AK Parti TBMM Grup Toplantısı
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1)- "Ülkemizi 12 mil meselesinde adeta Ege Denizi'ne ayak basamaz, Kıbrıs meselesinde de kendi haklarını savunamaz duruma getirme gayretleri, açık söylüyorum, beyhudedir. Uluslararası
TBMM (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizi 12 mil meselesinde adeta Ege Denizi'ne ayak basamaz, Kıbrıs meselesinde de kendi haklarını savunamaz duruma getirme gayretleri, açık söylüyorum, beyhudedir. Uluslararası hukuktan ve teamüllerden kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar kullanmakta, buna engel olmak isteyenlere de hadlerini bildirmekte kararlıyız." dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dün İstanbul'da düşen askeri helikopterde hayatlarını kaybeden Albay Göksenin Aytural Şaylan, Üsteğmen Aykut Yurtsever, Astsubay Emre Vahit Bekli ve Uzman Çavuş Şahin Aslan'a Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaralı askerimize Rabbimden şifa niyaz ediyorum. Allah milletimizi ve askerimizi her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza etsin. Halen sınırlarımız içinde ve dışında görev yapan tüm askerimize başarılar diliyor, her birini ayrı ayrı selamlıyorum." diye konuştu.
Türkiye'nin, hem siyasette hem de bölgesinde ve dünyada önemli gelişmeler yaşadığı bir dönemden geçtiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Akdeniz'de, Ege ve Kıbrıs'taki haklarımız meselesi, eskiden beri Türkiye'nin üzerinde hassasiyetle durduğu konulardır. Son dönemde hidrokarbon arama faaliyetleri sebebiyle bu bölgedeki sorunlar çok daha büyük çıkar çatışmalarının konusu olmaya başlamıştır. Arkasına kimi Avrupalı devletleri alan Yunanistan'ın ve onunla birlikte hareket eden Güney Kıbrıs Rum Kesiminin pervasız davranışları en başta kendileri için bir tehdit ve tehlike kaynağı haline gelmiştir. Ülkemizi 12 mil meselesinde adeta Ege Denizi'ne ayak basamaz, Kıbrıs meselesinde de kendi haklarını savunamaz duruma getirme gayretleri, açık söylüyorum, beyhudedir. Uluslararası hukuktan ve teamüllerden kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar kullanmakta, buna engel olmak isteyenlere de hadlerini bildirmekte kararlıyız."
- "Mülteci akını karşısında tir tir titreyenler..."
Fırsatçılığın kötü, uluslararası ilişkilerde fırsatçılığın ise çok daha kötü olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Akdeniz'de kimi ülkelerin kendi iç meseleleriyle uğraşmasını fırsat bilerek, hakları olmayan alanlarda ekonomik ve siyasi hakimiyet kurmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Mülteci akını karşısında adeta tir tir titreyenler, konu petrol, doğalgaz ve siyasi rant olduğunda, birden aslan kesiliyorlar. İnsanlığa karşı vazifelerini yerine getirmeyenlerin, ekonomik çıkar için tüm kuralları ve uygulamaları zorlamaları riyakarlıktır. Şu anda 4,5 milyon insanı ülkesinde barındıran bir Türkiye var, diğer tarafta botlarla Akdeniz'e açılanları, hatta botlarını şişlemek suretiyle, Akdeniz'in, Ege'nin sularını gömenler var. Bunların hangisi insandan, insan haklarından yana? Geçmişte bize de defalarca oynanmış bu oyunlara artık karnımız toktur. Türkiye olarak ne Doğu Akdeniz'de ne de diğer bölgelerde kendi tezlerimizden en küçük bir taviz vermeyecek, milletimizin ve dostlarımızın haklarını sonuna kadar savunacağız."
- "Karadeniz'in bir an önce barış denizi haline gelmesini istiyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz'de ise bir başka gerilimin tırmandığını, Rusya ile Ukrayna arasında uzun zamandır yaşanan ancak bir süredir durgunlaşmış gibi görünen hadiselerin yeniden alevlenmiş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hem Rusya hem de Ukrayna'yı yakın dostu olarak gören, her ikisiyle de kurduğu derin iş birliğini geleceğe taşıma gayretinde bir ülke olarak, Karadeniz'in bir an önce barış denizi haline gelmesini istiyoruz. Bunun için Rus ve Ukraynalı dostlarımıza sorunlarını diyalog yoluyla çözmeleri çağrımızı tekrarlıyoruz. Dünyanın siyasi, ekonomik ve askeri olarak ciddi tehditlerin pençesinde kıvrandığı bir dönemde, Rusya ve Ukrayna'yı karşı karşıya değil, yan yana görmekten memnuniyet duyarız. Tarihi itibarıyla yan yana olan bu ülkeler ve bu ülkelerin insanlarının, yeniden o tarihi geçmişlerine dönmelerinde büyük faydalar gördüğümüzü ifade etmek isterim."
- "DEAŞ balonunu Türkiye'nin Fırat Kalkanı harekatı patlatmıştır"
Erdoğan, Suriye meselesinin, Türkiye'nin güvenlik öncelikleri arasında yer almayı hala sürdürdüğünün altını çizerek, dünyanın son yıllardaki en ciddi insani krizine sahne olan Suriye'de yaşananlar karşısında belki de tek ilkeli duruşu sergileyen ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.
Suriye'den gelen milyonlarca mazluma kapılarını açıp yıllarca onları güven ve huzur içerisinde misafir eden Türkiye'nin, bunun yanında Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumaya ve siyasi birliğini sağlamaya yönelik her çabanın yanında yer aldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"DEAŞ bahanesiyle herkes Suriye topraklarında çıkar ve rant peşinde koşarken, biz risk alarak sahaya girdik, bu terör örgütüne en ağır darbeyi vurduk. Açık konuşuyorum, bölgemizdeki DEAŞ balonunu, Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı patlatmıştır. Dünyayı korkutmak için sürekli şişirilen, büyütülen, dev aynasında gösterilen DEAŞ'ın, aslında nasıl bir proje olduğu Türkiye'nin sahaya girmesiyle görülmüştür. İslam'ın başında en büyük dertlerden biri olan bu örgütü, biz çökertmeye başladık. Ama DEAŞ'a karşı olduğunu söyleyenler, ne yazık ki en ufak bir mücadele dahi vermediler. Bugün hala Suriye'nin belirli yerlerinde DEAŞ'ın varlığını sürdürüyor gibi gözükmesinin sebebi, aynı oyunun yeniden sahneye konulmak istenmesidir. Buradan tüm dünyaya sesleniyor ve diyorum ki; Suriye'de DEAŞ yoktur. Sadece DEAŞ görüntüsü altında bu ülkeyi ve bölgeyi karıştırmak için yedekte bekletilen, eğitilen, donatılan, varlıklarını sürdürmelerine izin verilen bir takım küçük çeteler vardır. Bölgenin petrolünü işletmek için DEAŞ bahanesiyle işgallerini sürdüren diğer terör örgütleri ve onları destekleyen güçler, bulundukları yerlerden çıkarlarsa mesele kendiliğinden çözülecektir. Hiç olmadı, biz Türkiye olarak birkaç ay içinde bu örgütün kalıntılarını tamamen bitirmeyi taahhüt ediyoruz. Verelim el ele, nasıl olacakmış gösterelim."
- "Sadece kendilerini kandırırlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka oyunun ülke sınırları boyunca oynandığını belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye sınırlarında tek bir DEAŞ unsuru kalmadığı halde, onbinlerce kişiyi silahlandıranların, herhalde anlıyorsunuz, araç gereçle tahkim edenlerin derdinin terörle mücadele olmadığı açıktır. Çünkü bu kesimler bizzat teröristlerle yatıp teröristlerle kalkıyor, bizzat teröristlerle yiyip teröristlerle içiyor. PKK'nın Suriye kolunu oluşturan, bu terör örgütünün tek hedefi ülkemizdir. Böyle bir tehdide karşı daha fazla tepkisiz kalmamız mümkün değildir. Kandil'deki terör elebaşılarının başına güya ödül koyanlar, onların emrindeki teröristlerle her gün iş tutuyorlar. Başlarına ödül koydukları teröristlerden emir alan grupların, ülkemize yönelik herhangi bir tehdit oluşturmadığını söyleyenler, sadece kendilerini kandırırlar."
Dağlara kaçırılan kızların, kadınların ne hale getirildiğini artık tüm dünyanın izlediğini ifade eden Erdoğan, "Ne yazık ki onlardan doğan çocuklar da Avrupa'da, şurada, burada satılıyor. Çünkü bunlar, hem insan kaçakçısı hem de bu tür gayrimeşru çocukların da pazarlamasını yapan örgüt. Bu kadar tehlikelidir, bu örgüt." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür samimiyetsizliklere cevabı Ziya Paşa'nın Terkib-i Bendi ile verebileceğini söyledi. Erdoğan, Ziya Paşa'nın Terkib-i Bendi'nden şu bölümü okudu:
"En ummadığın keşf eder esrar-ı derunun/Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın?/Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın/Ey gonca bu cemiyyeti her-dem mi sanırsın?/Na-merd olayım çarha eğer minnet edersem/Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?/Allah’a tevekkül edenin yaveri Hak’tır/Nâ-şâd gönül bir gün olur şad olacaktır."
(Sürecek)
Kaynak: