M. Ali Köseoğlu
Barış ve huzur yakındır inşallah
Dün Başbakan Ahmet Davutoğlu Hocamız, neredeyse tüm günü parti genel merkezinde geçirdi.
Genel başkan yardımcılarıyla seçim çalışmalarına katıldı...
Bu kapsamda partisinin il başkanlarının, aday adaylarıyla ilgili değerlendirmelerini aldı.
Başbakanın sırtında büyük bir yük var...
Bir yandan kardeşlik sürecini yöneteceksin, diğer yandan yaklaşmakta olan seçime hazırlanacaksın...
Ülke gündemindeki hemen her konudaki başarı ya da başarısızlık sana yazılacak...
***
Önceki akşam da Davutoğlu Hocamız, Alevi sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle akşam yemeğinde bir araya gelmişti...
Akşamki gündemi ile sabahki gündemi işte bu kadar farklı...
***
Yemeğe katılanlar arasında yer alan Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan, toplantıyı olumlu bulduğunu söylüyor.
Üstelik “Sayın Başbakan, seçimden sonra olacaksa hiç konuşmasak da olur ama seçimden önce bir şey yapılacaksa gereken desteği veririz” dediğini aktarıyor.
Alevi Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Rıza Eroğlu da “Cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturulması, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi taleplerimiz var. Başbakan olumluydu. Bir dahaki sefer umarım çözülür. Eğer çözülmezse biz mücadeleye devam edeceğiz” diyor.
***
Bu örnekleri sivil toplum kuruluşlarının önemini izah etmek için verdim...
Hükümet de seçime giderken ilk defa sivil toplum kuruluşlarının temayülünü alacak...
Bugün yapılacak bu çalışma ‘ilk’ olması hasebiyle önemli...
***
Sivil toplum kuruluşlarıyla siyasilerin, partilerin ya da liderlerin ilişkisi hassas yürütülmeli...
Gelenekten, yeni bir Türkiye’den, medeniyetimizin yeniden inşasından söz ederken insan ilişkileri noktasında geçiştirilen her şey kapanmaz yaralar açabiliyor.
Sözgelimi...
Bu şehrin stklarının başında çok değerli isimler var...
Hasan Hüseyin Varol var, Mehmet İncili var, Abdullah Büyük var...
Bu gibi daha pek çok olan değerlerimizin huzurlarına kadar gidip görüş ve dualarının alınması önemli...
***
Fatih Sultan Mehmet ile Hocası Akşemseddin arasındaki ilişkiyi bir bilseniz, şaşırırsınız.
Öyleyse anlatalım:
Fatih bir gün veziri Mahmut Paşa’yı yanına alıp hocası Akşemseddin’i ziyarete gider.
Yaşlı Şeyh, Padişah içeri girdiği halde yerinden kalkmaz.
Bundan bir süre sonra da Akşemseddin, Padişahın huzuruna gider.
Padişahın yanında yine Mahmut Paşa da bulunmaktadır.
Hocası huzuruna girince, Fatih hemen ayağa kalkarak ona yer gösterir.
Bu iki olay Mahmut Paşa’nın garibine gider.
Özür dileyerek sorar: “Hünkârım, hocanız geldiğinde siz ayağa kalktınız. Hâlbuki siz onun yanına gittiğinizde o ise ayağa kalkmaz... Sebebi ne ola?”
Fatih şöyle cevap verir: “Hocam Akşemseddin’e saygı göstermemek elimde değil... O yanıma geldiğinde gayri ihtiyari beni bir heyecan kaplar ve farkında olmadan kendimi ayakta bulurum. O ise, ilmin izzetini korumak için bana ayağa kalkmaz.”
***
Ahmet Davutoğlu Hocamızın alevi stk temsilcileriyle bir araya gelmesi ve onlara hürmet göstermesi de bu yüzdendir. Bizler de bulunduğumuz yerlerdeki stk temsilcileriyle bir araya gelebilmenin fırsatlarını artırmalıyız.
Önceki gün nevruzla ülkemizde başlayan yenibahar havasına hep birlikte katkı verelim.
Kardeşlik tohumları ekilmiş bu topraklarda barış ve huzurun yeşerdiğini göreceğimiz günler yakındır inşallah...