İç dünyanızda huzurunuz yoksa…

Büyükşehir belediyesi başkanımızın Tahir Akyürek, geçen haftaki Siyaset Akademisinde verdiği derste, katılımcılara tecrübe paylaşımı konusunda öyle inciler döktürdü ki… Şahsen çok etkilendim ve başkanın dilinde dökülen bu inci değerindeki tavsiyeleri dikkatlice not alarak sizlerle paylaşmak istedim. Büyük çoğunluğu önümüzdeki yerel seçimlerde siyasi ikbal niyetinde olan arkadaşlara hitaben anlattığı, dersin bir yerinde Tahir Akyürek başkan aynen şu ifadeleri kullandı. “Yarın öbür gün nasip olurda arzu ettiğiniz makamın koltuğuna oturduğunuzdaki temsil ettiğiniz yerin huzuru; ancak sizin iç dünyanızdaki huzurunuzla doğru orantılıdır. Şayet sizin kendinizle ve iç dünyanızda maddi ve manevi bir takım sorunlardan kurtulamamış ve şahsi huzursuzluklara meşgul bir kimseyseniz, sizin dışınızdakilere ve sizden beklentisi olanlara fazla bir şeyler verme şansınız çok düşük olur. Çünkü kendi iç huzurunu sağlayamayanlar, başkalarına fazla bir şeyler veremezler, gerçeğini göz önüne alarak öncelikle kendi iç dünyanızdaki huzuru temin edin ve daha sonra bir yerlere aday adayı ve adayı olun…”

Türk siyaset tarihinde, en çok siyasi fırsat hakkının tanındığı dönemdeyiz…

Bir katılımcının sorusu üzerine başkan Akyürek cevaben; “İnanın mevcut iktidarımızın yönetim kadroları sayesinde, Türk siyaset tarihinde bir ilk yaşanmaktadır. Alttan gelen ehliyet ve liyakat sahibi insanların en çok önünün açıldığı ve adam kayırma, torpil olaylarının en aza indirgendiği bir dönemi yaşıyoruz. Bizim dışımızdaki siyasi partilerin aday tespiti sürecinde karar vericilerin hangi konularda yoğunlaştığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama bizim partimizde böyle olmadığını da halkımız ve seçmenimiz çok iyi biliyor, içiniz rahat olsun” dedi.

Size göre tüm şartlar uygundur, ama “Nasip” değildir…

İnancımız gereği yaratan şayet bir şeyi kulana nasip etmemişse o tecelli bulmaz. Ayrıca neyin hayır neyin şer olduğunu da ancak yaradan bilir. Bizim hayır sanıp çok istediğimiz şeylerde şer; şer zannedip uzak durduğumuz bazı şeylerde hayır vardır de bizler bilemeyebiliriz. Olayın bu yönünü de unutulmamalıdır. “Nasipse gelir şamdan yemenden, nasip değilse ne gelir elden”

Taş yerinde ağırdır, yeter ki siz bir yerlere layık olun…

Tahir başkanın katılımcılara anlattığı ve sizlerle paylaştığım bu başlıkların en sonuncusu ve bizzat yürekten katıldığım bir husus ise aynen şu; Toplum önderliğine talip olan insan şayet gerçekten o makama layık olduğuna da inanıyorsa, deyim yerindeyse taş gibi ağır ve olgun bir duruş sergilenmeli. Lüzumsuz ve gereksiz söz ve davranışlardan kaçınmalı…

Şu üç şeyin rızasını gözetin ve dengede tutun…

Bir makama oturduğunuz zaman alacağınız kararlarda sebepleri ve sonuçları itibariyle şu 3 şeyin rızasını mutlaka gözetin ve dengede tutun. 1- Allah’ın rızası 2- Kullarının rızası 3- Nefisiniz rızanız. Hiçbirini diğerinden ayırt etmeden hassas bir terazi gibi dengeyi gözetin.

Belediye başkanların yıllara göre klasik söylemleri…

İlk kez seçilip koltuğa oturan belediye başkanlarının yıllara göre sıkça kullandığı klasik söylemleri vardır. 1.Yıl “Nereden bulaştım bu işe…” yılı olarak kahırla geçer. 2.Yıl “Dur bakalım bir şeyler olacak gibi…” yılıdır ve cesaret ve umut doğar. 3.Yıl “Bende bu işi yapabilirmişim…” denilen özgüven yılı. 4.Yıl ise şu içinde bulunduğumuz yıl “Benden başkası yapamaz bu işi…” yılı olur ve vazgeçilmezliğimi ilan ederiz. 5. Yıl ise bizim değil karar vericilerin konuşup hükmünü vereceği yıldır.

Aday olamazsanız, kendi kendizi sorgulayın…

İlerde bir makama sizlerle birlikte birçok insanda adaya adayı olacaktır. Son karardan sonra, kara vericiler ve kendinize küsüp kırılmaktan ziyade kendiniz sorguya çekin ve şu sorulara dürüstçe cevap arayın. –Ben gerçekten o makamı hak ediyor muyum ve layık mıyım? –Tercih edilen adaydan benim eksilerim mi daha fazla, artılarım mı? Bu soruların cevapları sizleri rahatlatacak ve ilerisi için size artı fayda sağlayacaktır.

ADAM GİBİ****************

Kibir; bele bağlanan taş gibidir,

Onunla ne yüzülür, ne de uçulur.

*********HİKMETLİ SÖZLER

Pişman mısın dünya

Kaç senedir bir söyledik beş sustuk
Bu uğurda ana babaya küstük
Hak bekledik özümüzden kan kustuk
Dertli ettin sevinen mi a dünya
**************************
Yazdan sonra sonbaharsız kış olmaz
Vücuduna hükmetmeyen baş olmaz
Zulüm ile hayırlı bir iş olmaz
Zalimlere güvenen mi a dünya
**************************
Çok çalıştık çok uğraştık az verdin
İşlerini tez hallettin namerdin
Dert vermekle muradına mı erdin
Yaptığınla övünen mi a dünya
*************************
Reva görüp yıllar yılı bu kalbi
Neden yaktın bin dert ile bilmem ki
Bir gün gelip öldüğünde Tutkun’un
Pişman olup dövünen mi a dünya.