Bugünden sonra hiç kimse..!

Bazen büyüklerle konuşurken çok enteresan tabirler duyup; “O ne demek, bu ne manaya geliyor?” diye sorarken buluyorum kendimi. Büyüklerimizin bu, bize göre farklı tabirleri, kullanıldıkları yere cuk diye oturuyor çoğu zaman.

Bağlarda, bahçelerde konuşulan Türkçe, dilin en temiz en saf hali bana kalırsa. Deyimler, maniler, atasözlerine bakınca Türkçenin mecazi gücünün ne kadar yüksek olduğunu tekraren görüyorum.

Bunları yaşadıkça dünden bu güne onca geçirdiği değişime rağmen Türkçenin ne kadar zengin bir dil olduğu da ortaya çıkıyor...

Karamanoğlu Mehmet Bey iyi yetişmiş bir devlet adamı, aynı zamanda iyi bir asker. 13 Mayıs 1277’de dil fermanını yayınlıyor: “Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergâhta, bergahda ve dahı her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye!”

Türkçenin yazı dili olması için de bir dolu şey yapılıyor o dönemde. Bugün fermanı okuyor ve anlayabiliyoruz; “Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşmayacak.”

2017’de bu fermanı anlayabiliyorsak bu da bizim dilimizin kimliğimiz olduğunun en büyük göstergesi bence.

Türkçe, Yusuf Has Hacip’ten bu yana dev adımlar atan bir dil. Kaşgarlı Mahmut'un Divanü Lügati't Türk’ü, Türkçenin tarihi yolculuğundaki önemli adımlardan bir diğeri. Ahmed Yesevi, Yunus Emre… Türkçeyi, sevgi ve hikmet dili olarak kullananlardan.

Yani görüyoruz ki Türkçe büyük bir edebi birikimin ortaya konmasını sağlayan bir dil.

Türk dili şuurla işlenirse, dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracağımıza şüphemiz yok.

2017 yılının Türk Dili Yılı ilan edildiğini hatırlatmak ve bu kapsamda yapılan etkinlere bir göz atmanızı tavsiye ederim. Zira dil herkesin ortak bir ürünüdür. Sahip çıkılacaksa bunu tek bir kurum ya da tek bir kişi yapamaz. Belgeseller, kitaplar, yapılan bir dolu konferans var… Takipçisi olalım ve Türkçemizi hep birlikte koruyalım.

++

Bir dönem Selçuk Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuma maceram olmuştu. Macera diyorum çünkü okuyamadım, gidemedim, bitiremedim falan. Neyse…

O dönem tanıştığım ve hayatıma iyi ki girmiş dediğim kıymetli Yrd. Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci hocamın kitabı çıkmış. Uzun yıllardır toplumu maddi ve manevi sömürü yapmak isteyenlere karşı uyarıyor, bu konularda ciddi çalışmalar yürütüyor.

Hocamın “Günümüzün Gizli Silahı Bilinçaltı Mesajlar” kitabı ise yeni çıktı. Kitap, genellikle ekranlar aracılığı ile tehdit eden bilinçaltı mesajlarının tehlikelerine karşı farkındalık oluşturması adına önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu hizmetinden dolayı kendisine buradan da teşekkür etmek istiyorum.

Unutmayalım. Hayırlı işe vesile olan o hayrı yapmış gibidir.

Sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum