Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, belediye çalışmaları ve Bolu Konya kıyaslaması hakkında Memleket'e açıklamalarda bulundu. Turizm kenti çalışmasını ilk olarak kendilerinin başlattığının altını çizen Alaaddin Yılmaz, Bolu ile Konya kıyası yaparak "Bolu ile ilgili bir resim var.  13 yıldır o resmi yapıyoruz. Başkan Akyürek en büyük projeler peşinde, biz ise söz verdiğimiz resim peşindeyiz" ifadesini kullandı.

-Turizm bölgesinde uzun yıllardır başkanlık yaparak nasıl bir sorumluluk üstlendiniz?

Ben uzun yıllardır 'Bolu, turizm kenti, sağlık kenti, üniversite kenti olacak' derken bu duruma hiç kimse itibar etmemişti. Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde "Bolu turizm kenti olmalı"  ifadesinden sonra Bolu için 'turizm kenti' demeye başladı herkes. En son seçimlerde CHP Genel Başkanı da buradaki bir mitinginde aynı ifadeleri kullandı. Yoksa biz geldiğimiz günden bu yana doğası, tabiatı gereği Bolu'nun spor, sağlık, turizm kenti olması gerektiğini ifade ettik, bu yönde yürüdük ve bu yönde halen adım adım ilerliyoruz. Dolayısıyla herkesin bildiği ve kabul ettiği turizmin başkenti Bolu'da sorumluluk üstlenmek zor. Ama sorumluluğumuzun farkındayız ve inşallah üstesinden geleceğiz.

-Bu konuda ne kadar aşama kaydettiniz?

Sadece 'Bolu turizm kenti olmalı' diyerek Bolu'nun turizm kentine  dönüşmesi mümkün değil. Halkın benimsemesi lazım, yavaş yavaş olan/olacak bir hareket. Belediye olarak biz öncü faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

-Milletvekili olabilecekken neden başkanlığı tercih ettiniz?

Ben biraz farklı konumdayım, çünkü kurucu il başkanı olmam dolayısıyla talep etseydim milletvekili de olabilirdim. İki dönem belediye meclis üyeliği yaptığım için belediyede daha iyi hizmet edebileceğim kanaatiyle belediye başkanı adayı oldum. Bir de bizim partimiz belediyecilikten geldi. Eğer İstanbul'da Tayyip bey sıkıntılı dönemde belediye başkanı olup da İstanbul ve Türkiye'nin gönlüne girmemiş olsaydı, şu an ne AK Parti olurdu , ne de biz olabilirdik? Böyle olunca da Ak Parti'nin kuruluşu belediyecilikten gelmiş, biz de belediyecilik adına sağlıklı bir yapıyı oluşturabilir miyiz? mantığı ile belediye başkanlığını tercih ettik. Bu konuda da öncü kim? diye sorarsanız Nalçacı ve Kavuncu ölçü olabilir bizim için. Çünkü onlar 50'li yıllarda demokrasinin ilk geldiği dönemlerde belediye başkanlığı yapmış ve ondan sonra gelen yapı onu sürdürdüğü için şu anda Kayseri, Konya belediyecilikte üst düzeye yükselmiş. Ama bunların ismini dışarıda kimse bilmez. Biz de acaba onların yolunda gidebilir miyiz? amacıyla belediye başkanlığını tercih ettik.

-İlk göreve geldiğinizde neler vaat etmiştiniz? Ne kadarını gerçekleştirdiniz?

Tabi ben belediye başkanı olduğumda içme suyu yoktu, kuyu suyu içiyorduk biz. Şimdi dışarıdan bakıldığında Bolu gibi cennet köşede kuyu suyu içilmesinin kimsenin aklına getirmeyeceğini herkesin tatlı su içtiğini düşünebilirsiniz. Ben suyun olmaması durumunu Ankara'da toplantıda söylediğimde Tayyip bey; "sus, ne diyorsun sen?" dedi. Ama durum buydu. Bizim en büyük problemimiz su, gelecekte de dünyanın belki Türkiye’nin de en büyük problemi su olacak. Belediye başkanlığı seçimlerinde su ile ilgili çok ciddi önerilerde ve tekliflerde bulunmuştuk. Belediye başkanı olduğumuzda öncelikle bir göletimizden arıtma tesisini kuzey tarafa geçirerek mevcut suyu arıtıp Bolu'ya vererek çözmeyi hedefledik ve bunu başardık. Ama göl ve köyü de besleyen kanallar pis kanallardı. Onun da temizlenmesi lazımdı. Aynı anda Abant'ın da kirletilmemesi lazımdı. Biz arıtma tesisinden Abant'a kadar,   Abant'ın da çevresinden dönerek bir çevre projesi yaptık diyebilirim. Devasa bir sistem kurduk. Bolu'dan Mudurnu istikametine yani 3 kanaldan gelen derelerin oluşturduğu Gölköy suyunun tamamını hatlar ile arıtma tesisine götürüp, kirletilmesinin de önüne geçtik, bu kolay bir şey değildi. Havza bazında bir çevre projesi yaptık ve Türkiye'de susuzluk sorununu  bu şekilde çözüp başarabilen bir başka il yoktur. 1 milyon nüfusa yetecek kadar su ihtiyacını çözmüş olduk.

