Çok çok ünlü bir sanatçımız(!) yine çok çok önemli bir röportajı esnasında “Bugün duşumu almadan çıktım karşınıza” deme gafletinde bulunmuş.

Sen misin böylesine “Aman Tanrım, nolamaz!” denilecek türde mühim ve bir o kadar sarsıcı ve bir o kadar inanılmaz ve aynı oranda kabullenilemeyecek bir ifşaatta bulunan. Ortalık çalkalandı. Haber sitelerinin hangisine girerseniz bu haber. Altında yapılan yorumlar neredeyse haberin beş katı yer kaplıyor. Kimi sitede yüzlerce, kimisinde yüz elli beş ve hatta iki yüz yirmi beş yorum alan haber sitelerine bile rastladık o günlerde. Dedim ya konu çok hassas ve bir o kadar da mühim değerli okuyucular.

Bu olaya bilimsel açıdan yaklaşanlarını mı ararsınız, fizyolojik açıdan yaklaşanını mı… Haberi belki o ünlümüzden yüzlerce kilometre öteden okuduğunda bile o sanatçımızın yaydığı kötü vücut kokusunu hissedip de iğrenenini mi, midesi bulanıp da kusanını mı…

Sahi biz ne ara böyle olduk, nerede kaçırdık ipin ucunu ya da koparıp attık o aklıselim olma ipini… Zatı muhterem dünden beri duş almamış, alamamış bu çooookkk önemli, bunu oradakilere anlatması daha da çooookkkkkk önemli, oradakilerin bunu hayretle karşılaması en çoooookkkkkk önemli, oradakilerin bunu haber yapmaları uzay ötesi çooookkkkkk önemli, bu acayip önemli haberi okuyup yapılan yorumlar ise…. İşte bunun önem derecesinin bir kıstası bile olamayacak derecede önemli….

Gülsem mi ağlasam mı bilemedim halimize. Sakın yanlış anlaşılmasın kendimi soyutlamıyorum bu akıl tutulması hallerimizden. Nasıl oldu da bu kadar lakayt düşünen, basit ve lüzumsuz konulara binlerce yorum yapıp kafa patlatabilirken hemen yanı başımızda olup biten, bizlere insanlığımızı sorgulatacak olan mevzulara uzak kalışımız…

Görmezden gelerek, duymazdan gelerek kendimizi mi kandırma yolunu seçiyoruz acaba?  Ya da hepten hepimiz deli suyu içtik, içirildik de haberimiz mi yok?