Şenol Metin
AYASOFYA MEYDANINDAN; MİLLETİMİZ CUMHURBAŞKANIMIZA FARKLI BİR GÖNÜL PENCERESİNDEN BAKIYOR
Ayasofya, 24 Temmuzda Bizlerin katılma şerefine nail olduğumuz Cuma Namazı ile ibadete açıldı. Ustad Necip Fazıl’ın ‘Bu millet ölmeyecekse Bu Fatih dirilecektir.’ Muştusuna Aynel Yakin şahidlik ettik.
Konya Sivil Toplum Kuruluşları olarak STK Temsilcilerinden oluşan 25 Kişilik bir heyet ile 24 Temmuz’da Bizde Ayasofya’da idik. Konya olarak bu tarihi anı yaşadık.
Bir tesbit;
Katılım her ne kadar 350 Bin olarak açıklansa da kesinlikle milyonu aşkın idi. Meydandaki hava coşkulu, uhrevi ve samimi idi. Gönül coğrafyamız meydanda idi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile meydandaki milletimiz arasındaki etkileşim klasik, formel, seküler Cumhurbaşkanı-Millet ilişkisinin çok çok ötesinde...
Milletimiz Cumhurbaşkanımıza çok farklı bir gönül penceresinden bakıyor.
İstanbul’u fetheden kadronun ruhaniyeti meydanın her noktasında hissediliyordu. Zaman, mekandan münezzeh bir anı hep beraber yaşadık. Milletimizin sosyal genetiği harekete geçmiş, köklerinden kopmadığını ispatlamış ve Fatih Sultan Mehmet’i ecdat bildiğini haykırmıştır. Bir çağı kapatan fethin ve o fethe komutanlık yapan Fatih’in emanetinin gereği yerine getirilmiş, Ayasofya’nın müze yapılmasıyla başlayan esaret dönemi sone ermiştir. Bu karar ile, 1453’te tesis edilen Fetih hukuku Türkiye Cumhuriyeti tarafından defacto yeniden tesis edilmiştir. İstanbul el-hak bir kez daha fethedilmiştir. Peygamberimizin müjdesi bir kez daha tahakkuk etmiştir.
Başörtüsü, Katsayı Kararları nedeni ile Bizim Kuşağın protestolarına maruz kalan Danıştay, Ayasofya’nın Camii vasfını ve vakfiyesini yok sayan varlığı tartışmalı, imzaları tartışmalı gayrı hukuki 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararını iptal ederek Fatih’in bedduasından milletimizi kurtarmıştır.
Kararın ABD saati ile 14.53’te ilan edilmesi ve Lozan’ın imzalandığı tarihte 24 Temmuzda Ayasofya Camiinin ibadete açılacak olması da müesses nizamın patronuna bir mesajdır. Bu mesajın gereğini milletimiz de ifa edecektir.
I. Dünya Savaşı sonrasında imzaladığımız ancak uygulatamadıkları metinlerle Pax-Türkiye’nin Osmanlı versiyonunun ölüm ilamını Mondros ve Sevr’de kabullenmek zorunda kalmıştık. Bütün milletin topyekun isyanı ile ölüm-kalım savaşı sonrasında bölgesel bir ulus devlete indirgendiğimizin vesikası bir metne de varoluş tescili için Lozan’da imza atmak mecburiyetinde kalmıştık.
24 Temmuzda Ayasofya’nın siyasi yönü çok güçlü olan bir namaz ‘Cuma Namazı’ ile ibadete açılması, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde bir mecburiyet olarak, bir parentez açma olarak gördüğümüz, varlığın tescili ve güç biriktirme için imzaladığımız Lozan Kurgusunu yeniden gözden geçireceğimize dair uluslararası çağrıdır.
Bu çağrı ile, ‘Osmanlı bakiyesi üzerinde inşa edilen, 60, 82 ve 28 Şubat Darbelerine maruz kalan ve bir türlü sıhhatine kavuşamayan yeni ulus devletin ‘Türkiye Cumhuriyeti’ kontrol sistemlerinin kurgulanması projesi olan Lozan’ın sınırladığı ‘Anadolu’ coğrafyasına hapsolmuş bir Türkiye yok artık.’ Deklarasyonunu yapıyoruz.
Bu çağrı, Osmanlı bakiyesi coğrafyaları da aşan, hatta Osmanlının hükümran olamadığı islam coğrafyalarını da aşan yeni bir Pax-Türkiye çağının başlangıcıdır. 24 Temmuz 2020’de Ayasofya meydanında milyonların kıldığımız Cuma Namazı ile Mazlum Uluslar Birliği diyebileceğimiz yeni bir süper devletin doğuşuna şahitlik ettik. Afrika’nın ortasındaki minik bir devlet Togo’da Ayasofya için kesilen kurbanlar, dünyanın pek çok şehrindeki sevinç gösterileri Bu Yeni Süper Gücün sahneye kabul törenidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ayasofya’nın ibadete yeniden açılması, Türkiye’nin küresel sahnede Müslüman güç olarak rolünü yeniden kurma misyonunun taç sembolü olacak.” Açıklaması da bu iradenin tezahürüdür.
Önümüzdeki günlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili Türkiye sınırlarını aşan yeni bir liderlik formunun gündeme geleceğini ifade etmek te kehanet değildir.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın "Ayasofya'nın dirilişi Mescid-i Aksa'nın özgürlüğe kavuşmasının habercisi, Müslümanların fetret devrinden çıkış iradesinin ayak sesidir." Çağrısı 27 Mayıs 2017’de Eğitim-Bir-Sen Konya 2 Nolu Şube olarak yaptığımız basın toplantısındaki haykırışımızı hatırlattı;
‘İstanbul ve Kudüs; Ayasofya’sı ile Mescidi Aksa’sı ile iki mabedi esir olan iki şehir…’ demiştik. Açıklamamızın devamında ‘Ayasofya secdelerle buluşmadan Yeni Türkiye misyonu anlaşılamaz.’ Demiştik. Elhamdulillah, Ayasofya secdelerle 24 Temmuzda buluşacak. Rabbim bu millete Mescidi Aksa’nın da özgür olduğu günleri gösterecektir.
Ayasofya Camii üzerinden Türkiye’nin egemenliğine kast eden dayatmalara boyun eğmeyen kararlılığı tescil edilmiştir.
Kararla Ayasofya asli hüviyetine, millet de camisine kavuşmuştur.
Ahir kelam; Gençliğimizin hayallerini gerçekleştirme imkanı bahşeden Rabbimize ne kadar şükretsek azdır.
Elhamdulillah, elhamdülillah, elhamdülillah…