-Bu kadar büyük projenin finansını belediye mi sağladı?

Bu konuda çok cüzi anlamda Orman Bakanlığı'ndan bugünün şartlarında sanırım 3 milyonluk bir hibe aldık. Onun dışındaki bütün çalışmalarımızda kendi kaynaklarımız ile yaptığımızı söyleyebilirim.

-Geçmişe dönüp baktığınız zaman keşke şunu yapabilseydim dediğiniz bir yatırım ya da çalışma oldu mu?

Burada bizim yapmak istediğimiz şey şu; Özel bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu özel coğrafya ile uyumlu bir kenti oluşturursak yaşanabilir kentler içerisine girmiş olacağız. Zaten şu an Bolu Türkiye'de ilk 3 arasında gözüküyor, 'niçin dünyada daha iyi bir yer haline dönüşmesin'  diyoruz ve en büyük hedefimiz bu. Yaptığımız her çalışma da buna yönelik çalışmadır. Dolayısıyla biz bir resim oluşturduk, bu resmin inşası ile meşgulüz. Biz standart bir belediye başkanı olarak kendimizi tatmin etmek ve göstermek için bir çalışma içerisinde değiliz. Belediyecilik konusunda 23 yıldan beri hazırlanmış ve bu konuda da belediyecilikte iz bırakacak bir yapıyı oluşturacağına inanmış bir yapı içerisinde sürdürdüğümüz için Bolu ile ilgili bir resim var.  13 yıldır o resmi yapıyoruz.

-Rekabet ettiğiniz il ya da iller var mı?

Hiç böyle bir iddiamız yok. Böyle bir çalışmamız da yok. Biz sadece bütün illerin yaptığı çalışmaları görürüz, onlardan örnek alacaklarımız varsa alırız. Onlardan aldığımız iyi şeyleri de resmimizde kullanıyoruz tabi. Örnek alınacak tek yer varsa, Bolu olacaktır.

-Şehirleşme alanında Konya'yı nasıl buluyorsunuz?

Konya bizim duayen yerlerimizden, başkentlik yapmış yerlerimizden, tarihi kentlerimizden bir tanesi. Konya ile irtibatımız kendi şehrimiz kadar büyüktür.  Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek beni her gördüğünde "bu sene ne kadar asfalt attın veya en büyük projen nedir?" diye sorar. Çünkü o en büyük projeler peşinde biz ise söz verdiğimiz resim peşindeyiz. Selçuklu Belediye Başkanı çok değerli bir arkadaşımızdır. İlişkilerimiz son derece iyi yürümektedir

-Sayın Cumhurbaşkanı gerek belediye başkanlarına gerekse teşkilat başkanlarına "metal yorgunluk var. Kendini yorgun hissedenler kenara çekilsin" Kendinizde 'metal yorgunluk' hissediyor musunuz?

Ben bundan önceki seçimlerde de bazı ifadelerde bulundum. Belediye başkanı olmak için "belediye başkanı adayı olmayı aşağılık sayarım" dedim. Yani sırf belediye başkanı olmak için belediye başkan adayı olacaksan zaten başkanlığın metal yorgunluğu içerisindesin. Türkiye'nin zaten en büyük eksikliği buradadır. Milletvekili olmak için milletvekili adayı olan, belediye başkanı olmak için belediye başkanı adayı olan, bunun için de herşeyi mubah sayan yapılardan kurtulması lazım ülkenin. Eğer benim kafamda bir resim yok ise oraya yük olurum. Dolayısıyla siyaset ile uğraşacak insanların amacı başkan ya da milletvekili olmak değil, kafasında tasarladığını hayata geçmesi ile  ilgili iradesinin olması. Eğer buna sahip insanları bu makamlara getirebilirsek ülke veya il mesafe alır. Ben 23 yıldır bir Bolu resmi üzerinde çalışıyorum. Tekrar göreve gelirsem Bolu halkı ve siyasi olarak bağlı bulunduğum yapı memnun demektir, devam ederiz. Şunu söyleyeyim; verecek bir şeyim olmasa zaten ben aday olmam. 

-2019 için vekillik düşünüyor musunuz?

Bana şu an siyasi partim belediye başkanlığı ve vekillik tercihi sunarsa benim öncelikli tercihim belediye başkanlığından yana olur. Çünkü resmi tamamlamam lazım.

M. Ali Elmacı-Memleket