Akşam yazarından 'çılgın' Gazze yazısı
Akşam yazarı Atılgan Bayar, canları pahasına Gazze'ye yardım götüren Türk gönüllülerle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı...
İşte Atılgan Bayar'ın Akşam'daki o yazısı:
O 'Çılgın Türkler', işte bu 'Çılgın Türkler'...
O, her Beyaz Türk'ün evinde bulunmasıyla Atatükçülüğün alamet-i farikası sayılan 'Çılgın Türkler' romanı var ya...
İşte o romanda anlatılan 'Çılgın Türkler' ile Gazze'ye giden gemilerdeki 'Çılgın Türkler' birbirlerinin tıpkısının aynısı...
Aynı profil, aynı ahlak, aynı kaygı, aynı tavır, aynı cesaret...
O zaman işgal altındaki topraklarını kurtarmak için, yokluk içinde savaştılar, direndiler... Çok sevdikleri Filistin'i ise, maalesef kaybettiler...
Bugün abluka altındaki Filistin'de öldürülen çocuklar ve kadınlar için sivil eylemler yapıyorlar. Ellerinden gelen bu.
Sıradan insanlar, baldırı çıplaklar, poturlular, bugünkü dünya konjonktürü içinde kendi vatanları dışına düşmüş bir topraktaki zulme karşı demokratik, sivil ve insani bir hassasiyetle yola çıkıyorlar..
Bütün dünyanın yapılan haksızlığı ve hukuksuzluğu bilmesine, bunu BM kararlarıyla tescil edip, uyarılarla kınayıp, yine de hiçbir sonuç alamamasına karşı...
Yine o 'Çılgın Türkler' sahneye çıkıyor...
Ve sonuç da alıyorlar. Mısır, Refah Kapısı'nı açtı... İsrail ablukanın kontrolünü Nato yönetimine verebileceğini açıkladı. Şimdilik...
Peki, madem o 'Çılgın Türkler' ile bu 'Çılgın Türkler' birebir aynı profil, neden bazı Türkler, 'O gemide niçin çocuk vardı?', 'Neden gemi satın alındı?' gibi saçma sorular soruyor dersiniz?
Benim bir fikrim var...
Bilinçaltlarında o 'Çılgın Türkler' ile bu 'Çılgın Türkler'in aynı olduğunu biliyorlar. O 'Çılgın Türkler'in bir sivil eylem yapmak gerekse, bu 'Çılgın Türkler'in yaptıklarının aynısını yapacağını da biliyorlar...
Ama, elitist ayrımcılık ve kültürel yabancılaşma yüzünden düştükleri ayrılığa bir bahane bulmaya çalışıyorlar...
İçlerinden gelen destek duygularına ket vurabilecek bahaneler araştırıyorlar...
Öldürülen 450 çocuğun hesabını soramayanların içlerinde büyüyen suçluluk duygusu, 'E o gemide çocuğun işi neydi?' diye, bir tek çocuğun hesabını sormakla açığa çıkıyor...
Kendilerinin yabancılaşma yüzünden, protesto eylemlerinde bulunmamalarını, 'Bizim Filistin ile ne alakamız var?' sorusunu soracak kadar saçma uçlara giderek meşrulaştırabileceklerini zannediyorlar...
Hatta, o protesto eylemlerine katılamamanın vicdan azabını, 'orada çember sakallı şeriatçılar, yeşil bayraklar var' bahaneleriyle örtmeye çalışıyorlar...
Benim söylediğim ise şu...
O 'Çılgın Türkler', aynen bu 'Çılgın Türkler..'
Atatürk o zaman, o 'Çılgın Türkler'le beraberdi...
Bugün Atatürkçüler maalesef bu 'Çılgın Türkler'den uzaklaşacak bahane arıyor...
...
O mitinglerde çarşaflılar ve poturlular ile birlikte; döpiyesliler ve kravatlıları bir arada gördüğümüz gün, Türkiye'nin yine kazandığına emin olabiliriz.