Başbakan Yardımcısı Şimşek (2)

Başbakan Yardımcısı Şimşek (2)

"(2017 büyüme beklentisi) Ekimden itibaren bu spekülatif nitelikli haberler ve kurdaki oynaklık, faizlerdeki yükseliş trendi bütün bunlar olumsuz etkiledi. Momentum kaybı bir miktar var ama olmasaydı rahat yüzde 7 denilebilirdi. Şu anda yüzde 6-7 arası gi

ANKARA (AA) - Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bu yıla ilişkin büyüme beklentisine yönelik, "Ekimden itibaren bu spekülatif nitelikli haberler ve kurdaki oynaklık, faizlerdeki yükseliş trendi bütün bunlar olumsuz etkiledi. Momentum kaybı bir miktar var ama olmasaydı rahat yüzde 7 denilebilirdi. Şu anda yüzde 6-7 arası gibi bakılıyor" dedi.

Şimşek, Kanal 7'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türk bankacılık sisteminin çok sağlıklı olduğunu dile getiren Şimşek, dünyada sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 8 iken Türk bankacılık sektörü için bu oranın yüzde 17,2 olduğunu söyledi.

Aktif kalitesi açısından bakıldığında da Türk bankalarının verdiği kredilerin yüzde 3'ünün problemli olduğunu anlatan Şimşek, aynı oranın Avrupa için yüzde 5 düzeyinde bulunduğunu ifade etti.

Şimşek, bankacılık sisteminin likiditesinin iyi olduğunu ve risk almadığını belirterek, "Küresel krizde bankaların aktiflerinin sermayeye oranı 30-40 kattı. Türkiye'de şu anda 8-9 kat. Karlılıkta sorun var mı? O da makul. Enflasyon yüzde 12 civarı, karlılık yüzde 14. Aşağı yukarı sermayesini enflasyona karşı reel olarak koruyan bir sistemden bahsediyoruz." dedi.

Bankacılık sisteminin şu an itibarıyla 2 trilyon lira kredi kullandırdığına işaret eden Şimşek, "Türk bankacılık sektörü bu denli sağlam ama bir özelliği var. Türkiye'nin fon ihtiyacı büyük. Biz hızlı koşmak istiyoruz, büyümek istiyoruz. Her şeyi bugün yapmak istiyoruz. Yarına bakmak istemiyoruz. Şehir hastanelerini, yolları bugün yapmak istiyoruz. Böyle olunca bizim kendi tasarruflarımız bize yetmiyor. Bankacılık sektörünün 100 lira mevduatı varsa 126 lira kredi vermiş. Bunu nasıl yapmış? Dışarıdan kaynak almış." diye konuştu.

6 Türk bankasına yönelik yaptırım iddialarına da değinen Şimşek, bu iddiaların hedefinin doğrudan doğruya Türkiye ekonomisi olduğunun altını çizdi. Şimşek, "Türk bankacılık sistemi, şu anda finans sistemimizin yüzde 88'ini oluşturuyor. Finans sisteminin yüzde 88'ini oluşturan bir bileşeni hedef alıyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Gerçeği yansıtmayan haberlerin ekonomiyi etkilediğine işaret eden Şimşek, bir tek banka dışında, İran ile olan ticari ilişkilerde bir döneme ilişkin bazı işlemlerin sorgulanması haricinde kendilerine bir şey ulaşmadığını söyledi.

Şimşek, "Buna rağmen birden çok bankayla sistemin tamamını hedef almak iyi niyetten uzak." dedi.

- "Hızlı karar verme yeteneğine sahibiz"

Şimşek, Avrupa Birliğinde Türkiye'ye stratejik bir yaklaşım olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

