CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) - "Mağduriyet var. Darbe fırsatçılığı yapılıyor, bunun farkındayız ama bütün mağdurlara sahip çıkmak da bizim insani görevimiz."-"Ben bunları söyleyince üzülüyorlar. 'Vay efendim bunları niye söylüyorsunuz siz.' 'Efendim bir
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Mağduriyet var. Darbe fırsatçılığı yapılıyor, bunun farkındayız ama bütün mağdurlara sahip çıkmak da bizim insani görevimiz." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Azerbaycan'ın bağımsızlık gününü kutlayarak, CHP'nin her zaman kardeş Azerbaycan'la beraber olduğunu söyledi.
Salonda eğitim sendikalarının temsilcilerinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, eğer bir topluğum geleceğe güçlü bakmak istiyorsa öğretmenlerine gereken değeri vermek zorunda olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, "Darbe sonrası darbe fırsatçılığı yapıp, 'sendikaya üye oldular' diye öğretmenlerin görevine son verilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz. Sendikaya üye olmak anayasal bir haktır. Bu kurumlara üye olmak devlet memurluğundan atılmanın gerekçesi olamaz. O nedenle biz, açığa alınan ve görevden atılan bütün öğretmenlerin yanındayız. Sonuna kadar sizlerin haklarını savunacağız." dedi.
"Ama öğretmen var, öğretmen var" diyen Kılıçdaroğlu, Burdur'da bir öğretmenin, "Bir kadın evinden süslenip çıkıp evine dönene kadar kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse o kadar erkekle zina yapmış gibidir" mesajını paylaştığını belirtti.
Bu öğretmenin öğretmenlikten alınması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Olmayan bir hadis üzerinden Sevgili Peygamberimizi istismar eden bu adamın öğretmen olmaması lazım. Ne yaptılar; vekildi, asil olarak tayin ettiler. Buradan Milli Eğitim Bakanı'na seslenmek isterim: Kendisine sonsuz saygım var ama ne olur bu tür insanları milli eğitim camiasında barındırmayın. Ben her insanın inancına, yaşam tarzına saygılıyım ama birisinin sevgili Peygamberimizi istismar etmesine tahammül edemem." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, okulların açıldığını ancak henüz kitapların basılmadığını aktararak, kitapları basan kadroların değil öğretmenlerin görevden alındığını ileri sürdü.
Proje okullarına değinen Kılıçdaroğlu, veli ve öğrencilerin okullarına sahip çıkmak için eylem yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi Ortaçağ kuşağına götürmek istiyorlar. Yapabilirler mi? Buna asla izin vermeyeceğiz" dedi.
- "Mağdur edebiyatı" tartışmaları-
"Mağdur edebiyatı" tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, bu konuda iktidar yetkililerinin "mağdur varsa millettir" dediğini anımsattı. Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Ben de milletten söz ediyorum zaten. Bütün mağdurlara sahip çıkacağız. Örnek vereceğim, öğretmeni öğretmenlikten atıyorsunuz. Lojmandan da atıyorsunuz. Bu öğretmen, çoluk çoçuğunun geçimini sağlamak için Bursa'nın Kestel pazarında sivri biber satıyor, ne yapacak? Belediye zabıtası tezgahı kaldırıyor, 'sen biber satamazsın FETÖ'cüsün' diye. İnsanda biraz vicdan olur. 'Bir kişi suç işledi diye bütün aileyi açlığa mahkum etmek hangi dinde hangi kitapta var? Çıkıp birisi bana açıklasın."
Kılıçdaroğlu, bu konuda farklı örnekler veren ve bunları kabul etmenin mümkün olmadığını söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Mağduriyet var. Darbe fırsatçılığı yapılıyor, bunun farkındayız ama bütün mağdurlara sahip çıkmak da bizim insani görevimiz. Ben bunları söyleyince üzülüyorlar. 'Vay efendim bunları niye söylüyorsunuz siz.' 'Efendim bir ruh vardı.' Üç kez vurunca gelecek olan ruh. Neymiş, Yenikapı ruhu varmış. Yenikapı'da 'insanlar mağdur edilecek' diye bir görüş birliği mi sağlandı? Böyle bir şey olmadı. Bir insanı aile boyu açlığa mahkum etmek, hangi vicdanda var? Kanayan yara sadece bunlar değil. Annelerin çocukları da işsiz."
- "Her annenin derdine derman olmak benim görevim"
Bitlis Mutki'de 6-7 okulun temizlik işinde çalıştırılmak üzere alınacak 34 kişilik kontenjana 2 bin 110, Batman'da 380 kişilik kontenjana 3 bin 500, Nevşehir'de ise 174 kişilik kontenjana 3 bin 192 kişinin başvurduğunu belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın bu tablonun Türkiye'de tartışılmasını istemediğini ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Annelerin çocukları işsiz, bunların konuşulmasını istemiyorlar ama ben istiyorum. Her annenin derdine derman olmak benim görevim. Ekonomi iyi gitmiyor. Çünkü kimin devleti yönettiği belli değil. Bir cumhurbaşkanı, iki başbakan var. Birisi asıl, birisi gölge. Cumhurbaşkanı, başbakan, bunların arasında hiçbir uyum yok. Kimin ne yaptığı, söylediği belli değil." görüşünü savundu.
Kılıçdaroğlu, 34 vilayette 158 işadamına yapılan bir ankete değindi. Kılıçdaroğlu, ankete katılanlardan yüzde 75,3'ünü adaletin kalitesinin artırılması ve hızlandırılmasını istediğini, yüzde 68,4'ünün de eğitimin sisteminin ekonomik ihtiyaçlara cevap verir hale dönüştürülmesi gerektiğini söylediğini belirtti.
