CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (1)

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (1)

"Parlamenter sistemde ne şikayetimiz var önce bunu ortaya koymamız lazım. Nedir şikayet? Ben mesela bunu hala öğrenmiş değilim"- "(MHP'nin başkanlık sistemi yaklaşımı) Eğer Türkiye'yi ateşe atmak istiyorlarsa, Türkiye'yi siyaseten de bir bölünmeye taşımak

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Parlamenter sistemde ne şikayetimiz var önce bunu ortaya koymamız lazım. Nedir şikayet? Ben mesela bunu hala öğrenmiş değilim." dedi.

Kılıçdaroğlu, HABERTÜRK TV'de canlı yayınında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Parlamenter sistem konusunda 140 yıllık bir deneyim olduğunu ve yaşanan darbeler dolayısıyla bazı aksaklıklar bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sağlıklı bir sistem için Türkiye'deki darbe hukukunun kaldırılması gerektiğini söyledi.

ABD türü başkanlık sisteminin örneğinin başka bir ülkede görülmediğini, oranın birleşik devletler olduğunu, her eyaletin kendi valisi, kendi sitemi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, Almanya'da da eyaletler olduğunu ama parlamenter sistemin sürdüğüne işaret etti.

Güçlerin ayrılığı değil, güçlerin birleşmesinin istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, Hitler'in yönetimine örnek verdi. Güçler ayrılığının önemini anlatan Kılıçdaroğlu, yargının, parlamentonun ve medyanın baskılanmasının doğru olmadığını vurguladı.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Parlamenter sistemde ne şikayetimiz var önce bunu ortaya koymamız lazım. Nedir şikayet? Ben mesela bunu hala öğrenmiş değilim. Parlamenter sistem olmasın da başkanlık sistemi olsun diyenler, örneğin Sayın Binali Yıldırım, çıkıp bir salı konuşmasında neden başkanlık sistemini istediklerini ve parlamenter sistemin nesinden şikayet ettiklerini bir anlatsın, ben de anlayayım, siz de anlayın. Belki öyle bir sorun çıkar ki ortaya parlamenter sistem içerisinde çözemeyiz, o zaman deriz ki doğru, bak bunu çözemiyoruz, bu soruna bir çözüm üretemiyor parlamenter sistemi, o zaman başkanlık sistemine geçelim."

- Darbe anayasasına vurgu

Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül yasalarının tam demokrasi kapsamında ele alınarak yeniden düzenlenmesi, milli irade ve demokrasi için yüzde 10 barajının kaldırılması gerektiğini belirterek, parlamenter sisteme darbe vuran birinci noktanın seçim barajı olduğunu, darbe dönemlerinde çıkan yasaların da demokratik olması gerektiğini kaydetti.

Anayasaya rağmen basın üzerinde baskı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, genel başkanların önüne liste alıp aday belirlemesinin doğru olmadığını, böylece milletin iradesinin yansımasının önüne engel konulduğunu aktardı.

"Lider sultasının kalkmadığı bir yerde, parlamento, milletvekilleri özgür iradelerini kullanamıyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, ön seçimin şart haline getirilmesi gerektiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki tüm STK'ları davet ettikleri bir toplantı yaptıklarını ve güçlü bir Türkiye için ne yapılması gerektiğini anlattıklarını anımsattı. "Bizim kadar açık, bizim kadar net bu konuya yaklaşan ikinci bir parti yok diyen" Kılıçdaroğlu, "Sayın Bahçeli'ye şu çağrıyı yapmak isterim, güçlü bir parlamenter sistem için neyi öngörüyorsunuz? Sayın Bahçeli de başkanlık sistemine karşı olduğunu ifade ediyor." dedi.

Kamuoyunda bahsedilen 60-100 maddelik ve başkanlığa yönelik bir düzenleme olamayacağını savunan Kılıçdaroğlu, "Bu, bir siyasi iradeyi ve halkı kandırma yönünde atılmış bir adımdır. Başkanlık diyor, başkanlık modeli içerisine öyle şeyler koyacak ki, vatandaş 'Allah kahretsin şu madde de iyi bari buna da evet diyeyim' diyecek. Siz başkanlık istiyorsanız başkanlıkla ilgili neyi düşünüyorsanız getirirsiniz anayasa değişiklikleri için öneriyi koyarsınız ortaya ama başkanlığın arasına pek çok maddeyi de ilave etmek ne demektir?" dedi.

Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, fiili bir durum olduğunu ve durumun Türkiye'ye zarar verdiğini söylediğini anımsatarak, "Bu fiili durum Türkiye'nin hangi sorununu çözdü?" diye konuştu.

