Asırlık camilerin en sessiz günleri

Asırlık camilerin en sessiz günleri

Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Safranbolu'da yüzyıllardır vakit ve teravih namazlarının kılındığı, ilginç yapılış öyküleri ve mimarileriyle dikkati çeken camilerde, yeni tip koronavirüs tedbirleri nedeniyle sesizlik hakim oldu.

Karabük'ün tarihi konaklarıyla ünlü, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Safranbolu

ilçesinde, yüzyıllardır vakit ve teravih namazlarının kılındığı, ilginç yapılış öyküleri ve mimarileriyle dikkati çeken tarihi camiler, en sakin günlerini yaşıyor.

 

Özellikle ramazanda vatandaşların yoğun şekilde tercih ettiği, 1661'de yapıldığı tahmin edilen Köprülü Mehmet Paşa, 1778'de yapılan Kazdağlıoğlu, 1796'da inşaatı tamamlanan İzzet Mehmet Paşa ve 1878'de bitirilen Lütfiye camileri, bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri nedeniyle kapılarını ibadete kapatmak zorunda kaldı.

Her vakit namazında doluyordu İlçedeki tarihi camiler, ilginç yapılış öyküleri ve mimarileriyle dikkati çekiyor. Köprülü Mehmet Paşa'nın, sürgün geldiği Safranbolu'da ilk namaz kıldığı dergahın yerine, affedilmesi ve İstanbul'a dönmesi durumunda cami yaptıracağına yönelik adakta bulunması ve 1656'da sadrazam olmasının ardından 1658'de emri vermesiyle burada, adını taşıyan yapının inşaatı başlatılıyor.

Açılış tarihi bulunamamasına rağmen paşanın camiye gönderdiği el yazması Kur'an-ı Kerim'den 1661'de yapıldığı tahmin edilen ve o tarihten itibaren ilçe halkı tarafından her vakit namazında doldurulan camiye, büyük bir kemerli kapıdan giriliyor.

Caminin avlusundaki güneş saati, 06.40 ile 17.20 arasındaki zamanı, özel hazırlanmış mermer üzerindeki metal plakanın gölgesi yardımıyla gösteriyor.

Minaresi defalarca yıkılan caminin 224 yıldır cemaati eksik olmuyordu Padişah 3. Selim'in saltanatında 1794-1798'de sadrazamlık yapan İzzet Mehmet Paşa, doğduğu ilçeye İstanbul'daki Nuruosmaniye Camisi'nin adeta küçük bir modelini inşa ettirerek adını verdi.

Mihrabının üzerinde Padişah 3. Selim'in tuğrası olan, içindeki kalem işleri,

bezemeleri, çok köşeli kalemi andıran minare gövdesinin yanı sıra külah ve alemiyle

estetik unsurlar yansıtan, örtü elamanlarının dıştan kurşunla kaplanması özelliğiyle

ilçedeki camiler içinde tek olan ve 224 yıldır cemaatinin eksik olmadığı İzzet Mehmet Paşa Camisi'nin hikayesi ise minaresinin yıkılmasıyla başlıyor.

new20folder2082fcamiler2.jpg

Öyküye göre, yapımının ardından caminin minaresi defalarca yıkılır. Minarenin son bir kez daha yaptırılmasına karar verilerek sağlam inşa edene çok büyük para verileceği söylenir fakat minare yine yıkılırsa ustanın boynunun vurulacağı ilan edilir. İnşaat için tüm minare ustalarına haber verilmesine karşın hepsi can derdine düştükleri için bu işi yapmak istemez. En sonunda caminin minaresi, Yahudi bir minare ustası tarafından yeniden inşa edilir fakat o usta da parasını alamadan minare yıkılırsa korkusuyla apar topar Samsun civarındaki köyüne kaçar.

Ancak 20 yıl geçmesine karşın minareye bir şey olmayınca ustasına haber salınarak gelip parasını alması söylenir.  Usta da aradan 20 yıl geçtikten sonra Safranbolu'ya gelerek emeğinin karşılığını alır. Vasiyetle yapılan cami yüz yılı aşkındır dolup taşıyordu Safranbolu'nun yerlilerinden bir kadın hacca giderken "Dönmezsem, mal varlığımla cami yaptırılsın." diye vasiyet eder.

Zamanın ağır şartlarında uzun süre dönmeyen kadının öldüğü haberi gelir. Bunun üzerine de caminin yapımına başlanır. Cami inşa edildiği sırada ölüm haberinin yanlış olduğu öğrenilir. İlçenin ortasından geçen Akçasu Deresi'nin üzerine 1878'de yapılan ve yuvarlak kemere oturan Lütfiye (Kaçak) Camisi, ahşap minaresiyle ilgi çekiyor. Halk arasında anlatılan öyküye göre, vergi toplamada ve güvenliği sağlamada devlete yardımcı olmadığı gibi gerekçelerle (ayanlık mücadelesinde) idam edilen Borlu Ayanı Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa'nın 1778'de kendi adına yaptırdığı cami de ilk gününden bugüne hizmetini sürdürdü.


"Bu özlemin kısa sürmesi için herkese büyük görevler düşüyor"

Karabük Müftüsü İlyas Yılmaztürk, ilçede birçok tarihi cami bulunduğunu, her yıl ramazanın gelmesiyle buralara ilginin arttığını söyledi. Bu yıl koronavirüs nedeniyle alınan tedbirler kapsamında camilerin ibadete kapatıldığını hatırlatan Yılmaztürk, şunları kaydetti:

"İnsanların salgın nedeniyle önerilen kurallara uyması gerekiyor. Tarihi ilçemizdeki

tarihi ve diğer camilerimizin cemaatlerine yeniden kavuşacağı günler yakındır. Bu

özlemin kısa sürmesi için herkese büyük görevler düşüyor. İnsanlığın ve alemi İslam'ın yaşamış olduğu salgın hastalık imtihanını, gerekli ibretleri alarak bir an önce

atlatabilmek için Allah'ın gazabından yine O'nun rahmetine sığınmalıyız. Rabb'imizin

sağlık ve afiyet içinde bizleri sorumluluk bilincini kuşanmış şekilde bayramlara

kavuşturmasını diliyorum."