"Bu stratejik yaklaşım arzuladığımız düzeyde değil. Türkiye'yi hemen üyeliğe alacak nitelikte değil. Çünkü bazı ülkeler bu işi istemiyorlar ama Türkiye'yi tamamen koparacak bir yaklaşım da yok. Bunun olmadığını biz söylüyorduk. Nitekim Liderler Zirvesi'nden ne çıktı? Müzakereler dondurulmadı. İkincisi Türkiye'ye 7 yıllık bir perspektifle yaklaşık 4-4,5 milyar avro verilecek. Siz 'gelecek sene için 105 milyon doları vermeyeceğim' diyorsunuz. Aslında bu semboliktir. İç kamuoyunu tatmin etmeye yöneliktir. 'Türkiye batı standartlarından veya ortak değerlerden uzaklaşıyor' argümanı var. Biz buna katılmıyoruz. Orada da siyaset var. Almanya'da da Hollanda'da da başka ülkelerde de Türkiye üzerinden siyaset yapılıyor. Bu yanlış bir şey. Maalesef bu seçim dönemlerinde bunu görüyorsunuz. Sonuçta Türkiye'nin temelleri sağlam. Çok güçlü bir hükümet var. Doğru zamanda doğru tepkiyi verme kabiliyeti var. 2001'de ne oldu? Bir sorun vardı. O soruna yönelik doğru yaklaşımlar ortaya konulsa belki o kriz o derinlikte yaşanmayacaktı ama o kabiliyet yoktu hükümette. Çünkü 3 partili bir koalisyondu. Dolayısıyla anlaşamadılar ve çözüm üretemediler. Biz ise hızlı karar verme ve doğru şeyleri yapma yeteneğine sahibiz."

Bankacılık sisteminin, spekülatif yaklaşımlara rağmen sağlıklı işlediğini vurgulayan Şimşek, bunun denetimin güçlü ve düzenlemelerin sağlıklı olmasından kaynaklandığını kaydetti. Şimşek, bankacılık sektörünün de riski iyi yönettiğini dile getirdi.

- "Şirketlerin fiyatlama kapasitesi var"

Türkiye'nin şu andaki makro sorunları 5-6 yıl öncesine göre daha yönetilebilir olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Gelin görün ki Türkiye'ye dışarıdan siyasi perspektifli bakış kuru vuruyor, kur da enflasyonu etkiliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Türk lirasındaki yüzde 10'luk değer kaybının enflasyonu 1,5 puan yukarı ittiğine işaret eden Şimşek, "Ekonomi şu anda güçlü olduğu için şirketlerin fiyatlama kapasitesi var. Türkiye'de talep zayıf olsa maliyetlere yansıtamıyorsunuz. Türkiye'nin 2000'li yılların başındaki sorunlara bakarsanız, o yıllardaki duruma göre Türkiye'nin temelleri sağlam. Bir tek özel sektör bu dönemde ciddi şekilde döviz cinsinden borç aldı. O borçları üretken alanlarda kullandıysa geriye ödeme kabiliyeti devam ediyor, sorun olmaz. Bir tek orada soru işareti var. O açık pozisyonun büyük bir kısmı orta ve uzun vadeli." diye konuştu.

- "Büyük şirketler kur riskini yönetmeli"

Şimşek, özel sektörün döviz cinsinden borçlarının yönetimi konusunda getirecekleri yeni modele ilişkin de şunları aktardı:

"Küçük şirketlerimiz döviz geliri yoksa dövizle borçlanamaz. Defteri kapatıyoruz. Bununla ilgili şu anda Mecliste bir yetki kanunu var. İhracatçılarımız, son 3 yılın ortalama ihracatlarının 3 katı kadar borçlanabilirler. Ödeme kabiliyetini dikkate alarak ona da limit getiriyoruz. Büyük şirketler riski yönetmek zorundalar. Nasıl yönetecekler? İhracatlarsa sorun yok. Değillerse finansal piyasalarda kendilerini korumaya alsınlar, sigorta satın alsınlar. Biz bunu yaparsak ki yapacağız. Kur üzerinden risk birikimini sınırlar, daha önemlisi içeride kur riskinin yönetimini daha sağlıklı bir zemine oturtmuş oluruz. Bu çalışmayı bir süredir yapıyoruz, sonuna geldik." dedi.

İnşaat sektöründe arka arkaya iflaslar yaşanabileceğine dair haberlerin anımsatılması üzerine Şimşek, yaşanan şoklara rağmen Türkiye'deki firmaların süreci çok iyi yönettiklerini söyledi.

