Mehmet Özdilek’in Marsilya kadrosunu görünce, Salzburg deplasmanında olduğu gibi “ya kumar ya da UEFA’ya veda” öngörüsünde bulunmuştum. Fakat o maçta Selim-Moke ikilisi çok iyi oynamıştı. Marsilya maçında da benzet bir tercih yapan Özdilek ilk yarı rakibi iyi sıkıştırdı. 

 

Fransız ekibi enerjisini verimli kullanıp Konyaspor’un üzerine kontralarla gitmeye çalıştı. Hücumda baskın olamamalarında Vitoria taraftarına tekme atan Evra’nın cezalı, Payet’in de yedek olmasının etkisi büyüktü. 

 

Yeşil Beyazlılar’da ilk yarı takıma ayak uyduramayan tek isim Volkan Fındıklı’ydı. Yine ağır kaldı ve Mehdi’nin yükünü hafifletmedi. İkinci yarının başında da Çamdalı’ya yerini bıraktı. Boşuna yapılmış bir hamleydi. Volkan’dan medet ummak gerçekten akıl işi değil ama teknik direktörleri anlamaya çalışmıyorum artık. 

 

İkinci yarı Marsilya alan daraltıp Konyaspor’u sıkıştırmaya çalıştı, ceza sahası içinde bir kaç önemli pozisyon da buldular ama Yeşil Beyazlılar hem oyunu soğuttu hem de oyunu ileriye itmeyi başardı ancak özellikle Skubiç ve Malik’in kötü performansı Marsilya’nın direncini arttırdı. Ama Evouna’nın yerine Ömer Ali de girip takım seyircinin de desteğiyle yüklenince maç boyunca hatasız oynayan Amavi penaltı yaptırdı ve kırmızı kart gördü. Skubiç’in penaltısından gelen gol maçı bitirdi sanarken uzatma dakikasında Moke kendi kalesine şok bir gol atıp herşeyi mahvetti. 

 

Maçı taraftar tribününde izledim. Onbinlerce taraftarın stadyumdan şok halinde gidişini görmek gerçekten acıydı. Yazık gerçekten. Bu sezon Konyaspor’un üzerindeki Kara bulutlar bir türlü dağılmıyor. Sonu ne olacak kestiremiyorum.