Anne oğul dayanışması amansız hastalığa galip geldi
Erzurum'da, önce oğlu kanser olan, onun iyileşmesinin ardından kendisi de kansere yakalanan emekli öğretmen Leyla Dumlu, oğluyla birbirlerine verdikleri destek sayesinde hastalıklarını yenmenin mutluluğunu yaşıyor- Anne Dumlu:- "Ben oğluma, oğlum da bana
ERZURUM (AA) - İLHAMİ ERKILIÇ - Erzurum'da, kansere yakalanan emekli öğretmen Leyla Dumlu ve "Bir ay ömrü kaldı" denilen oğlu Ahmet Dumlu, amansız hastalığı birbirlerine destek olarak yenmenin mutluluğunu yaşıyor.
İki çocuk annesi emekli öğretmen 67 yaşındaki Leyla Dumlu, 40 yaşındaki oğlu Ahmet Dumlu'nun 5 yıl önce nadir görülen kemik kanseri hastalığını öğrendi.
Ahmet Dumlu, Ankara'da Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Erzurum'daki hastanelerde 2 yılda beş kez ameliyat edildi.
Ameliyatlar sonrası Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi (BEAH) Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde radyoterapi gören Dumlu, annesinin, sevdiklerinin ve doktorların desteğiyle ışın tedavisiyle hastalığından kurtuldu.
Oğlunun hastalığından 3 yıl sonra rahim ağzı kanserine yakalanan Leyla Dumlu da bu hastalığı nedeniyle Ankara'da Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ameliyat edildi.
Ameliyat sonrası BEAH Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde ışın tedavisi ve kemoterapi gören Leyla Dumlu da oğlu, eşi, yakınları ve doktorlarının desteğiyle amansız hastalığı geride bıraktı.
Leyla Dumlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun hastalığında çok büyük mücadele verdiklerini aktardı. Dumlu, "Oğluma üzüldüğümden mi yoksa önceden mi vardı da tetikledi bilemiyorum ama 2016 yılında rahim kanseri oldum. Erzurum'daki muayene ve Ankara'daki cerrahi operasyon sonrası tekrar Erzurum'da ışın ve kemoterapi tedavisi aldım." dedi.
Dumlu, oğlu ile hastalıkları sürecinde doktor tavsiyesinin dışına çıkmadıklarını belirterek, bu hastalıklarından beraber verdikleri mücadele sonunda kurtulduklarını kaydetti.
Bu hastalığa hiçbir zaman üzülmediklerini ve hayata daha sıkı bağlandıklarını dile getiren Dumlu, şöyle konuştu:
"Ben oğluma, oğlum da bana çok büyük destek verdi. Hastalık sürecimde eşim, arkadaşlarım ve doktorlar da çok destekçi oldu. Kimse kanserden korkmasın, teşhis noktasında geç kalmaktan korkup doktorların tavsiyelerine uysun, gerisi Allah'tan zaten. Hastalığımı öğrendiğimde oğlum, kızım aklıma geldi ve sadece 'Ölürsem onlara bir şey olur mu' diye üzüldüm. Onun dışında ne hastalığa ne de kaderime isyan ettim. Allah'a güvendim çünkü hastalık öldürmez, ecel insanı öldürür. Bu şekilde hem kendimi hem de oğlumu teselli ettim."
- "İnandık ve mücadele ettik"
Dumlu, kanser olmadan önce hiç hastaneye gitmediğini anlatarak, "Yılmadık, inandık ve mücadele ettik. Oğlum için hastalığının ilk evrelerinde '1 ay ömrü kaldı' dediler. Oğlumun ömrü 1 ay da kalsa gerekeni yapalım dedik. Allah'a şükür şimdi oğlum ve ben iyiyiz. Rutin kontrollerimizi yaptırıyoruz." dedi.
BEAH Radyasyon Onkolojisi Klinik Sorumlusu Uzm. Dr. Meltem Kırlı da Leyla Dumlu'nun kadınlarda sık görülen rahim ağzı kanserine yakalandığını belirterek, "Leyla Hanım'ın tedavisine kemoterapiyle başlandı ardından operasyon yapıldı. Ameliyat sonrası hastalığın tekrarlama olasılığını ortadan kaldırmak amacıyla radyoterapi yani ışın tedavisi aldı." şeklinde konuştu.
Leyla Dumlu'nun oğlunun da 5 yıl önce çok nadir görülen kemik tümörüne yakalandığını belirten Kırlı, bu hastalık nedeniyle oğul Dumlu'nun defalarca ameliyat geçirdikten sonra Erzurum'da ışın tedavisi gördüğünü ifade etti.
- "Moral, inanç ve motivasyonla yenilebilir"
Kırlı, Dumlu ve oğlunun aralarındaki bağın güçlü olduğuna işaret ederek, her süreçte anne ve oğlunun beraber hareket edip hastalığı atlattıklarını ve sağlıklı şekilde hayatlarına devam ettiklerini vurguladı.
Kanserin dünyada ciddi halk sağlığı sorunu olduğunu, nüfusun hızla artması ve yaşlanması, tıptaki tanı ve tedavi olanaklarının gelişmesiyle kanser tanısının da gün geçtikçe arttığını aktaran Kırlı, "Günümüzde dünya çapında yılda 14 milyon kişiye kanser tanısı konulmakta ve bu sayının 2025 yılında 19 milyona çıkması beklenilmektedir. Kanserde en önemli şey erken tanıdır, erken tanı demek tedavi olanaklarının çok etkili ve güçlü şekilde yapılması demektir." diye konuştu.
Kırlı, kanserin tamamen moral, inanç ve motivasyonla yenilebileceğini dile getirerek, kanser riskini ortaya çıkaran sigara, tütün ve alkol gibi maddelerin tüketilmemesi gerektiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Egzersiz yapmalı ve doğru beslenmeliyiz. Erken tanı için mutlaka gerekli kontrolleri yaptırmalıyız. Kanser eşittir ölüm, bu doğru değil. Korku ve ihmalin önüne geçilmesi lazım. Erken tanı için şu an bazı kamu spotları var ama en yaygın görülen kanser belirtileriyle ilgili toplumun sürekli bilgilendirilmesi lazım. Türkiye'nin her yerinde kanser tarama merkezi var. Herhangi bir şikayet olduğunda bunu ötelemeden mutlaka doktora başvurmak gerekiyor."
AA
Kaynak: