Atatürk'e yazılmış 72 Yıllık Mektup
Atatürk'e 72 yıl önce bir şehit oğlunun yazdığı mektup ortaya çıktı.
TBMM’ye bağlı Dolmabahçe Sarayı'nın deposundan, Atatürk’e 1936 yılında bir şehidin oğlu tarafından yazılan mektup çıktı.
Çanakkale savaşında babasını kaybeden ve ailesine bakabilmek için iş isteyen gencin mektubundan çok duygulanan Atatürk de, bu gence Beyazıt’taki Talebe Yurdu'nda iş buldu.
Milli Saraylar Daire Başkanlığı bugün "Atatürk ve Milli Saraylar" adlı bir sergi açacak. Dolmabahçe Sarayı'nın giriş katında açılacak olan sergide, 43 adet belge ve Atatürk’ün saraylarda çekilmiş 14 fotoğrafı yer alacak. Bunlar arasında Atatürk'ün yaverine hediye ettiği bir fotoğrafı da bulunuyor. Sergide, Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı'nda kalan şahsi eşyaları, manevi kızı Nebile Erdebil’in şahsi eşyaları ile Atatürk'ten iş isteyen bir gencin mektubu da bulunuyor. Sergi, 16 Kasım tarihine kadar her gün 09:30-17:00 arasında ücretsiz olarak gezilebilecek.
Sergide yer alacak bir mektup ise Atatürk’ten iş isteğini içeriyor. Bu konuyla ilgilenip Beşiktaş Kaymakamlığı'ndan durumun araştırılmasını ve gence iş bulunmasını isteyen Atatürk’ün, daha sonra da Beyazıt’taki Talebe yurdunda genci işe yerleştirdiği anlaşılıyor. Çanakkale savaşında babasını kaybeden ’’ Hüseyin oğlu Ali’’ adlı Sinop’lu vatandaşın, Atatürk’e yazdığı ‘’Reisi Cumhurumuz, sevgili Atatürkümüzün yüce önüne’’ diye başlayan ve 72 yıl sonra gün ışığına çıkan mektubu şöyle:
O MEKTUP
‘’Ben yurt ödevini Selimiye topçu kıtasında yapmış ve babasını, Çanakkale savaşının yüksek istişarelerinizde, yurdu tarihe geçen bir kahramanlıkla korurken, şehit veren bir Türk evladıyım. Çelikten kollarım ve sarsılmaz bir metanetim var. Şehit babamın bana bıraktığı üç küçük kardeşimle, zavallı anamın ve iki de yetimin ve iki de malul halamın iştiraki ile sekiz kişilik bir ailenin, hem koruyucusu hem de ekmek getiricisiyim. Bu zavallı ailenin benden başka hiç kimseleri yok. Çok düşkün ve sefiliz. Onları beslemek için yurdun her yerinde herhangi bir işle, çalıştırılmaklığım için başvurmadığım yer kalmadı.
İlkokulu bitirmiş, çok sağlam ve gürbüz bir Türk yiğidi olan ben fabrikalar doldurup, eşsiz yaptığınız bu cumhurluk toprağında her hangi bir tavassuttan mahrum olmaktan başka hiçbir kabahatim olmadığı halde, ben kendim ve hem de şehit babamın bana bıraktığı anam ve yavrularını açlıktan inletiyorum. Milli Saraylar Müdürüne dört ay önce bir dilekçe verip korunmamı yalvarmıştım. Belki de kayboldu. Bütün ulusu kurtaran varlığınıza bu ikinci dilekçem ve gözyaşlarımla sığınır, çok sevdiğinizi iyi bildiğim şehit yavrularından biri olan bana acımanızla bir iş verilmesi için yüksek buyruklarınızı yalvarırım.
Sevgili önderimiz…
Boyabat Benlibelen köyünden, Çoraklı oğullarından, Beşiktaş Akaretler, 3 numaralı, Hakkının kahvesinde sakin Hüseyin oğlu Ali…