Baykal'a Hocaefendi yakıştırması

Baykal'a Hocaefendi yakıştırması

Deniz Baykal'ın Şeb-i Aruz törenlerinde yapmış olduğu konuşmanın yankıları devam ediyor.

Yenişafak gazetesi yazarı Taha Kıvanç bugünkü yazısında CHP lideri Deniz Baykal'ın Şeb-i Arus törenlerinde yapmış olduğu konuşmayı taşıdı.
Baykal'ın dedesinin cemaate namaz kıldıran biri olduğuna vurgu yapan Kıvanç, Törende Baykal'dan beklenmeyen bir performans sergilediğini belirtti..

İşte o yazı..

CHP lideri Deniz Baykal yaptı yine yapacağını: 'Şeb-i Arus' törenleri sırasında yaptığı konuşmalarla nice 'vâize' parmak ısırtması yetmezmiş gibi, bu yılın Kutlu Doğum Haftası'nın açılış törenine katılıp çoğu dinadamı olan dinleyicilerden alkış alan kapsamlı bir sunum yapmış; hem de âyet ve hadislerle...

Evleri de caminin yanı başında
Kimin torunu o? Deniz Baykal'ın babası Hüseyin Hilmi Bey, onun babası da Ahmet Efendi... Antalya'da yaşayan Ahmet Efendi bir yandan muhasebecilik yapar bir yandan da Tekeli Mehmet Paşa Camii'nde namaz kıldırırmış... Evleri de caminin yanı başındaymış...

Bundan birkaç yıl önce Şeb-i Arus törenine katılmıştım. O gece Başbakan Tayyip Erdoğan da özlü ve güzel konuştu, ama herkesin aklı Deniz Bey'in konuşmasında kaldı; kimse kendisinden böylesine bir performans beklemediği için...

Bu yönüyle de hiç kuşku yok ki..
Şu cümleleri nasıl bir yaklaşımı yansıttığını hafiften de olsa anlayasınız diye sunuyorum: "Hz. Mevlana Allah ile kul arasında, ilim, bilgi ve kitap ile aşk ve cezb arasında, kâinat ile insan arasında, hakiki ile zâhirî arasındaki bütünselliği kavrayan, ortaya koyan, açıklayan, anlatan insandır. Bu yönüyle de hiç kuşku yok ki, ilmin kapısını, inancın, imanın, aşkın kapısıyla bütünleştirmeyi başarmıştır ve bu alanda çok büyük bir örnek oluşturmuştur."

Bir kez daha yapacağım
Geçen yıl, ismimi de vererek, "Aynı konuşmayı bir kez daha yapacağım, ama 'kendinden hırsızlık etti' der diye çekiniyorum" dediğini öğrenince, buradan, "Hiç çekinmeyin, o konuşmayı istediğiniz kadar çok yerde tekrarlayabilirsiniz" açık kapısını bırakmıştım.

Sütlüce'deki konferans merkezinde yapılan 'Kutlu Doğum' açılış töreninde daha da ileri gitmiş Deniz Bey ve herkesi etkileyen bir metinle çıkmış dinleyicilerin karşısına. Güne ve döneme uygun âyet ve hadisler okumuş, görüşlerini keskin cümlelerle ifade etmiş... Diğer konuşmacıları dikkatle, hâfızları da huşu içerisinde dinlemiş... Törenin sonuna kadar da salondan ayrılmamış...

Lâikliğe karşı hareketler
"Bunda büyütülecek ne var?" diyeceklere küçük bir uyarıda bulunayım: 27 Nisan 2007 tarihli 'e-muhtıra' yalnızca 'özde ve sözde lâik' bir cumhurbaşkanı arzusunu dile getirmiyordu; muhtırada 'lâikliğe karşı hareketler' diye sayılan olaylar arasında 'Kutlu Doğum Haftası' etkinlikleri de vardı. CHP ve Deniz Baykal o günlerde buna itiraz etmemişti.

Öyle sanıyorum ki, bir daha 'Kutlu Doğum' ile ilgili bir şikâyet gelir, siyasilerin dindarlıkları veya dinî konularda görüş açıklamaları birileri tarafından eleştiri konusu yapılırsa, o birileri Kutlu Doğum'da kendi dindarlığını başkalarıyla paylaşmış, dinî konularda görüşlerini açıklamış Deniz Baykal'ı karşılarında bulacaklardır.

Dokuz maddeden oluşan bir eylem
2007 seçimlerinden sonra CHP üst düzeyi, Baykal'ın yönlendirmesiyle, partinin 'din' konusundaki imajını değiştirecek bir arayış içerisine girdi. Ankara İlahiyat Fakültesi çevresinden bir grupla yakın temasa girildiğini biliyorum. Siyasete ve CHP'ye olumsuz bakmayan bir grup ilâhiyatçı, dine olumsuz bakmadığını gördükleri Deniz Baykal'a dokuz maddeden oluşan bir eylem planı da sundu.

İlk madde şuydu: "Değişen ve gelişen sosyo-kültürel şartlarda genelde din olgusu ve özelde İslâm'ın mahiyetini; değişenleriyle sabitelerini otantik olarak bilmek..."

Çok ileri görüşler de yer alıyordu tavsiyeler arasında; sözgelimi 5. ve 6. maddeler... Okuyalım: "5. Türkiye'nin Batı ile İslâm dünyası arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve çatışmaların ve yaşanan gerilimlerin giderilmesinde daha etkili roller üstlenmesine yönelik çabalara öncü olmak. // 6. Genelde dine ve özelde İslâm'a yönelik ilginin artmasıyla oluşan yeni toplumsal talepleri bir çok yönleriyle araştırarak ve gerilimden uzak bir biçimde empatiyle ele alarak bu taleplere karşı siyasi çözüm üretmek."

Sağlıklı ve kalıcı siyaset
CHP'ye sunulan 'Toplumsal dinî talepler karşısında siyaset ve CHP' başlıklı rapor elime geçtiğinde, Deniz Baykal ve arkadaşları Ak Parti ile MHP tarafından 411 oyla çıkartılmış üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldırmayı amaçlayan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götürmüşlerdi. Oysa, raporun 9. maddesi, toplumu geren konular arasında 'başörtüsü-türban sorunu'nu da sayıyor ve bunun için CHP'ye 'sağlıklı ve kalıcı siyaset geliştirme' tavsiyesinde bulunuyordu.

"Raporu hazırlattılar, ama kaldırıp çöpe attılar" diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Atmamışlar demek ki...

Mevlana ile ilgili konuşma neyse, ama Kutlu Doğum'da yaptığı âyetli-hadisli konuşma dindarların Deniz Baykal'dan beklentilerini artırmış oldu.

"Başörtüsü yasağı zaten uygulanmıyor" demek yeterli değil, hazır anayasa değiştiriliyor, Deniz Bey bu konuyu kendisi gündeme getirmeli. Hem de şimdi...