yazar-45
Bir Demet Türkiye
Uzun sayılabilecek bir yaz tatilinden sonra tekrar Hollanda’ya döndük. Biz Türkiye’de kırk derece sıcaklarla boğuşurken, Hollanda’da kalanların yağmurdan başlarını alamadıklarını öğreninde biraz üzüldük doğrusu. Bu yıl Türkiye hakikaten diğer yıllara göre daha sıcaktı. İlk defa kulaklarımın arkasından ter damlalarının aktığını hissetim bu yıl. Gölgede dahi sıcak kendini hissettiriyor, sıcak insanın taa iliklerine işliyordu.
Yaz tatilimizin bir haftasını Batı Karadenize ayırdık. Kaç yıldır planladığımız ancak bir türlü gerçekleştiremediğimiz Karadeniz gezimizin bir bölümünü bu yıl gerçekleştirdik. Batı Karadenizin çok şirin ve sanayi kenti Ereğli’ye varmadan önce Abant’a uğrayıp biraz soluklandık. Abant’a ikindi saatlerinde ulaşmamamızdan olsa gerek, üşüdük ve çeketlerimizi giydik. Abant’tan sonra yol güzargahımızda eski İstanbul-Ankara yolunun ne kadar sessiz ve sakin olduğuna şahit olduk. O eski Bolu yolunun kalabalığı ve sağlı sollu dinlenme tesisleri ne kadar sakin anlatamam. Sanki buralar terkedilmiş bir görüntü arzediyor. Gerçi İsmail’in yeri hala aktif ve kalabalık. Uğrayıp kilo kilo et yiyebilirsiniz.
İlk durağımız Ereğli oldu. Demir Çelik fabrikasıyla birlikte sanayinin geliştiği Ereğli’yi şehitlik tepesinden seyretmek bambaşka bir zevk.
Sırasıyla Akçakoca, Bartın, Zonguldak, Amasra, Safranbolu ve Kastomonu’yu gezmemiz tam bir haftamızı aldı. Yemyeşil bir tabiat, henüz keşfedilememiş bozulmamış liman kentleri, kirlenmemiş kıyılar insanı dinlendiriyor. Her bir kentimizin ayrı bir yazı konusu olduğunu belirtmek isterim. Ancak Ereğli Zonguldak arası Karadenizi seyrederek yaptımız kahvaltı, sabah uyandığım an beni otuz yıl öncesine götüren ve köy evlerini hatırlatan Safranbolu konukları, Amasra öğretmenevinin lokalinden denizi seyrederek çay yudumlamak, Kastamonu’da Şey Şabani Veliyi ziyaret etmek ve zemzem suyu içmek gibi hemen aklımıza geliveren hatıraları da söylemeden edemem. Hele hele Devrek’teki baston atölyeleri, Safranbolu’da yaşadığımız kandil gecesi ve namaz çıkışında herkeze birer ekmek dağıtılması, yol üzerinde ziyaret ettiğimiz Yörük Köyü ve bu köyün girişinde dut toplamamız, Kastamonu merkezindeki bedestende kahve içip, nargile çekmemiz asla ama asla unutamayacağımız hatıralardır.
Ve seçimler… Milletvekili seçimlerinin Temmuz ayında yapılması Avrupalı Türklerin de seçimleri canlı canlı yaşamalarını beraberinde getirdi. Yaz tatili öncesi Amsterdam’daki Türkevi kahvaltısından sonra yapılan seçim tahminlerinde hemen hemen herkez yanılırken, Mikail Güneş AKP’ye vermiş olduğu yüzde kırkikilik oranla seçim sonuçlarına en yakın tahmini yapmıştı. Artık herkez yaz tatinlinden sonra Hollanda’ya geri dönünce tekrar oturup tahminleri değerlendireceğiz. Seçimlerden hemen sonra Ankara’ya uğradım. Sokaklar neredeyse bomboştu. Millet sanki
Bosna’dan yeni gelmiş ve ayağının tozuyla bizi makamında
İşte beş haftalık Türkiye tatilimizin sadece onda biri böyleydi. Yaz tatilimizi yaptığımız sırada seçimlerden üstün bir galibiyetle çıkan AK Parti ve kuracağı yeni kabineye başarılar dilerim. Ayrıca şu günlerde Cumhurbaşkanı seçilecek Abdullah Gül’ü tebrik eder, bugüne kadar yapmış olduğu görevler gibi yeni görevini de hakkıyla yapacağını ümit ederiz.