CHP'den MHP'ye büyük tuzak

CHP'den MHP'ye büyük tuzak

"CHP artı Yüksek Yargı." Bu denklem çok yadırganmaz. Ama "MHP artı Yüksek Yargı" diye bir denklem çok kurulabilir değildir.

MHP, Meclis'ten 411 oyla geçen ve kendisinin de katkıda bulunduğu bir Anayasa değişikliğinin, Anayasa Mahkemesi'nde nasıl, durumdan vazife çıkarılarak ve bunun için kendi kendisine zorlama yetkiler üretilerek iptal edildiğini ayan beyan görmüştür.

Acaba MHP, o sürecin tahlilini yapmış mıdır?

Ve o süreçten Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ile ilgili bir reform kararı çıkarmış mıdır?

Yoksa o süreç ardından AK Parti hakkında açılan ve kısmi bir mahkumiyetle sonuçlanan kapatma davasından çok mutlu mu olmuştur?

Ben, MHP'ye yönelik komplo tezgâhı içeren bu ikinci ihtimali hep ihtiyat ile karşılamışımdır.

Ama bu defa CHP ile işbirliğine girerse, o ihtimali bile ihtiyatla karşılayamayacağım.

Burada "CHP artı Yüksek Yargı" denklemine bu defa "Artı MHP" unsuru eklenmek istenmektedir.

CHP'nin şu Anayasa hadisesinde bütün kurgusunun MHP'yi yanına çekmek olduğu açıktır.

Ve bu Anayasa değişikliğinin, aslında Yüksek Yargı üzerinden sürdürülen sistem bünyesindeki "Gizli CHP hakimiyeti"ne son vermek olduğu açıktır.

MHP böyle bir duruşun neden tahkim gücü olsun ki?

MHP'nin tabanı böyle bir misyon içinde midir?

Baykal ne diyor:

"-AK Parti korku saikiyle böyle bir değişiklik paketi hazırlamıştır."

Korku, yani kapatılma korkusu.

Baykal'ın tespitinin doğru olduğunu düşünelim:

Demek ki iktidar partisi bir kere daha kapatılma riskini ensesinde hissediyor.

Cumhuriyet başsavcısı ortalarda dolaşıyor, o dolaştıkça, siyasi partilerden bir kısmının, "kapatılmayı hissetmesi" bekleniyor.

Bu demokratik bir ülke için normal midir?

Zırt pırt parti kapatılan bir ülke.

Zırt pırt kapatılan ve ertesi gün yeniden açılan partilerin icra-yı faaliyet ettiği bir ülke...

Bu memlekette CHP bile kapatılmış, isim değiştirmiş, şu olmuş bu olmuş, yıllar sonra yeniden açılmış. Kapatılan tüm partilerin yenileri var. Sil baştan sil baştan... Partilerle asla geleneği oluşmayan bir siyasi partiler demokrasisi ortaya çıkmış.

Bu normal mi?

Partilerin ve iktidarın üzerinde Yargı neredeyse tek belirleyici haline gelmiş.

Yasama yasamalığını yitirmiş, yürütme yürütmeliğini...

"Yargıçlar devleti"nden söz edilir olmuş.

Yüksek yargıçlar gürlüyor oradan...

"Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek maddelerine aykırı..." hükmünü haykırıyor.

Yani "Bunu da 411'e benzetiriz" tehdidi bu.

Yani "Meclis değiştirse bile hikâye..." denmek isteniyor.

Bunları nasıl okur MHP camiası, bilmek isterim.

CHP, MHP'yi koltuğunun altına alıp hem Meclis'te hem de yarın ihtimal dahiline girdiğinde referandumda, sistem üzerindeki kendi etkinliğini sürdürmek istiyor.

Çok açık:

CHP'nin bütün oyunu MHP'yi kullanmak üzerinedir.

Çünkü CHP'nin itirazı yetmez bu işe...

"CHP artı Yüksek Yargı" denklemi de tıpkı "CHP artı Asker" yargısı gibi görülmeye başlandı.

MHP bir renk katar.

CHP'nin maskesini renklendirir.

Artı hem Meclis'te hem halk oylamasında oy desteği olarak da yetmez CHP.

CHP, buradan yola çıkıp, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de işbirliği yapmak istiyor MHP ile...

MHP'nin, başörtüsü ile ilgili sınavı boş bir sınav değildi.

MHP'nin toplumsal tabanı, AK Parti ile iç içe bir taban.

CHP misyonu, (halk tabanı demiyorum) MHP'nin tabanı ile dağlar kadar uzak mesafeli...

Şu anda ben, CHP'nin kategorik reddine karşı, MHP'nin, "inceleyelim" yaklaşımını, en azından sağduyuya açılım fırsatı olarak düşünüyorum.

Herkesin fotoğrafı çekilecek.

Katkıya, değişiklik taleplerine sonuna kadar evet.

Ama "CHP bloku" yanında fotoğraf vermek, bana göre, asla MHP'ye yakışmaz.

"CHP bloku" dedim, seçerek söyledim. Evet o bir bloktur ve sistem üzerindeki egemenlik için oluşturulmuş bir bloktur.

MHP'nin tabanı tıpkı CHP dışındaki toplum kesimleri gibi o bloktan çok çekmiştir.

MHP'nin tavanı şu anda sağduyu sınavı veriyor.

AHMET TAŞGETİREN-BUGÜN