AK Parti TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan ve Başbakan Yıldırım: (3)-"Suriye ve Irak'ta demokratik yapıların bozulması, buna yönelik etnik alanların kaşınması bölgeye istikrar getirmeyeceği gibi, buradaki çatışmaları çok daha derinleştirecektir. Ortadoğu coğrafyasını istikrara kavuştu
TBMM (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Suriye ve Irak'ta demokratik yapıların bozulması, buna yönelik etnik alanların kaşınması bölgeye istikrar getirmeyeceği gibi, buradaki çatışmaları çok daha derinleştirecektir. Ortadoğu coğrafyasını istikrara kavuşturmak, bölgenin tarihine, kültürüne, hassasiyetine uygun çözümleri hayata geçirmekle mümkündür." dedi.
Yıldırım, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Fırat Kalkanı Operasyonu hakkında bilgi verdi.
Telafer'in Sünni ve Şii nüfusun yoğun ve Türkmenlerin ağırlıklı yaşadığı bir bölge olduğunu anımsatan Yıldırım, buranın nüfus yapısının bozulmasının o bölgede büyük bir felaketin başlaması anlamına geldiğini vurguladı.
Yıldırım, bölgede Türkmenlerin birbiriyle çatışmaya sürüklenmesinin ve yeni bir çatışma alanı oluşturmanın amaçlandığına dikkati çekerek, "Suriye ve Irak'ta demokratik yapıların bozulması, buna yönelik etnik alanların kaşınması bölgeye istikrar getirmeyeceği gibi, buradaki çatışmaları çok daha derinleştirecektir. Osmanlı'nın bu topraklardan ayrılmasından beri kandan, gözyaşından kurtulamayan Ortadoğu coğrafyasını istikrara kavuşturmak, bölgenin tarihine, kültürüne, hassasiyetine uygun çözümleri hayata geçirmekle mümkündür. Türkiye olarak bu yöndeki her çözümü bugüne kadar destekledik, desteklemeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Suriye'nin toprak bütünlüğünün Türkiye için önemli olduğunu vurgulayarak, "Suriye'de yaşayan bütün etnik grupların üniter devlet yapısı altında birlikte, kardeşçe asırlardır yaşadığı gibi, bundan sonra da yaşaması bizim en önemli önceliğimizdir. Irak'ta kardeş kanının akmasına sebep olacak tehlikeli girişimlere de asla ve asla müsamaha gösterilmemelidir. Bölgedeki devletlerin kendi hedefleri değil, bölgenin huzuru, orada yaşayan insanların geleceğini ön plana alarak eylemlerini, projelerini buna göre yapmaları gerek." dedi.
Türkiye'ye yönelik saldırıların bir cephesinin de ekonomi alanını oluşturduğuna değinen Yıldırım, şöyle devam etti:
"2003 öncesinde dünyada her şey yolunda giderken, Türkiye kendi siyasi ve sosyal çatışmaları nedeniye derin bir ekonomik kriz yaşadı. 1995-2001 gibi yıkıcı etkileri olan krizler, bizim kendi kendimize ürettiğimiz krizlerdir. 2003 yılından beriyse dünyada pek çok ciddi ekonomik istikrarsızlık yaşanmasına rağmen Türkiye kendi yolunda kararlılıkla ilerlemeyi sürdürüyor. Tıpkı 95-2001'deki gibi Türkiye'yi kendi dinamikleri üzerinden krize sokma çabaları hiç ama hiç eksik olmadı.
AK Parti olarak, sağladığımız güven ve istikrar ortamı sayesinde bu hamlelerin hiçbirisi başarılı olamadı. Türkiye artık 3-5 milyar dolarlık manipülasyonlarla yerle yeksan olacak bir ülke değil. Öyle dönemler oldu ki finans piyasalarından çok kısa sürede 20 milyar dolara varan çıkışlar olduğu halde kamuoyunda zerre kadar kimsenin ruhu duymadı. Çıkış yapan paradan daha fazlası anında Türkiye'ye girdi. Dolayısıyla bu yöntem işe yaramadı. 2003 yılından beri ülkemize gelen uluslararası küresel yatırım 165 milyar doları geçti. Tüm dünyayı derinden etkileyen 2009 krizi ülkemizi teğet geçti. O zaman Başbakanımız olan Cumhurbaşkanımız 'kriz teğet geçecek' dediği zaman tiye almışlardı. Geçen yıllar, geçen zaman ne kadar isabetli ve basiretli bir tahmin yaptığını, öngörü ortaya koyduğunu bir kez daha Cumhurbaşkanımızı haklı gösterdi."
Yıldırım, Türkiye'nin son yıllarda çok daha yoğun, sistematik, ekonomik, sosyal ve siyasi saldırılara maruz kaldığını belirterek, 2013 yılındaki Gezi olaylarından beri Türkiye'ye yönelik her hamlenin bir tarafında ülkede ekonomiyi bozma hesabı olduğunu söyledi.
Gezi olaylarının söylemlerinden birinin de "ekonomiyi durdurma" çağrısı olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Oradan aradıklarını bulamayınca bu sefer 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminin bir parçası olarak ekonomimizi bozmaya, çökertmeye gayret ettiler. 17-25 Aralık hedefleri arasında Türkiye'nin büyük projelerini yürüten yatırımcıların, finans kuruluşu yöneticilerinin bulunması bir rastlantı değildir." dedi.
Bu girişimlerle amacına ulaşamayan çevrelerin umutlarını üst üste yaşanan seçimlere bağladığını, mahalli seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi ve iki genel seçimin de milletin engin sağduyusu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetli duruşu sayesinde kazasız belasız atlattıldığını anlattı.
Yıldırım, seçimlerle de Türkiye'yi sarsamayanların bölücü terör örgütünü piyasaya sürdüklerine dikkati çekerek, "20 Temmuz 2015 tarihinden itibaren bölücü terör örgütü alçakça eylemlerine hız verdi. Bölge halkının desteği, güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bu proje de akamete uğradı, bu proje de çöktü. 15 Temmuz'da altın vuruşlarını denediler. FETÖ neredeyse 40 yıl boyunca büyük bir gizlilik, emeklerle ordu içinde yerleştirdiği kadrolarını o gece darbe için harekete geçirdi. Milletimizin cesareti, kahramanlığı, Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle bu ihanet girişiminin de üstesinden gelmeyi başardık." diye konuştu.
(Sürecek)
AA
Kaynak: