ANALİZ - Kral Bhumibol’un ölümü ve Tayland’da yüzyılın sonu
Tayland halkı, darbeler ve siyasi krizlerin yol açtığı sarsıntılarla geçen yirminci yüzyılda 'birleştirici' bir figür olarak ülkenin modern tarihini büyük ölçüde biçimlendiren Kral Bhumibol’un ölümünün yasını tutuyor- Güneydoğu Asya’nın krallıkla yönetile
CAKARTA (AA) - MEHMET ÖZAY - Tayland Kralı Bhumibol Adulyadej 88 yaşında hayatını kaybetti. 70 yıldır Tayland krallığının başında bulunan Bhumibol, en uzun süreyle tahtta kalan kral unvanıyla tarihe geçti. Kralın ölümüyle Tayland’da uzun yirminci yüzyıl da sona ermiş oldu.
Tayland halkının ‘yarı-tanrı’ olarak kabul ettiği Kral Bhumibol, babası prens Mahidol’un Harvard Üniversitesi’nde tıp öğrenimi, annesinin de Simmons College’de hemşirelik öğrenimi gördüğü dönemde Massachusetts Cambridge’de 5 Aralık 1927 tarihinde ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailenin bu ikinci çocuğuna, ‘Toprağın Gücü’ anlamına gelen Bhumibol Adulyadej adı verildi.
İki yaşındayken babasını kaybeden Bhumibol, İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar ailesiyle birlikte İsviçre’de yaşadı. 9 Haziran 1946 tarihinde ağabeyi Ananda’nın ani ölümü üzerine 18 yaşında Tayland Krallığı tahtına çıkarıldı. Modern Tayland tarihiyle birlikte anılmasına rağmen, Kral Bhumibol’un ‘yeni ülkenin’ kuruluş sürecinin erken dönemlerine katkısı olduğunu söylemek güç. Çünkü İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında devam eden bu kuruluş safhasında Bhumibol, yaşı ve ülke dışında olması bakımından sürecin dışında kaldı. Bu sürecin başlıca aktörleri ise asker-milliyetçi kesimdi.
- Siam’dan Tayland’a
Güneydoğu Asya topraklarında ortaya çıkmakla kalmayan, ana kıtada Laos, Kamboçya ve Malay Müslümanlarının yaşadığı Malay yarımadasına kadar sirayet eden yayılmacı eğilimleriyle de önemli krallıklardan biri olan Siam’da değişim yirminci yüzyılın başlarında kendini ortaya koymaya başladı.
Bu dönemde etkin olan ve gelişen milliyetçilik hareketinin, o dönemki adıyla Siam’da siyasi yaşama damgası, bir ordu mensubu olan milliyetçi Phibun’un 1932 yılında monarşiye karşı giriştiği siyasi hareket oldu. Monarşinin ‘mutlak’ gücünü kıran; ülke siyasal yaşamını parlamenter sisteme eviren; takvimi, bayrağı ve milli marşı yenileyen; ülkede ekonomiyi elinde tutan Çinlilere karşı Tay iş dünyasının yeşermesine ve gelişmesine devlet desteğini sunan Phibun, tipik bir modernleşmesi asker-siyasetçi olarak Tayland’ın kuruluş yıllarına önderlik etti.
Bu gelişme sadece dönemin Siam toplumu ve siyasetinin değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel değişim fırtınasının bir eseriydi. Kimi ülkeler monarşik sistemi tamamen ortadan kaldırırken, Siam’da monarşi tekil bir siyasi güç yapısını yitirse de sınırlı siyasi varlığı ve belki de ondan çok daha fazla psikolojik ve geleneksel değerleri devam ettirici varlığıyla işlevini sürdürdü. Monarşi ile birlikte değişen bir diğer önemli husus ise devletin adı oldu. 11 Mayıs 1949 tarihinden itibaren ülkenin adı, ‘Bağımsız Ülke’ anlamına gelen Tayland olarak anılmaya başlandı.
- Entelektüel çalışmaları
Kral Bhumibol, 1782 yılından itibaren o dönemki adıyla Siam’ı yöneten Chakri hanedanlığına mensuptu ve bu hanedanlığın 9. kralı olarak uzun yıllar tahtta oturdu. 1950 yılının mayıs ayında krallık görevine bilfiil başlayan Bhumibol, yavaş yavaş ülke siyasal gündemine girmeye başladı. Güneydoğu Asya’nın krallıkla yönetilen ülkelerinden biri olan Tayland’da Kral Bhumibol bölgedeki diğer ‘monarklardan’ farklı olarak entelektüel çalışmalarıyla öne çıkıyordu. Kaleme aldığı kitaplar, fotoğraf çalışmalarıyla tanınan Kralın eserleri arasında Buda’nın yaşamını ele alan bir çalışma da bulunuyor.
ABD topraklarında doğan ve ardından İkinci Dünya Savaşı boyunca İsviçre’de yaşayan Bhumibol’un bu ilk çocukluk ve yetişme dönemi hiç kuşku yok ki, onun Batı ile Doğu arasında değerler bütününde belli bir düşünce dizgesi geliştirmesine katkıda bulundu. Savaşın sona ermesinin ardından tahtta bulunan ağabeyinin genç yaşta ölümü üzerine kendini Beyaz Fil ülkesi olarak da bilinen Siam’ın başında buldu. Taşıdığı ‘Toprağı Gücü’ ismi, siyasi ve toplumsal karşılığını birleştirici bir figür olarak modern Tay toplumunda buldu.
- Budizmin ve Tay milliyetçiliğinin sembolü
Tay toplumunun tarihten tevarüs edilen dini-milliyetçi damarının en güçlü temsil edildiği kurumlardan biri olan krallık, ülkenin kahir ekseriyetinin mensubu bulunduğu Budist dininin ve bu dinin kurumsallaşmış yapısı olan Budist rahipler ve tapınaklar bütününün hamisi konumundaydı. Tay halkının büyük teveccühünü kazanmış olan Kral Bhumibol, uzun ve sorunlu yirminci yüzyılda ülkede yaşanan tüm darbelere, siyasi çalkantılara rağmen Tayland'da birliğin sembolü oldu.
Bunun ötesinde işin 'kozmik' boyutunun tüm bu siyasi ve toplumsal ilişkilerin üzerinde ve ötesinde bir yeri olduğuna kuşku yok. Kral Bhumibol özelinde, patriyarkal ve aynı zamanda belki bu kavramdan çok daha kapsamlı bir şekilde kendisine kutsallık atfedilen ve yarı-tanrı figürü olarak görülen Kral ile Budizmin eklemlendiği bir siyasi otorite söz konusuydu.
- Siyasal yaşam başka yöne evrilebilir
Tayland'ın, benzeri ülkeler gibi modern dönemin en yaygın siyasi rejimi parlamenter demokrasiye kapılarını aralamasına karşın, seküler siyasi bağlamı içerisinde bir ‘ulus-birlik’ düşüncesinin yeşermesinden ziyade, dini-milliyetçi bir bağlama oturan monarşi üzerinden birliğini sağlaması dikkat çekicidir. Ülkenin güneyinde ‘Büyük Patani Bölgesi’ olarak bilinen ve toplam beş eyaletten oluşan toprak parçası üzerinde yükselen Patani Malaylarının yüzyıllık özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin dayanak noktası da işte bu ‘dini-milliyetçi’, yani Budist-Tay siyasi yapılaşmasının ‘ağır’ varlığına dayanıyor.
Bu anlamda halkıyla bütünleşmiş bir kralın ölümü, aynı zamanda ülkede zaten var olan, ancak kralın varlığıyla üzeri örtülüveren oldukça sancılı siyasal yaşamın daha farklı bir yöne evrilebileceği anlamına geliyor. Bu ölümün Tay toplumu üzerinde yol açabileceği psikolojik yıkım kadar, hassas bir süreçten geçen siyasal yaşam üzerinde de etkisi olacaktır. Kaldı ki, halk katında Bhumibol’un varisi konumundaki tek oğlu 64 yaşındaki Maha Vajiralongkorn’un babasının karizmatik kişiliğine sahip olmaması, halkın ona yönelik yaklaşımında güçlü bir bağlılık hissinin oluşmasının da önünü alıyor.
Bu durum, yeni kralın birleştirici bütünleştirici bir unsur olması yerine, belki de krallık kurumunun da dönüşeceği veya eski itibarını yitireceği bir dönemim başladığı anlamına geliyor.
AA
Kaynak: