Haşim Akın
Bir Gönle Ulaşmak
Toplumlar, insanlarla gelişir. Bugün dünya üzerindeki devletlerin ve medeniyetlerin en büyük savaşı; ekonomi ve teknolojiyle olmaktadır. Lakin toplumları asıl geliştirecek olan insanlardır. Bu beklenen insan neslini yetiştirecek olan da yine insanlardır. Zira insan, insanla aşılanır.
Bugün birçok sahada insanların yerini robotlar alıyor. Robotik bir ortamı görmek mümkün... Ama eğitim ve insan neslinin inşa ve ihyası için aynı şeyi söylemek ve düşünmek çok zor. Robotların hâkim olduğu bir sınıfta, arzu edilen kıvamda öğrenci yetişmeyecektir. Bilgisayarlar, etkileşimli tahtalar, tabletler… Arka arkaya ortaya konulan projeler, hedeflenen ideal insanı yetiştiremiyor. Teknolojiye sahip ve hâkim olmuş bir insanı yetiştirmekle, teknolojik ve hesapçı düşünceye sahip bir insanı yetiştirmek çok farklıdır.
Belki de bunun en önemli nedeni de burada gizli. Zira teknoloji, teknoloji bağımlısı insanlar, teknolojik öğretmenler ve bu kafayla hazırlanmış eğitim modelleri; çocukların kalbine ve ruhuna dokunamıyor… Çocukların kalbine nüfuz edemiyor ki sıklıkla intihar haberleri alıyoruz. Dün önünüzde oturan ve yetiştirmeye çalıştığınız bir öğrencinin intihar sonucu cenazesine katılıyorsunuz… Bunu uzaktan duyanlar için basit bir olaydır belki de… Bunca ölümün arasında bir genç daha ölmüştür! Zira bu ülkede trafik kazasında ölenlerin sayısı, teröre kurban verilen insanlardan daha çok… Böylece ölüm sıradanlaşır…
Asıl üzerinde konuşulması ve fikir üretilmesi gereken konu; bir insanı ölüme götüren eğitim olmalı… Ben Afrika’da bulunduğum iki yılda intihar diye bir olay duymadım. Oralarda bu oran, sıfır düzeyindedir. Ama eğitimin en güzel örneği(!) olarak sunulan Finlandiya’da durum öyle değil mesela... Bizde böylesi bir duruma niyet edenler, belirli bir imkâna sahip olanlardır. En önemli eksiğimiz onların kalbine erişememek…
Her gelen Milli Eğitim Bakanı yeni bir şeyler yaptı. Hiç biri ülkenin evlatlarını feda etmek için plan kurmadı sanırım... Ama bir türlü istenilen hedefe ulaşamadık. Kimi okul açmayı ve bina yapmayı ön plana aldı, kimi başka bir hususu... Kitaplar bedava oldu, eğitimin kalitesi artmadı. Kitap yetmedi tablet verdik, dijital oyuncakların mahkûmu oldu yavrularımız. Ama biz onların kalbine inebilecek bir yolu keşfetmekten hep uzak kaldık.
Test kitaplarını bir serbest bıraktık, bir yasakladık… Bir kaçırdık, bir gösterdik… Bugün okullarda test kitabı kullanmak yasak... Ama test kitapsız üniversite kazanmak hayal… Bu durumu yasaklayanlar da biliyor, yasaklanması için feveran edenler de… “Test kitapsız bir hayat ve eğitim olmaz…” diye onu durmadan piyasaya sürenler de…
Yeni “eğitim vizyonumuz” var. Hem de taptaze… Ama içinde ne kadar maneviyat kokusu var? Sayın bakanımız; “Çocukları iki kanatlı yetiştireceğiz…” dedi. İki kanattan ne anlıyoruz? Maneviyattan anladığımız ve beklediğimiz nedir? Bu kanatları kim takacak? Bu kanatlara kim can verecek? Burası meçhul…
İki kanatlı eğitim sistemimiz; iki kanatlı öğretmenlerimize, iki kanatlı kitaplarımıza, iki kanatlı eğitiminin dış paydaşlarına ve en önemlisi de buna ait bir niyete muhtaç... Ben burada kimseyi suçlama niyetinde değilim. Sadece gördüğüm tıkanıklık bu… Güzel çabalar ve düşünceler var. Eğer bu güzel gayretler, çocukların ruhunu inşa etmezse hepsi de satırlarda kalır.
Onların derdiyle dertlenmeyen, onların gönüllerine hitap edemeyen hiçbir eğitim sistemi; ideal insanı yetiştiremeyecektir. Bugün eğitimlerine hayran kaldığımız ve uluslararası sınavlarda çok güzel başarılar elde etmiş Finlandiya gibi ülkelerde; uyuşturucunun, ahlaksızlığın ve intiharın ne kadar yüksek olduğunu biliyoruz… Akademik başarıyı yükseltebilirsiniz. İyi bir matematik öğretmek mümkün… Ama insanlık kalitesi aynı yöntemlerle yükselmiyor. İşte Problem burada…