Türkiye'nin iyi yönetilmediği görüşünü yineleyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Daha doğrusu Türkiye yönetilmiyor. Hep diyorlar ya üst akıl. Öyle anlaşılıyor ki bunlar değil, Türkiye'yi başka bir akıl yönetiyor. Bunlar ortalıkta geziyor." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, yönetimin temel amacının halkı mutlu etmek olduğunu dile getirirken, yönetimin halkı soymak üzerine inşa edilmesi durumunda o ülkeye huzur getirilemeyeceğini belirtti.
- "Köprüye değil halkın sömürülmesine karşıyım"
Kamyoncuların ısrarla dile getirmesini istediği bir konu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Osman Gazi Köprüsü yaptılar eyvallah, çok mutluyuz. Hiçbir şikayetimiz yok." dedi.
Köprünün yap işlet devret modeli ile yapıldığını ve 790 milyon dolara mal olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Devlet bu köprüyü yapan firmalara garanti verdi; 'yılda 40 bin araç geçecek, geçmese de ben 40 bin araç üzerinden yılda 511 milyon dolar para vereceğim size' diye garanti verdi. Yani köprü 1,5 yılda kendi maliyetini kurtarıyor. Geriye kalan 17 yılda 27 milyar lira, eski parayla 27 katrilyon lira parayı bu firmalar kazanacak. Kim ödeyecek bunu? Buradaki gariban vatandaşlar. Şimdi ben esnaf, sanayici kardeşime soruyorum; bir yatırıp bin kazandıran model size hiç sunuldu mu? Hangi anlayıştır bu? Ben bunu söyleyince koro halinde 'Efendim Kılıçdaroğlu köprüye karşı.' Hayır, ben köprüye karşı değilim, halkın sömürülmesine karşıyım."
İstanbul'daki devletin yaptığı köprülerden örnek veren Kılıçdaroğlu, buralardan gidiş geliş için 4 lira 75 kuruş ödendiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Osman Gazi Köprüsü'nden gelip gidişte ödenen ücretin ise 177 lira 50 kuruş olduğuna dikkati çekti.
Hükümetin bir süre sonra feribotu da kaldıracağını savunan Kılıçdaroğlu, ayın 25 günü devlet köprülerini kullanan bir kişinin 118 lira 75 kuruş, Osman Gazi Köprüsü'nü kullananın ise 4 bin 437 lira ödeyeceğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "Diyorlar ya 'biz hesap kitap biliyoruz.' Neyin hesap kitabını yapıyorsunuz. Milletin sırtından hesap kitap yapıyorlar. Bu parayı o yüzden 'biz ödeyeceğiz' diyorlar. 'Vatandaş buradan geçmese de ben ödeyeceğim.' Bu köprünün adı Deli Dumrul köprüsü, geçsen de geçmesen de parayı vatandaştan alacaklar. Yine diyecekler 'Kılıçdaroğlu bu köprüye karşı, bu CHP var ya bu CHP...' CHP iyi şeylere karşı değil, halkın çıkarlarına aykırı olan her şeye karşı." açıklamasını yaptı.
- "Bu bildiriye hepimiz imza attık"
FETÖ'nün darbe girişimine değinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, girişime herkesin karşı çıktığını anımsattı.
Girişimin ardından parlamentonun kendi tarihinde çok önemli bir gelişmeye imza attığını aktaran Kılıçdaroğlu, grubu olan dört siyasi parti ve TBMM Başkanı'nın bir bildiri hazırlayarak imzaladığını hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, bildirinin bir bölümünde, "Unutulmamalıdır ki TBMM Kurtuluş Savaşı'nı yöneten, Türkiye'nin demokrasiye geçişini gerçekleştiren, demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş, bir milleti yokluk ve yoksulluktan alıp muasır medeniyet seviyesine çıkarmanın mücadelesini vermiş bir Meclis'tir. Meclisimiz tek yürek, tek vücut olarak büyük bir cesaretle darbeye karşı haysiyetli bir duruş sergilemiştir. Darbecilere gereken cevabı, dünyaya da gereken mesajı vermiştir." yazıldığını anımsattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Doğru mu? Doğru. Hepimiz imza attık. Bakın altını çizdiğimiz bir şey var, 'demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş' diyor. Yani demokratik parlamenter sisteme sahip çıkan bir TBMM var. Şimdi ben Sayın Meclis Başkanı'na ve diğer siyasi partilerin liderlerine, 'imzanızı inkar mı ediyorsunuz, imzanıza sahip mi çıkıyorsunuz?' sorusunu sormak zorundayım. 'İmzama sahip çıkmıyorum' diyorsanız, demokratik parlamenter sisteme de sahip çıkacaksınız. 'İmzama sahip çıkmıyorum, demokratik parlamenter sistem kalkabilir' diyorsanız o zaman siz başkaları tarafından teslim alınmışsınız demektir. Başkalarının teslim aldığı bir kişi Türkiye'ye demokrasiyi getiremez. Dolayısıyla bu imzayı attık, şimdi bu imzalar unutulmuş. 'Yenikapı' diyorlar. Yenikapı'da bir imza yok ki. İmza bu. Kapı gibi imza. Üstelik bu metin BM'ye gönderildi. Bütün yabancı elçiliklere gönderildi. Gönderen hükümet. Şimdi rejimi değiştirmek için fırsat kolluyorlar, 'OHAL'le biz bu düzeni nasıl değiştiririz...' İşsizlik var, yoksulluk var, hapishanelerde binlerce insan var..."
(Sürecek)
AA
Kaynak: