Serpil Yalçınkaya
Aşk güneşe benzer
Ümmü’l Bilad olan bir beldede, dünyaya gelen, ruh inkişafının gerçekleşeceği yeri, belki de geze dolana arayan, aratılan; Belde-i Muhayyere denilen kutsal yerde buna vasıl olan, oldurulan, gönüller sultanı Hz. Mevlana…
Ruhi ızdırapların sıkıntılarından kurtaracak, İlahi aşkı ve doğru yolu arayanlara, Kutup Yıldızı gibi yön veren rehber… Eserleri ile tüm dünyaya iyilik, güzellik, doğruluk, erdem tohumlarını saçan Mevlana…
Feridüddin Attar’ın, babasının ardında giderken,“Hayret! Bir ırmak, koca ummanı peşine takmış sürüklüyor.” dediği çocuk Mevlana...
İranlı Molla Cami’nin, 6 ciltlik Mesnevisini ezberlediği; yegâne ilham kaynağının bu eser olduğunu söyleyen Şeyh Galip’in hayranı olduğu, Pakistanlı Muhammed İkbal’in, mürşidi olarak kabul ettiğini dile getirdiği Mevlana…
Yüce ruhlu insanlar, örnek yaşam ve eserleriyle kimi zaman yaşadıkları çağı da aşarak, mesajlarını asırlar ötesine duyurabilir, hakikat taliplerine umut ışığı sunabilirler; Hz. Mevlana’da olduğu gibi.
O, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği hikâyeleri, öğütleri ile hem yaşadığı toplumu, hem de gelecek kuşakları aydınlatan bir âlim. Eserleriyle, kendi içsel hesabınızı yapabileceğiniz, ruhunuzu arındırabileceğiniz bir atmosfere çekiyor sizi… Temelinde insan sevgisi barındıran bir misyonla, insan –insan, insan- kâinat ve insan- Allah ekseninin, nasıl oluşturulması gerektiğini muazzam ifadelerle dile getiriyor.
Tüm dünyada kabul görmüş, tüm insanlığa hitap eden üslubuyla, saygı ve sevgi duyulan, merak edilen bir âlim. Sadece Müslümanların değil, farklı inanç, ırk ve ideolojilerdeki insanların bile ilgi odağında olan biri. Hangi dinden olursanız olun, hangi dili konuşursanız konuşun, Mevlana ve eserlerinden öğreneceğiniz pek çok şey bulabilirsiniz.
Avrupa Mevlana’yı XVI. yy’ dan itibaren tanımaya başlar. Amerika ise daha sonrasında. O’nunla ve eserleriyle ilgili yazılar da bu yıllarda kaleme alınmaya başlıyor. Günümüzde Mevlana ve eserleri hakkında yabancı yazarlara ait onlarca yazı, araştırma ve kitaplar var. Lakin yabancıların kendi algılama şekilleriyle, inançları ve hayat tarzlarıyla yazılmış bu eserler, ne Mevlana’yı ne de öğretilerini tam olarak yansıtamıyor. Bize ait olan tarih, ticaret, ilim ve kültür birikimimizin harmanlanmasıyla oluşan değerlerimizden uzak bir Mevlana profili çıkıyor karşımıza.
Bize ait olan değerleri, bize ait kalemlerimizden okumak daha doğru olsa gerek.
Aşk Güneşe Benzer… Mevlana ikliminde yaşayan ve yazan birinin kaleminden bir eser. Elimdeki kitabın 3. Baskısı. Paradoks Yayınları’ndan çıkmış.
Kitap, özellikle roman okumayı seven gençlerimize, Mevlana düşüncesini anlatmada önemli bir misyonu yerine getiriyor. Belli bir birikimin eseri olduğu açık. Farklı mekânlarda geçen olayları gelişim sırasına göre kurgulayarak, roman tarzında sunmuş okuyucusuna…
Selçuklu, Moğol, Bizans insanlarını, siyasi, sosyal, ticari hayatlarını öğrenip; molla çekişmelerini, Anadolu kadınının gücünü, saraydaki hesapları, okuyabiliyorsunuz. Siyasi olaylar kurgu şeklinde ; ama başarılı bir anlatım tarzı ile bilgi sahibi olmanızı da amaç edilerek yazılmış… Okurken, kendinizi o zamanda ve atmosferde, yaşıyormuşsunuz duygusunu hissettiriyor.
Şems’e hediye götüren Hüsameddin Çelebi’nin yaşadıklarını, sanki siz yaşıyorsunuz.
Nasir Fülaneddin el Malik Cündi ile Şemseddin Muhammed Tebrizî arasındaki münakaşada yerinizi alıyor, Şems’in verdiği cevaplarla gönlünüz hoşnut oluyor; dava, kadıya aksettiğinde safınızı tutuyorsunuz.
Yine aynı kişiler arasında, âlimler meclisindeki münazarada, siz de o mecliste kapı eşiğinde oturduğunuzu hayal edip, ‘ağzına sağlık ya Şems’ diyebiliyorsunuz.
Lala Sefa ile birlikte, Mevlana’nın dilinden, “eğri olan yay ile doğru olan okun birbirini tamamlaması” hikâyesi ile dersinizi alıyorsunuz.
Beklentileriniz için, Şems’in “Sebepler zamana tabi, daha vakit gelmedi” sözü, kulaklarınızda yankılanabiliyor.
Bilgi dağarcığım için yeni öğrendiğim kelimeler;
Bezant: Bizans sikkesi
Nevbet: Osmanlı Devleti zamanında sarayda ve bazı özel yerlerde sabah, ikindi, yatsı zamanlarında çalınan askeri mızıka. Buna nevbet-i sultani de denirdi.
Tekfur: Bizans İmparatorluğu zamanında vali düzeyinde olan yöneticilerle anadolu ve Rumeli’deki Hıristiyan beylerine verilen genel ad.
Cümle Kapısı: Tasavvufta kullanılan bir terim. Tekke kapıları için kullanılır. Bu kapının her iki kanadından birer zincir ortada düğümlenir. İçeri girmek ve nefsini terbiye etmek isteyen kişi bu bel hizasındaki zincirin üzerinden geçemez, altından geçmek için ise eğilmek zorundadır. Nefsi terbiye etmenin ilk şartı olarak kibir ve dik başlılığın terkini anlatan bir rituel bu şekilde daha dergaha ayak basarken başlamış olur.
Emir-i Dad: Hem Selçuklularda hem de Osmanlılarda bulunan, devletin adalet işlerinden sorumlu olan bir nevi bakanlık.
Kitapta en çok etkilendiğim cümlelerden,
-“Biz insanlar üzüm taneleri gibiyiz, bizi birbirimizden ayıran ince bir kabuk sadece. Sıkıp, kabuğundan kurtarınca hepsinden aynı lezzetli şıra çıkmaz mı? İnsanların özü de aynıdır. Ama biz sadece o ince kabuğa takılır kalırız nedense.”(Mevlana’dan Doğu Romalı Marcos’a )
Şemsten;
“Yoklukta nasıl bir varlık gizlidir, sen bilemezsin. Varlıkta ise yokluk korkusu, kaybetme telaşı, daha fazla kazanma arzusu, insanı bir zincir gibi sarar da hür olamazsın. Ben, beni hür kılmayan varlığı ne yapayım?”…
Kitabın kapağından da bahsetmek istiyorum. Kapak tasarımı da oldukça etkileyici. İnsanı düşünmeye iten bir çizimle göz doldurmuş. Uzaklara dalıp gitmenize sebep oluyor.
Kitabın sonunda yer alan günümüz mekânlarının ve yerlerin 1243 yılındaki durumlarını gösteren kroki de hoş bir ayrıntı olmuş.
Kitabında tarihi verileri, esasına uygun bir şekilde kullanımından dolayı, uzun süreli bir gayretin sonucu olan; Konya’mıza ve Hz. Mevlana hayranlarına kazandırdığı bu eseri için, Fatma Polat’ı takdir ve tebrik ediyorum.
Selametle, ihsanla kalınız…
Kitap ve Yazar Hakkında Bilgiler
Yayın Tarihi: 2013
Yayınevi: Paradoks Yayınları
Baskı Sayısı: 3.Baskı
Sayfa Sayısı: 492
Temin Adresi: Türk Yazarlar Birliği Konya Şubesi
Yazar Hakkında: 1970 Nevşehir doğumlu. Liseyi Ankara Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesi’nde tamamladı. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu.Evli ve iki çocuk sahibi.Skeçleri, şiirleri, sanat-edebiyat dallarında köşe yazıları bulunmakta. Resim çalışmaları da yapmakta. Konya’da yaşıyor, hukuki danışmanlık görevini sürdürmekte…