- "Parlamenter sistem devre dışı bırakılmak isteniyor"

Türkiye'nin sorunlar yumağı içerisine itildiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Dış politikada Sayın Cumhurbaşkanı neden konuşur, bu ülkede Dışişleri Bakanı yok mu? Bu ülkenin Başbakanı yok mu? Ekonomi konusunda bu ülkenin Maliye Bakanı, ekonomiden sorumlu Bakanı, Hazine'den sorumlu Bakanı yok mu? Niye bunlar konuşmuyor da Cumhurbaşkanı konuşuyor?" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, fiili durumdan kastedilenin cumhurbaşkanının yetkilerini aşması anlamına geldiğini belirterek, mevcut açıklamalarla bunun itiraf edildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tarafsızlığını kaybettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, tam başkanlık sistemi dışındaki tekliflerle ilgili olarak da sistem değişikliğine karşı olduğunu bildirdi. Kılıçdaroğlu, 140 yıllık parlamenter sistemin devre dışı bırakılmak istendiğini, demokrasiyi içine sindiremeyenlerin kendisine bağlı bir sistem yaratmaya çalıştığını anlattı.

- "Erdoğan ile bir sorunumuz yok"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bizim Erdoğan ile bir sorunumuz yok. Erdoğan, halkın oyları ile seçilmiştir, oy almıştır, Cumhurbaşkanı seçilmiştir, seçildikten sonra da tarafsızlığını bozmadığı sürece hiç bir eleştiri de almamıştır. Seçilirken, seçilmemesi için çaba harcadık, bizim bir cumhurbaşkanı adayımız vardı. Halkın iradesidir seçildi, hiç bir zaman kendisine, 'niye seçildi, hangi gerekçeyle seçildi' diye hiç bir eleştiri yapmadık, ta ki tarafsızlığını bozuncaya kadar. Tarafsızlığını bozduktan sonra da eleştirdik. En sert şekilde eleştirdik. 'Doğru değildir' dedik. Sen anayasada tarafsız davranacağına dair namusun ve şerefin üzerine yemin ettin. Şimdi bu çok önemli bir olaydır. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan birisinin, ettiği yemine sadık kalmaması son derece vahim bir tablodur. Yarın birisi kalkıp mahkemede, cinayet işlerse vallahi ceza kanununda yazıyor ama kusura bakmayın, cumhurbaşkanı anayasayı çiğniyor ben de ceza kanununu çiğniyorum diyecektir."

Türkiye'de bu kadar sorun varken Bahçeli'nin başkanlık ile ilgili çıkışını anlayamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Bahçeli'nin belki önümüzdeki günlerde gelecek pakete göre daha açık bir tavır göstereceğini tahmin ettiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Sizce MHP, AK Parti'nin sunmuş olduğu teklife destek verecek mi?" sorusunu "Eğer Türkiye'yi ateşe atmak istiyorlarsa, Türkiye'yi siyaseten de bir bölünmeye taşımak istiyorlarsa 'evet' oyu verebilirler, bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum. Türkiye'nin bölünmesi söz konusu olabilir. Başkanlık sistemine bakın, siyasal yapı tamamen değişecek. Sorun Türkiye'nin bekası sorunudur. Eminim Sayın Bahçeli de Türkiye'nin bekasını en az benim savunduğum kadar savunuyordur. Eğer sorun Türkiye'nin bekasıysa, Türkiye'nin bir başka rejimin içine itilmesi, Türkiye'nin bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak cümlelere teslim edilmesi asla kabul edilemez." karşılığını verdi.

- "Halk bu ülkenin bekasını düşünmez mi"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer Meclis'te 330 oyun üzerine çıkar ve referanduma giderse bunun halktan dönebileceğini düşünüyor musunuz, CHP'nin halka anlatacağı şey iç savaş mı olacak?" sorusuna ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

"Halk bu ülkenin bekasını düşünmez mi, halk bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü düşünmez mi, halk bu ülkenin geleceğini düşünmez mi? İç savaştan mı yanadır halk yoksa barıştan yana mıdır? Zaten iç savaşın içerisindeyiz. Kim aksini söylüyor? Birden fazla il, ilçe tümüyle boşaltılıyorsa, orada TSK operasyon yapıyorsa, nedir bu Allah aşkına bölgesel savaş değil midir? Suriye'de yaşananlardan ne farkımız var, aynı şeyleri yaşıyoruz. Soru ne, Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Ben mi getirdim."

Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin parlamenter sistem içerisinde 14 yıldır hangi kanunu çıkaramadığını, hangi tayini yapamadığını sordu.

- "Her koşulda seçime hazırız"

"Türkiye'de 2017 yılında erken seçime gidilip gidilmeyeceği ve CHP'nin erken seçim planı olup olmadığına" ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, kendilerinin her koşulda seçime hazır olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Merak ettiğim şu, tek başına yönetiyorsun, niye seçime gidiyorsun? Niye gidiyorlar, içlerindeki ByLock'çuları elimine etmek için. Başka ne olabilir. Hangi gerekçeyle seçime gidecekler. Olursa azınlık olur, koalisyon olur, denir ki 'ben tek parti için gideceğim seçime' tek parti mi, buyur. Zaten tek partisin, hazirandan sonra bir koalisyon ortamı ortaya çıkmıştı, terör olayları artmıştı, güvenlikçi politikalarla seçime gittiler, geldiler, tek başına yine Türkiye'yi yönetiyorlar. Ben o dönemi anlarım. O dönemin kendi içinde tutarlı bir mantığı vardı. Şimdi tek başına iktidarlar ve 'biz yönetemiyoruz' diyorlar. 550 milletvekili çıkarsalar bile, Türkiye'yi yönetemezler. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi yönetme erkini, dinamizmini kaybetmiştir. Dışarıya yansımamakla beraber kendi aralarında ciddi sorunları vardır."

- "Emir verenler süratli bir şekilde yargılanmalı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "FETÖ ile mücadelede yanımda milletimden başka kimseyi bulamadım. Kimse mağduriyet edebiyatı yapmasın, yakın arkadaşlarımdan da kimse yapmasın. Kim mağdur edebiyatı yapıyorsa ihanet içindedir" sözünün hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "(Yanımda kimse yoktu) diyor değil mi, demek ki Binali Bey de yoktu. O zaman Cumhurbaşkanının gözünde Binali Bey ne? Hain. Öyle söylüyor 'milletimden başka kimse yoktu' diyor. Demek ki AKP grubu da millet değil, Binali Bey de millet değil. Millet olan kim? Sadece kendisine destek verenler. Destek vermeyenler tamamı millet değil, tamamı hain. Bir Cumhurbaşkanı milletin yarısına nasıl hain der." görüşünü savundu.

Darbe girişimi ardından kamudaki görevden almalara ilişkin de değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, on binlerce kamu görevlisinin görevden alındığını, mağdur sayısının bir milyonu geçtiğini öne sürdü. Şüphe üzerine hukuk oluşturulamayacağını savunan Kılıçdaroğlu, eşi tutuklananların tüm ailelerinin suçlandığını ve kollektif suç oluşturulduğunu iddia etti.

Kılıçdaroğlu, Meclisi bombalayanların, Akıncı Üssü'nde emir verenlerin süratli bir şekilde yargılanarak, bu işin bitirilmesi gerektiğini belirterek, er, erbaş ve uzman çavuşların sadece emre uyduklarını söyledi.

- "Uluslararası hukuk bu"

Hükümetin kendini Birleşmiş Milletlere (BM) şikayet ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"BM'nin Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi var. Türkiye bu sözleşmeyi imzalamış. OHAL'den sonra BM'ye büyükelçi gitti, bir dilekçe verdi. 'Bu sözleşmedeki 13 maddeyi askıya alıyoruz, çekince koyuyoruz' dedi. Fransa üç maddesine çekince koymuştu. Bizim çekince koyduğumuz maddelerden 13'ten 2'si. Biri, adil yargılamaya çekince koyması. Ne demektir bu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti diyor ki BM'ye, 'Ben OHAL sonrası adil yargılama yapmayacağım.' Adaletin olmadığı yerde devlet mi olur? Başka bir madde de 'Tutulanlara iyi muamele yapmak' yani hapiste gözaltında, hükümlü kim olursa olsun devletin koruması altına girdiği andan itibaren bunlara iyi muamele yapılır. Yani işkence yapılmaz. Uluslararası hukuktur bu."

Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık'ın FETÖ ile mücadelede milat olduğuna ilişkin açıklamalar yapıldığının hatırlatılması üzerine, "Niye 17-25? 17-25'te terör örgütü dediğimiz Gülen örgütünün elinde silah mı vardı?" sorusunu sordu.

Devletin raporlarında FETÖ'ye karşı önlem alınması söylendiği halde, zamanında önlem alınmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bunun faturasının herkese çıktığı değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı