"Avukatların kendi tasarruflarıyla koyduğu bir bölüm"
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (2)- "(Öğrenci Andı davasıyla ilgili Danıştaya sunulan temyiz dilekçesi) Sayın Bakanımızın başkanlığında oluşturulan görüşe aykırı olarak, bu konuyla ilgili avukatların kendi tasarruflarıyla koyduğu bir bölümdür orası"- "(Avru
ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Öğrenci Andı" davasıyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) Danıştaya sunduğu temyiz dilekçesine ilişkin, "Sayın Bakanımızın başkanlığında oluşturulan görüşe aykırı olarak, bu konuyla ilgili avukatların kendi tasarruflarıyla koyduğu bir bölümdür orası." dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"Öğrenci Andı"na ilişkin Danıştaya sunulan temyiz dilekçesi metninde kusuru bulunan Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ile iki avukatın görevden alınması anımsatılarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuya ilişkin sözlerinin sorulması üzerine Çelik, "Sayın Bahçeli'nin eleştirileri haklıdır, bu eleştirilere biz de katılıyoruz." ifadesini kullandı. Çelik, Bahçeli'nin de haklı olarak eleştirdiği ve temyiz dilekçesindeki söz konusu bölümün, AK Parti'nin görüşünü yansıtmadığının altını çizdi.
Bunun, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "millet" tanımıyla da bağdaşmadığını vurgulayan Çelik, "Ayrıca Sayın Bakanımızın başkanlığında, Bakanlık adına oluşturulan temyiz dilekçesine ilişkin görüşü de yansıtmamaktadır. Sayın Bakanımızın başkanlığında oluşturulan görüşe aykırı olarak, bu konuyla ilgili avukatların kendi tasarruflarıyla koyduğu bir bölümdür orası." diye konuştu.
Çelik, "milletin, kendi çağdaşı olan milletlere göre geç milletleşme sürecine girdiği" şeklindeki bir yaklaşımı kesinlikle kabul etmediklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Sayın Bahçeli'nin de dediği gibi tarihi ve sosyolojik olarak büyük bir hatadır, ayrıca ahlaki olarak da büyük bir hatadır bu ifade. Biraz anlaşıldığı kadarıyla Batı'da üretilen 'ulus-devlet' teorilerinden etkilenerek 'kes-kopyala-yapıştır' şeklinde bir anlayışla bu buraya zerk edilmiş.
Sayın Milli Eğitim Bakanımız tarafından bir görüş oluşturuluyor, bu temyiz dilekçesine dönük olarak. O temyiz dilekçesindeki görüşte, şimdiye kadar sahiplendiğimiz millet tanımı, milli bilincimiz, kimliğimiz, varlığımızla ilgili son derece kapsamlı bir değerlendirme yapılıyor. Ve esasında temyiz dilekçesi içerisinde bunun verilmesi gerekirdi. Fakat Bakanımızın ve Bakanlığımızın oluşturduğu görüşe rağmen, oradaki avukatlar tarafından bu paragraf bu şekilde oraya ekleniyor. Kontrol etmesi gereken bürokratlar da hiçbir şekilde bunu kontrol etmiyorlar. Netice olarak bu avukatlarla ilişik kesilmiştir, bu bürokratlar da görevden alınmıştır."
- "Bahçeli'nin eleştirisinin doğru olduğunu ifade ediyoruz"
Söz konusu meselenin duyulduğu ve Bakan Selçuk'a bu konu iletildiği andan itibaren, meselenin öncesinden fark edildiğini bildiren Çelik, "Bakanlık ve Bakanımızın görüşü hilafına aykırı bir biçimde buraya yerleştirilen hem doğru olmayan hem de Sayın Bakanımızı çok üzen bu yaklaşım, o anda Sayın Bakanımız konuyu inceletmiş." ifadesini kullandı.
Çelik, netice itibarıyla bu sosyolojik, tarihi olarak hatalı ifadenin temyiz dilekçesinden çıkarılmasına ve temyiz sürecinin de bu şekilde devam etmesine karar verildiğini bildirdi.
"Bu bürokratlar görevden alınmıştır, avukatlarla ilişik kesilmiştir." diyen Çelik, şunları söyledi:
"Temyiz süreci devam edecektir. Dilekçeden o bölüm çıkarılarak devam edecektir. Biz tarihin bilinen zamanından beri var olan bir milletiz. Milletleşme sürecimizin yeni ortaya çıktığı gibi bir yaklaşım tarihi ve sosyolojik olarak büyük bir hatadır. AK Parti'nin yaklaşımına da büyük bir hatadır.
Ayrıca AK Parti hükümetleri döneminde, Cumhurbaşkanımızın bizzat himayesinde başbakanlığı, cumhurbaşkanlığı döneminde bilinen tarihimizin ulaşabildiğimizin bütün eserlerinin ihya edilmesi konusunda, tarihi köklerimizle bugünümüz arasında doğru köprüler kurulması hususunda çok önemli bir gayret ortaya çıkarılmıştır. Bu eserlerle milli kimliğimizin, varlığımızın ve bilincimizin tazelenmesine önem verilmiştir."
Çelik, "Çeşitli ulus-devlet, uluslaşma teorilerini millet diye çevirerek, bunlardan etkilenerek başka coğrafyalardan üretilmiş bu kavramsallaşmaları böyle 'kes-kopyala-yapıştır' şeklinde son derece yüzeysel bir şekilde milletimizin değerlendirmesine dönük bir yaklaşım olarak herhangi bir şekilde kabul etmemiz mümkün değildir. Bu ifadeler akademik olarak da doğru değildi." açıklamasında bulundu.
Dolayısıyla bu hadisenin fark edildiği andan itibaren harekete geçildiğini yineleyen Çelik, "Bizzat Sayın Bakanımız, bundan rahatsızlık duyduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir. Kendisinin başkanlığında, Bakanlık tarafından oluşturulan görüşe de aykırı bir ifadedir bu. O görüş bununla bağdaşmamaktadır. Sayın Bahçeli'nin bu eleştirisinin doğru olduğunu ifade ediyoruz... Bundan sonrasında o bölüm çıkarılacak dilekçeden ve temyiz süreci devam edecek." diye konuştu.
- "Tezleri anlatması için önemli ve verimli bir ortam olmuştur"
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birinci Dünya Savaşı'nın sona erişinin 100'üncü yıl dönümü dolayısıyla anma etkinliklerine katılmasının muhalefet tarafından eleştirilmesine yönelik soru üzerine ise Türkiye Cumhuriyeti olarak bu platformlarda bulunulmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Paris'teki törenlere katılarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin tezlerini anlatma fırsatı bulduğunu belirten Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanımızın temaslarında, yansıyan fotoğraflarda görüldüğü gibi Cumhurbaşkanımız ve Türkiye merkezi bir roldedir. Bunlar devletin çeşitli kademelerinde olgunlaştırılan görüşlerle bu katılımlar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilmektedir. Bunlar uygun bulunduğu takdirde de bu katılımlar gerçekleşmektedir.
Dolayısıyla tarihimizin çok önemli bir dönüm noktası ve bu çerçevede bitimin 100'üncü yılının anıldığı Birinci Dünya Savaşıyla ilgili olarak, Türkiye'nin tezlerinin anlatılması, Türkiye Cumhuriyeti'nin orada temsil edilmesi, zatı devletlerinin orada beraber olduğu devlet ve hükümet başkanlarına bu tezleri anlatması için önemli ve verimli bir ortam olmuştur."
- "Güvenlik meselesinde de Türkiye merkezi bir roldedir"
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "Avrupa Ordusu" açıklamasının olduğu ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de buna destek verdiği belirtilerek, "ABD Başkanı Donald Trump'ın bu çıkışa eleştirileri söz konusu. Sizce 'Avrupa Ordusu' fikri, NATO'daki çatlağı derinleştirir mi?" sorusu üzerine Çelik, Avrupa Ordusu meselesinin bundan sonra çok tartışılacağını kaydetti.
Çelik, Avrupa Birliğinden (AB) yapılan açıklamaların, "Avrupa'nın korunması, daha çok koordinasyonun sağlanması, Avrupa içerisindeki devletlerin kapasitesinin belli bir koordinasyon çerçevesinde Avrupa savunması için seferber edilmesi" şeklinde olduğunu aktardı.
Bunun öteden beri konuşulduğunu ama AB liderlerince de "Bu kesinlikle NATO'ya alternatif bir oluşum değildir." şeklinde belirtildiğini anlatan Çelik, şunları kaydetti:
"İlk defa bir Amerikan Başkanı Avrupa entegrasyonuna karşı bir laf söyledi. Başkan Trump açıkça şunu söylüyor; 'Sizin güvenliğinizi biz sağlıyoruz ama siz bize yeterince ödeme yapmıyorsunuz' şeklinde görüşlerini net ve meydan okuyucu bir şekilde Avrupa liderlerine söylüyor. Ve ilginç bir şey oldu, o da şu; ilk defa Merkel, bu açıklamalar karşısında 'Geleneksel ittifaklara güvenemeyeceğimizi, Avrupa'nın kendi başının çaresine bakması gerektiğini düşünüyorum.' şeklinde bir ifade kullandı. Açık şekilde Transatlantik İttifakı'nda bir çatlağın ortaya çıktığını gösteriyor.
Bu, Macron tarafından bir şekilde gündeme getirildi. Başkan Putin başka bir yaklaşım getirdi. Çok şaşırtıcı şekilde Başkan Trump'tan sert tweet'ler geldi. Doğrudan Fransa'yı, Başkan Macron'u suçlayarak, Alman işgalini hatırlatarak, bir bakıma 'Sizi Alman işgalinden biz kurtardık. Siz bu orduyu Amerika'ya Çin'e ve Rusya'ya karşı kurmak istiyorsunuz' şeklinde bir yaklaşım ortaya koydu. Bu açık bir çatlak ve kırılmadır. Bunun nereye gideceğini hep beraber göreceğiz."
Çelik, "Şunu bizim iyi takip etmemiz gerekir; ister NATO ister Avrupa Ordusu olsun, her ne olursa olsun, Avrupa'nın güvenliği daim olmak üzere, Balkanların güvenliği, Orta Doğu ve Kafkas bölgesi birlikte düşünüldüğünde Avrupa'nın güvenliğinin, Türkiye olmadan sağlanması mümkün değil." dedi.
Türkiye'nin içinde yer almadığı bir güvenlik konseptinin hayata geçmesinin mümkün olmadığını belirten Çelik, "Bu çatlağı da takip ediyoruz ama bu bir kere daha gösteriyor ki pek çok meselede olduğu gibi güvenlik meselesinde de Türkiye merkezi bir roldedir." ifadesini kullandı.
(Sürecek)
Kaynak: