Akif Beki Kılıçdaroğlu'nu rezil etti!..
Başbakanlık eski Basın Danışmanı Akif Beki'den Kılıçdaroğlu'na şok hatırlatma!..
Etro gömlek hiç boya verir mi demeyin! En az Etro kadar "kaliteli" bir siyasetçi olan Kılıçdaroğlu bile daha ilk yıkamada(!) boya verdi.
Kılıçdaroğlu, göreve geldikten sonra daha ilk sıcakta havlu attı. İyice ısınan ve sertleşen gündem CHP'nin gözbebeği Kemal Bey'i vahim bir hataya düşürdü.
İşte Akif Beki'nin kaleminden o vahim hata...
Dolmabahçe Dolayları
Olay, çalkantılı bir dönemde geçiyor.
Krizin sebebi, yaklaşan cum-hurbaşkanlığı seçimi.
Genel-kurmay, internet sitesine bir gece yarısı bildirisi koyuyor.
Tarihe e-muhtıra olarak geçen olay, askerin siyasete görünen son müdahalesi.
Hükümet, ertesi gün sert bir karşı-bildiriyle cevap veriyor.
Ve bir hafta sonra, 4 Mayıs 2007 günü, Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisinde sürpriz bir görüşme gerçekleşiyor.
O gün, bugündür merak konusu...
Acaba, Erdoğan ile Büyükanıt, Dolmabahçe buluşmasında ne konuştular?
***
Yakın zamanların en büyük gizemi haline geldi, bu vaka.
‘Sağır duymaz uydurur’ misali, aklına esen, o kapalı görüşmeyi kaşıdı.
Referandum sıkışıklığından olsa gerek, Kılıçdaroğlu’nun da diline düştü sonunda.
Hatta, elinde garip bir cinayete dönüştüğünü söylemek, daha doğru.
Dolmabahçe civarında dolandırıyor, siyaseti.
‘Muhtıra, AK Parti’ye oy patlaması yaşatmak için orada tezgahlandı’ diyor ki; eyvah!
Asker, hükümetle aralarındaki esrarengiz bir anlaşmaya dayanarak vermiş muhtırayı.
Büyükanıt, Erdoğan’la siyasi dayanışmaya girmiş.
“AK Parti’yi iktidarda tutmak için çıkar işbirliği yapmışlar.”
“O e-muhtıra, AKP’nin tekrar iktidara gelmesi için konulmuş.”
Mükemmele yakın bir kurgu, fakat o küçük kusuru olmasaydı!
***
Kılıçdaroğlu, bunların bilgiye değil, yoruma dayalı çıkarsamalar olduğunu söylüyor.
Yorum, maddi veriler üzerinden mantık yürütmektir.
Oysa, burada anakronik hafıza sorunuyla malul bir mantık var.
Ürettiği, tahlil değil safi spekülasyon.
Muhtıra ile Dolmabahçe görüşmesinin öncüllük-ardıllık sırası, başka nasıl karıştırılır?
O dönem Baykal’ın geri hizmetindeydi ve neyin, neden sonra geldiğini hatırlamıyor olabilir Kılıçdaroğlu.
Mantık gücü yerine, onun için hayal gücüyle vuruyor, diyelim.
Fakat, etrafında uyaracak kimsesi de mi yok ki, bu kadar vahim bir tarih hatası yapıyor.
Dolmabahçe görüşmesi, 4 Mayıs’ta oldu.
E-muhtıra’nın tarihi ise, adı üstünde 27 Nisan.
Bu durumda, 27 Nisan bildirisi, nasıl olur da Dolmabahçe’de sağlanan gizli bir mutabakattan çıkabilir?
Bir sonuç, kendi sebebinden önce gelebilir mi?
***
Muhtıra başarılı olsa, CHP ile ordu el ele iktidara yürüyecekti.
Müdahalesi geri püskürtülünce, Büyükanıt, AK Parti’nin işbirlikçisi oldu, öyle mi?
O gün, Büyükanıt’ın eli mahsulü olan o muhtıraya açık destek vermişti CHP.
Parti sözcülerinden Onur Öymen’in talihsiz beyanatı, arşivlerde duruyor hâlâ.
Genelkurmay’la CHP’nin, muhtıra üzerinde tamamen hemfikir olduğunu ilan ediyordu, cümle âleme.
Aynı kadro, Başbakan’la Genelkurmay Başkanı’nın danışıklı dövüştüğünü iddia ediyor bugün.
Öküz ölünce ortaklık da bitti, desenize!...
AKİF BEKİ - RADİKAL