Türkiye'nin yüksek gelir grubuna girmeye çalışan bir ülke olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Bu ülkede en iyi strateji, var olan sınırlı kaynaklarımızın ticarete konu olan imalat sanayisine, hizmetler sektörüne gitmesidir. Yani birşeyler üretip dışarıya satmamız lazım. Bir konut yaptınız ama o konut birşey üretmiyor." ifadelerini kullandı.

Şimşek, Ar-Ge ile makine-teçhizat yatırımların toplam yatırımların üçte ikisine karşılık gelmesi gerektiğini, böylece Türkiye'nin kullandığı kaynaklar üzerinden daha çok şey üretebileceğini belirtti.

Altın tahvili ile devletin altınlara el koyacağına dair iddiaların gerçek dışı olduğunu belirten Şimşek, yastık altında atıl duran altınları ülkeye kazındırmak için bu sistemi ortaya koyduklarını ifade etti.

Şimşek, "Bu altınlar sisteme giriyor. Bir taraftan Merkez Bankasının rezervleri artıyor, bir taraftan bankacılık sisteminin dışarı bağımlılığı azalıyor. Diğer taraftan da bu altın atıl duracağına bunu yatırımlara dönüştürüyoruz." dedi.

- "Tedbirler olmasa, gıda fiyatları daha yüksek artabilirdi"

Enflasyona ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, Türkiye'nin şu anda ciddi bir enflasyon sorunu ile karşı karşıya bulunduğunu, enflasyonla mücadelenin kendilerinin öncelikleri olduğunu vurguladı.

Şimşek, enflasyonda kur, petrol fiyatları ve gıda fiyatlarının etkisi olduğuna işaret ederek, kendilerinin kontrolünde olan değişkenin gıda fiyatları olduğunu söyledi.

Buna ilişkin kısa vadeli ve orta uzun vadeli tedbirleri ortaya koyduklarını anlatan Şimşek, gıda fiyatlarının doğru oluşmadığını, bunlarla ilgili çok ciddi çabaların bulunduğunu, bu konuda sonuç alacaklarına inandıklarını söyledi.

Alınan tedbirlerin gıda fiyatlarına şu ana kadar bir etkisi olup olmadığının sorulması üzerine, "Gıda fiyatları bunları yapmasaydık, bunlar yapılmasaydı, daha yüksek artabilirdi." dedi.

-"2018'de yüzde 5,5'lik büyüme hedefi gerçekçi"

Şimşek, 2017 yılında büyüme beklentisine yönelik soru üzerine de bu yılın ilk yarısında büyümenin yüzde 5,1 olduğunu hatırlattı.

Üçüncü çeyrek beklentisinin hem baz etkisi ve hem momentum itibarıyla güçlü olduğunu dile getiren Şimşek, "Bu trend devam etseydi, bu sene yüzde 7 rahat büyürdük, fakat bu trend devam etmedi. Ekimden itibaren bu spekülatif nitelikli haberler ve kurdaki oynaklık, faizlerdeki yükseliş trendi bütün bunlar olumsuz etkiledi. Momentum kaybı bir miktar var ama olmasaydı rahat yüzde 7 denilebilirdi. Şu anda yüzde 6-7 arası gibi bakılıyor." dedi.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'nin 2018 büyüme hedefinin de yüzde 5,5 olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

"Avrupa Birliği pazarı güçlü, bizim oraya satışlarımız artmaya devam edecek. Petrol fiyatları 60 doların biraz üzerine çıktığı için Ortadoğu'da gelirler arttı, gelirler arttığı için de yine bizim ürünlere talep olacak. Üçüncü olarak Rusya ile zamanında sorunlarımız vardı, o sorunları çözdük, Rusya ekonomisi petrol fiyatlarının etkisiyle toparlanıyor. Terör nedeniyle turizm büyük bir baskı altına girmişti, şimdi turizmde de büyük bir toparlanma var, üçüncü çeyrekte yüzde 40'a yakın bir toparlanma var. Dolayısıyla iç ve dış talep güçlü. Normalde yatırımların artmasını beklersiniz, bu büyümeyi destekliyor. Yüzde 5,5'lik büyüme hedefi bu nedenle gerçekçi."

(Bitti)





AA

Kaynak:Haber Kaynağı