yazar-8
AK Parti yeni İlçe Başkanı'nı seçti
Evet, son yılların en çetin kongrelerinden biri olan AK Parti Ereğli İlçe Başkanlığı kongresi bitti. Ersin Yalama delegelerin çoğunluğunun oyunu alarak ilçe başkanı oldu. Hayırlı olsun.
Bundan öncesini konuşmak, yazmak, Ereğli’ye bir şey kazandırmayacağı için bundan sonrası konuşacağız artık.
Yeni yönetim icazet aldı, bundan önce kongreye hazırlanmaktan Ereğli sorunları ile ilgilenemediler ama yarından itibaren bütün enerjilerini Ereğli sorunlarına ayıracaklarına inanıyorum.
Bizim de Ersin Yalama ve yönetimin başarılarını yazacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Gelelim kongreye, kongre elektrikli bir atmosferde başladı. Önce divan başkanlığı seçimleri için delege olmayanların dışarı çıkmasının istenmesi üzerine, kargaşa ve vekillerle sert tartışmalar yaşandı.
Milletvekilleri neden bu tartışmaya girip, partilileri karşısına aldı, anlamadım. Ali Sürücü’nün müdahalesi ile Orhan Erdem’in divan başkanı olmasında uzlaşıldı.
Divan Başkanı olan Erdem gösterdiği başarılı yönetimle takdir topladı. Protokol konuşmaları başlamadan önce liste krizi yaşandı. Hüseyin Yağcı, mahkemeden listenin nasıl olacağı hakkında karar vermesi konusunda verdiği dilekçeye beyaz liste olacak şeklinde karar aldırması, Ersin Yalama’nın listesinin renkli olması ortalığı karıştırdı. Hakimden tekrar karar istendi. Hakim beyaz olmasının uygun olduğunu ve divan karar verebilir şeklinde ikinci bir beyan belirtti. listeler divan başkanına saat 12.00 kadar verilmesi verilmeyen listenin düşeceği belirtilmesi üzerine başka bir heyecan yaşandı. Protokol konuşmaları sürerken Ersin Yalama ve yönetim listesi son dakikada yetiştirildi.
Milletvekilleri konuşmalarında birlik ve beraberlik mesajları verdiler. Bu kongreden kazançlı çıkan Ereğli olsun diyor ve tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Kongrede önce sayın İl Başkanı Ali Sürücü ve Hasan Angı ile kısa bir sohbet imkânımız oldu. Sayın Sürücü ve Angı, yazılarım ve haberlerimden dolayı eleştirdi. Haklı olduğu yerler olduğunu, olabileceğini söyledim. Tavsiyeleri için teşekkür ettim. Tek taraflı haber yapmamın nedenini de söyledim.
Bugün bunları burada yazmam gerektiğini inanıyorum. Ben hiçbir zaman rızk korkusuna kapılmadım. Bu yaşıma kadar da gazetecilik yaparak para kazanmadım. Evime götürdüğüm, çocuklarıma yedirdiğim aşın hesabını da Allah’a veririm. Rızkım kesildiği gün hayat bitmiştir benim için, Allah emanetini almıştır bizden. Bana karşı “Yarından sonra sen ne yapacaksın?” gibi sorular hiç de hoş değildi. Ben Ereğli adına bildiğim, olması gerektiğine inandığım her şeyi yazarım.
Birisi büyük şair Ahmet Haşim’e gelir ve aklınca onun “Bir günün sonunda arzu” adlı muhteşem şiirinde geçen, “Akşam, yine akşam, yine akşam/Göllerde bu dem bir kamış olsam” dizeleriyle alay etmek için “Bu da nasıl şiir”? der, “Kamış olmak da ne demek? İnsan hiç kamış olur mu”? Ahmet Haşim’in cevabı tokat gibidir: “Tabii olur. Odun bile oluyor da kamış niye olmasın!?” Sahi, kültürsüzlüğün, yüzeyselliğin cirit attığı bir ortamı göz önüne getirirsek, etrafta ne çok “odun” var, değil mi? Hatta odun demek bile yanlış. Çünkü bildiğimiz odun sonuçta ısıtır, oysa bu odunlar, insanın ruhunu buz gibi yapıyorlar!