer almamak için de atılması gereken tüm adımlar ve tedbirler, acil ve ivedi bir şekilde, kimler kırılır veya dökülür denmeden, kurumsal yapının devamlılığı adına alınmalıdır.
Alman bir siyasetçinin son günlerde ki açıklamalarına bakar mısınız?! Bizim Türkiye halkı ile bir sorumunuz yoktur, Erdoğan ile sorunumuz vardır, sözlerimizi dinlemiyor ve sürekli olarak da bize karşı gelmektedir. Bu ifadeler bana, Sarı Öküz hikâyesini hatırlattı; Verin şu Sarı Öküzü, rahatlayın, kurtulun tüm bu sıkıntılardan, der gibi! Ne yapalım beyim, siz söyleyin! 100 yıllardır olduğu gibi babanızın çiftliği olan ve at koşturduğunuz ülkemizde, istedikleriniz yapılmadığı, emirleriniz dinlenmediği için neden çok bağırıyorsunuz ki? Türkiye, muz Cumhuriyeti midir? Yoksa Türkiye, Almanya’nın bir eyaleti veya uydusu mudur? Almanya ve uydu devletlerin idarecilerine baktığımızda, ülkemiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında bir devlet başkanına yakışmayacak türdeki ifadelerle karşılaşıyoruz. Acaba neden? Neden bu ülke ve devlet başkanları sürekli olarak saldırıyorlar? Bir sebebi hikmeti tabii ki vardır!
Geçtiğimiz günlerdeki bir yazımda ülkemizde siyasetin iyiden ısınmaya başladığından da dem vurmuştum. Küresel güçler ve içerideki taşeronları bu ülke üzerinde ki hesapları ve planları aynen devam etmektedir. 7 Haziran seçimlerinde, cici oğlan - saz çalan çocuk ile karşımıza çıkanlar, bu ülke ve bölgedeki hedeflerine ulaşmayı planlayanlar, 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimi de akametle sonuçlanınca, tüm küresel güçler ve taşeronları, bu gün de başkaca bir plan ve hesap içindeler. Daha doğmamız çocuğa don biçenler yine sahne almaya başladırlar! Bu arkadaşlar, ya hesap - kitap bilmiyor, ya hiç dayak yememişler, ya da sayı saymayı bilmiyorlar! Ne diyorsunuz? Olabilecek en erken seçimde bilmem şu kadar oy alabileceklerinden dem vuruyorlar! Siyasetten ve toplum mühendisliğinden, anlayan varsa lütfen beri gelsin!
2019 seçimlerinin çok çetin geçeceğini ve bu seçimlerin hem ülkemiz, hem bölgemiz, hem de AK Parti için bir kader seçimi olduğunu da vurguluyoruz. AK Parti genel başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, teşkilatlar olarak çok çalışılması gerektiğini, yorulan arkadaşların değişmesi gerektiğini, 2019 seçimlerinin de çok önemli olduğunu her daim ifade etmektedir. Acaba neden? Dünya ve özellikle de bölgemiz yeniden dizayn edilirken, bu ülke ve milletin kendi haline bırakılacağını mı zannediyoruz ki? Küresel güçler, 100 yıl önce yarım bırakmış oldukları, bölgemiz ve ülkemizle ilgili paylaşım – bölüşüm ve yeniden bir harita çizimleri ile yeniden sahne almaya başladılar. Küresel güçler ve taşeronları bu hedefler doğrultusunda çalışmakta ve hedeflerine adım adım yaklaşmakta iken, bizler ve teşkilatlar olarak; Halen ihale, rant, komisyon, makam, mevki, atama, arsa vb. işler ile günümüzü kurtarmaya mı çalışıyoruz? Devlet olmaz ise tüm bu biriktirmiş olduğunuz mallar ve makamlar ne işe yarayacaktır? Asıl olan devlettir. Birileri içeriden ve dışarıdan devletimizin varlığına saldırmakta olduğu bir dönemde! Devleti olmayan bölgemizdeki ülkeler bizlere bir hisse vermiyor mudur? Anlamıyorum! Anlamakta ve anlatmakta da gerçekten zorlanıyorum, bu arkadaşlara!
AK Parti genel başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, teşkilatlara yönelik olarak bir nöbet değişimini de her platformda hatırlatmaktadır. Teşkilat mensuplarından, kimse ne üzerine alıyor, ne de yerinden kıpırdıyor? Neden? Tüm yapılar ve bireyler, birbirine girift ve çıkarlarla bağlı olduğu için birine dokunduğunuz an tüm bu pramit anında yıkılacaktır. Herkes birbirine dayanmış, destek olmakta ve çürümüş bireyler de sadece ayakta tutunmaya çalışıyorlar. Nereye kadar? Ak Parti genel merkez teşkilat yöneticileri; İhale, rant, komisyon vb. işlere bulaşmamış, tortusu ve defosu da olmayan, eleştiriye açık ve siyasi hoşgörüsü yüksek, bu ülke ve millet için hedefleri olan, bu ülke için her türlü üretimden - üretmekten ve üreticiden yana idealleri olan bireyleri acil bir şekilde bulmalı ve teşkilatları da ivedi olarak da teslim etmelidir. Teşkilatlar bu niteliklere haiz bireylere teslim edilmediği takdirde neler mi olur? 7 Haziran seçimlerindeki gibi bir sonuç ile karşılaşırız! Daha kurulmakta olan, fısıltı gazetesi ile bilmem ne kadar oy alabileceğinden dem vuran ve adı sanı olmayan bir partiye de dolaylı olarak sadece hizmet etmiş olursunuz! Bunu yapacaklar elbette ki olacaktır!
Kartalın hikâyesini bilmeyenimiz yoktur. Kartal kırk yaşına geldiğinde çok önemli bir kararı vermek zorundadır; Devam mı, tamam mı şeklinde? Tamam, artık dediği an sadece sonunu ve ölümü bekleyecektir! Devam kararını aldığında ise çok zorlu ve çetin bir 90 günlük süreç başlamıştır. Yorulan, yıpranan tüm kanatlarından, tırnaklarından, gagasından artık kurtulmak ve daha güçlü bir şekilde de yenilerinin çıkmasını bekleyecek ve yeniden çok daha güçlü ve tecrübeli bir şekilde yeniden sahalara dönecektir. AK Parti teşkilatları da bu değişim kararını vermek zorundadır! Ak Parti Genel Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu kararı genel başkan seçildiği gün vermiş ve bence 90 günlük stratejik sürenin dolmasına da çok kısa bir zaman dilimi kalmıştır. AK Parti, çok daha güçlü bir şekilde, defosu ve tortusu olmayan, ihale, rant ve komisyon işlerine bulaşmamış, bu ülke ve millet sevdalısı bireylerle Yeniden doğacaktır; İçerideki bazı gruplar, bazı yapılar ve bazı bireylerin karşı çıkmaları ve engellemelerine rağmen!