Bingöl Sivil Toplum Örgütleri Buluşması

Bingöl Sivil Toplum Örgütleri Buluşması

Başbakan Davutoğlu: (2)- "Bu terör piyonları, bu bölücü terör örgütü örgütü, terör dosyasını tekrar niye açtı? Ne istiyorlar? Çözüm Süreci bağlamında 2,5 yılda atılması gereken her türlü adımı attık biz. Onlarsa, biz bu adımları atarken, bu ülkenin dağlar

BİNGÖL (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu terör piyonları, bu bölücü terör örgütü örgütü, terör dosyasını tekrar niye açtı? Ne istiyorlar? Çözüm Süreci bağlamında 2,5 yılda atılması gereken her türlü adımı attık biz. Onlarsa, biz bu adımları atarken, bu ülkenin dağlarına, bu ülkenin ilçelerine yığınak yapmakla meşguldüler" dedi.

Davutoğlu, Ahmet Dursun Düğün Salonu'nda düzenlenen Bingöl Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması'nda yaptığı konuşmada, tarihin kırılma noktaları olduğunu belirterek, "Aynen yüz yıl önce dedelerimizin Şeref Meydanı'nda, o kırılma noktasına 'Burada bundan sonra bizim sözümüz geçer' diyerek mühür vurduğu gibi bugün de bir kırılma noktasındayız" ifadesini kullandı.

TBMM Genel Kurulunda dün yaptığı konuşmayı hatırlatan Davutoğlu, "2016 yılı, 2 olayın 100. yılıdır. Kut'ül Amare Zaferi ve Sykes-Picot Planı. Kut'ül Amare Zaferi, Irak'ta Bağdat yakınlarında işgalcilere karşı, Arap'ın, Türk'ün, Kürt'ün, Müslüman'ın, Hristiyan'ın ve Yezidi'nin ortak olarak direndiği son büyük savaştır ve zafer kazandığı. Aynen Alparslan'ın ordusunda, Selahaddin'in ordusunda bu halkların bir araya gelerek Moğollara, Haçlılara karşı direnmeleri gibi. Ve aynen İstiklal Harbi'nde bütün bu halkların birlikte direnmesi gibi" diye konuştu.

Sykes-Picot Planı ile asırlardır birlikte yaşanmış halklarının birbirinden kopartılması ve Osmanlı Devleti'nin tasfiye edilmesinin amaçlandığını bildiren Davutoğlu, Osmanlı Devleti'nin devamı olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin çevresinde ne zaman bir sıkıntı yaşansa, sıkıntı yaşayan herkesin başvurduğu nihai bir merci olduğunu ifade etti.

Davutoğlu, Türkiye'de de büyük sıkıntılar yaşandığını anımsatarak, "12 Eylül baskısını gördük, 28 Şubat zulmünü gördük ve AK Parti ile son 15 yıl içinde devlet ile millet bütünleştiğinde bütün çevre coğrafyaların mazlumlarının yönlerini Türkiye'ye dönüp bizden yardım istediğini de gördünüz" dedi.

Suriye'deki, Somali'deki, Gazze'deki ve Bosna'daki mazlum insanların Türkiye'yi son sığınak bildiklerine işaret eden Başbakan Davutoğlu, "Son sığınak olarak gördükleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin toprakları da parçalansa, son sığınak olarak gördükleri Anadolu toprakları da huzursuz bir istikrarsızlığa inerse gidecek başka bir yer yok. Herkes bir yere gidebilir ama bizim gidecek başka bir yerimiz yok, başka vatanımız yok. Aynen yüz yıl önce olduğu gibi. Torunlarımızın onurla, vakarla yaşamasını istiyorsak hep birlikte bu toprakları koruyacağız" diye konuştu.

Toprakları korumak için sadece devletin üstlendiği bir görev olmadığını bildiren Davutoğlu, milletin de gereğini yapması gereken bir görev olduğunu, devlet ile milletin kendi iktidarlarında bir ve bütün olduğunu söyledi.

- "Moskova'ya gidip Türkiye karşısında işbirliği yapıyorlar"

Herhangi bir bürokratın, etnik ya da mezhebi dolayısıyla bir vatandaşa yan gözle bakması halinde onun karşısında önce kendilerinin duracağını belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye, Dersim yıllarının tek parti zulmünü yaşamıyor. Türkiye, 27 Mayıs döneminin, başbakanların asıldığı bir Türkiye de değil. Türkiye, Diyarbakır Cezaevi'yle anılan 12 Eylül dönemini de yaşamıyor. Türkiye, başörtülülerin baskı altında olduğu, fikir söylemenin imkansız olduğu 28 Şubat döneminde de değil. Ve hatta Türkiye, 27 Nisan e-muhtırası ile milli iradeye meydan okunan 2007 yılında da değil. 'Yeni Türkiye' derken biz bunu bahsediyoruz. Yeni Türkiye, kökünü Şeref Meydanı'ndan alan, Sarıkamış'tan alan, Çanakkale'den alan, Kut'ül Amare'den alan birleştirici ruhun adıdır. Eski Türkiye'den kalan alışkanlıklar ise ülkeyi şu ya da bu kimlikle bölmeye çalışanların adresidir."

Türkiye'nin bir daha 1990'lı yıllara, 1980'li yıllara, 27 Mayıs dönemine ve Dersim dönemine dönmeyeceğini bildiren Davutoğlu, "Son 13 yılda yaptıklarımız, bunun en önemli teminatıdır. Olağanüstü Hal'i, Kürtçe, Zazaca ve diğer yerel dillerdeki yasakları kaldıran biziz. Hapishaneye gittiğinde evladıyla Kürtçe konuşamayan annelerin üzerindeki yasağı kaldıran biziz, TRT Kürdi'yi kuran biziz" dedi.

Bingöl ziyareti kapsamında yaptığı konuşmada vatandaşlara Kürtçe ve Zazaca seslendiğini hatırlatan Davutoğlu, "Eskiden olsa kıyamet kopardı herhalde. Kimse artık rahatsız olmuyor, çünkü artık herkes biliyor ki bu dillerin hepsi anamızın ak sütü kadar helaldir. Biz kelimelerin arkasındaki anlama bakarız, dilin arkasındaki gönüle bakarız. İster Edirne'de Rumeli lehçesiyle konuşulmuş olsun, ister Orta Anadolu'da Karamanoğlu Mehmet Bey'in Türkçesi olsun, ister Ahmed-i Hani'nin Kürtçesi olsun, ister Ezan-ı Muhammediyye'nin Arapçası olsun. Hepsi bizim, hepsi güzel, hepsi mübarek hepsi aziz" diye konuştu.

- "Terör piyonları"

Kimsenin kimseye bir şeyler dikte edemeyeceğini belirten Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artık bu dosyalar kapandı, kimse, kimseye 'Şunu yaparsın, şunu yapamazsın' demeyecek. Peki bu dosyalar kapanmışken, bu terör piyonları, bu bölücü terör örgütü, terör dosyasını tekrar niye açtı? Ne istiyorlar? Çözüm Süreci bağlamında 2,5 yılda atılması gereken her türlü adımı attık biz. Onlarsa, biz bu adımları atarken, bu ülkenin dağlarına, bu ülkenin ilçelerine yığınak yapmakla meşguldüler. 90'lı yıllar boyunca ve hatta bizim iktidarımızın ilk yıllarında hep yol aramalarında şikayet edildi. Yol aramalarını kaldırdık, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi seyahat özürlüğünü en iyi şekilde yapalım dedik. Bütün bölge halkı bundan memnun oldu. Hatta şu an parlamentoda olan milletvekillerinden biri arabasının arkasına biksileri, silahları alıp bir yerden bir yere silah taşıdılar. Özgürlük verilince bunu istismar edenler, baskı gelince onun üzerinden Kürt vatandaşlarımızı tahrik edenler, neyi istiyor biliyor musunuz? Bu ülkenin insanlarının, kardeş kavgasıyla birbirlerine girmesini istiyorlar. Bunlar, Şeref Meydanı'nda durdurduğunuz Rus işgalcilerin içerideki işbirlikçisi olan o zamanki Ermeni çeteleri gibi bugün de Moskova'ya gidip Türkiye karşısında işbirliği yapıyorlar. Dillerinde Türkiyelileşmek iddiası ama zihinlerinde Türkiye'deki insanları birbirine kırdırma düşüncesi."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı