Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Arzın Kalbine ulaşma ve Haccın ifası (2)

Böylesine çok büyük hikmetleri olan Haccı ifa etmek üzere 18 Ağustos Cuma günü sabah namazının ardından başlayan, Konya – İstanbul – Cidde – Mekke yolculuğumuz hiçbir aksaklık yaşanmadan kalacağımız otelde tamamlandı.

Bu arada İstanbul havaalanında ihrama girdiğimizi de belirtmiş olayım.

Mekke’de otelimizin önünde bizi karşılayan Sami Yıldız hocamız ve ekibi ile olan beraberliğimiz, dönüşümüze kadar aralıksız devam etti. Sami Yıldız hocamızın, Haccımızın ifası boyunca gösterdiği ilgi ve alâka bizi ve bütün kafileyi son derece memnun etti.

Odamıza yerleştikten sonra ilk işimiz tabi ki umre yapmak oldu. Sami Yıldız hocamızın önderliğinde gittiğimiz Mescid-i Haram’da can Kâbe’miz ile kucaklaşmanın heyecanı hepimizi sarmıştı.

Mescid-i Haram’da, Kâbe ile ilk karşılaşmamız oldukça duygulu oldu. İlk bakışta insanı adeta çarpan Kâbe’yi gördüğümüz andaki o coşku dolu duygularımızı ifade edebilmek çok zor.

Yüce Yaratıcıya arzetmiş olduğumuz dualarımıza karışan gözyaşlarımız ve kalbimizi yerinden oynatan heyecanımız o anda hangi duygularla dolu olduğumuzun en büyük göstergesi idi.

Kâbe ilk görüldüğünde yapılan duaların geri çevrilmeyeceği inancı içindeki duaların ne kadar içten ve samimi yapıldığını hepiniz tahmin edebilirsiniz.

Maddi imkânı olan ve şartları tutan bütün Müslümanlara farz kılınan hac vazifesini yerine getirmek için gidilen ve Kâbe’yi de içine alan mescide, Mescid-i Haram veya Harem-i Şerif denilmektedir. Hürmet ve saygı gösterilmesi gereken mescit anlamında bu ad verilmiştir. Kâbe, Makam-ı İbrahim ve zemzem kuyusu bu mescidin birer parçalarıdır. Yeryüzünde inşa edilen ilk mescit ve Müslümanların kıblesidir.

Mescid-i Haram’ın ortasında bulunan Kâbe’nin doğu köşesine siyah taş anlamına gelen Hacer-ül Esved yerleştirilmiş ve gümüş bir çerçeveyle çevrilmiştir. Bu taşın Hz. İbrahim’den günümüze kadar gelen bir hatıra olduğu kabul edilir ve tüm Müslümanlar için çok değerlidir.

Hacer-ül Esved’i değerli kılan,  Efendimiz Hz. Muhammed’in onu öpmesidir. Tavafa, Hacer-ül Esved’den başlanır ve yine onunla bitirilir. Tavaf esnasında mümkünse Hacer-ül Esved öpülür, öpme imkânı olmazsa uzaktan selâmlanır.

İslâm'ın ilk yıllarında kıble Kudüs'teki Mescid-i Aksa iken, Hicretten sonra onaltıncı ayda, kıble Mekke'deki Mescid-i Haram'a çevrilmiştir.

20170904_180145.jpg

Mescid-i Haram, önceleri Kâbe'nin çevresinde tavaf edenlere ayrılmış bir alandan ibaretti. Asr-ı Saadette mescidin çevresinde duvar yoktu. Etrafı evlerle çevrili idi. Zamanla hacıların kalabalıklaşması ve sıkışıklık meydana gelmesi üzerine kenardaki evler satın alınıp yıktırılmış ve çevresine duvar çekilmiştir.

Mescid; Emevîler, Abbasîler, Osmanlılar ve Suudlular zamanında çeşitli tamirler görmüş ve değişikliklere uğramıştır. Şimdiki haliyle Kâbe'ye yakın olan asıl tavaf kısmının üzeri açık, dış kısımların üzeri kapalıdır. Kapalı bölüm sa'y mahallini de içine alacak şekilde genişletilmiştir.

Mescid-i Haram, yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir. Burada kılınan bir namaz başka mescitlerde kılınan yüz bin namazdan daha efdaldir.

Bir hadis-i şerifte; "Mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç, başka mescidlerde kılınan bin namazdan efdaldir. Mescid-i Haramda kılınan bir namaz da diğer mescidlerde kılınan yüz bin namazdan efdaldir" buyrulmuştur. Fazilet bakımından Mescid-i Haram'dan sonra Mescid-i Nebevi, ondan sonra da Mescid-i Aksa gelmektedir.

Maddi imkânı olan bütün Müslümanlar bu mübarek yerleri ziyaret edebilmek ve hac vazifesini yerine getirebilmek için sıraya girmekte ve uzun yıllar boyunca sabırsızlıkla beklemektedirler. Biz de yazıldıktan sonra 10 yıl beklemek suretiyle bu kutsal görevi yerine getirmiş olduk hamdolsun… Yüce Rabbimiz, bu mübarek yerlere gidebilmeyi isteyen herkese nasip etsin.

Şunu da belirtmem gerekiyor ki, son yıllarda Mescid-i Haram çevresine yapılan otellerin yüksekliği, Kâbe’yi adeta boğmaktadır. Bizim ecdadımız, Kâbe’ye saygısızlık olmasın diye çevresine, Kâbe’den daha yüksek bir bina yapılmasına müsaade etmemiş. Şu anda ne yazık ki, Kâbe çevresindeki yapılaşma, Kâbe’yi de gölgede bırakacak cinsten…

İslam âleminde büyük tartışmalara neden olan, Türkiye'nin de zamanında sert tepki göstermesine rağmen yıkılan Osmanlı Ecyad kalesi yerine yapılan Kâbe-i Muazzama'nın yanıbaşında, Beytullah'ı kapatan 100 katlı Zemzem Towers, görenlerin yüreğini sızlatıyor ve bu görüntü uhrevi havayı da zedeliyor.

Umremizi, yapmış olduğumuz tavaf ve sa’y’dan sonra traş olarak tamamladık ve tekrar otelimize dönerek ihramdan çıktık. Böylece ilk görevimizi ifa etmiş olduk. (Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar