CHP'nin Anayasa Çalıştayı

CHP'nin Anayasa Çalıştayı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu: - "140 yıllık bir parlamenter sistem deneyimimiz var. Bedeller ödenerek bu sistem yaşatılmıştır. Bir kişinin arzusu üzerine 140 yıllık çabayı alıp bir tarafa atacağız ve Türkiye'ye özgü bir başkanlık sistemi getireceğiz. Neden?

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "140 yıllık bir parlamenter sistem deneyimimiz var. Bedeller ödenerek bu sistem yaşatılmıştır. Bir kişinin arzusu üzerine 140 yıllık çabayı alıp bir tarafa atacağız ve Türkiye'ye özgü bir başkanlık sistemi getireceğiz. Neden? Bir Allah'ın kulu çıkıp haklı bir gerekçe söylesin." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince JW Marriot Hotel'de düzenlenen Anayasa Çalıştayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, etkinliğin ana aktörünün yıllarını anayasaya harcamış akademisyenler olduğunu belirtti.

Çalıştayla hem kendilerinin hem de toplumun aydınlatılmasının amaçlandığını aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu çalışmada eminim pek çok gerçek, bu işin uzmanları tarafından dile getirilmiş olacak. Bizlerin de bilgi dağarcığı zenginleşmiş olacak." ifadesini kullandı.

Bugün tartıştıkları anayasanın, 1982 Anayasa'sı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"1982 Anayasa'sı, bizim anayasa tarihimizde en çok değişikliğe uğramış anayasadır. En çok tartışılan anayasadır. Halkın, yüzde 91,37 oyla, referandumla kabul ettiği bir anayasadır. Bu kadar ezici bir çoğunlukla kabul edilmesinin arkasındaki dünya nedir, gerçekler nelerdir? Bir darbe sonrasında, darbeciler iktidardayken böyle bir anayasaya 'evet' diyen geniş bir kitlemiz vardı. Bunların hepsinin oturup konuşulması gerekiyor, geleceği daha sağlıklı belirleyebilmek açısından. 82 Anayasası'na hala '82 Anayasası'dır demekte belki doğru değil. 100'ün üzerinde madde değişti. Yeni maddeler ilave edildi. Dolayısıyla farklı bir anayasa var önümüzde. Anayasayı şöyle düşünmek gerekiyor, bütün bu değişikliklere karşı acaba darbe ruhu hala varlığını koruyor mu bu anayasada? Bunun üzerinde de durulması ve düşünülmesi gerekir."

Tek başına anayasayı ele almanın da doğru olmadığını vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Anayasa darbe ruhunu taşıyan bir üst hukuk normuysa, aynı ruhu taşıyan alt hukuk normlarının olduğunu da bilmemiz gerekiyor." dedi.

Bu nedenle tartışmalarında sürekli olarak bir darbe anayasasından değil, bir darbe hukukundan söz ettiklerini bildiren Kılıçdaroğlu, darbecilerin temel görevinden biri de "Darbe ruhunu içine sindirmiş bir paralel darbe hukuku oluşturmaktır." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin önündeki tablonun, bu acı tablo olduğunu savundu.

- "Hiçbir sakınca görmedik"

"Darbe hukukun kendi özel koşullarında oluştuğunu biliyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, darbe dönemlerinde düşünceyi ifade özgürlüğünün olmadığını belirtti.

Düşünceyi ifade özgürlüğünün olmadığı ortamlarda, dayatma kültürünün doğal bir sonucu olarak bir darbe hukuku külliyatı oluşacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bugün Türkiye'nin önündeki en temel sorun, darbe hukuku külliyatından Türkiye'nin arındırılmamış olmasıdır. Biz ısrarla 'darbe hukukundan Türkiye'yi tamamen arındıracaksak, her türlü katkıyı da yapmaya hazırız.' dedik. Bu kadar açık bir çek vermede hiçbir sakınca görmedik." diye konuştu.

Türkiye'nin, eğer uygar bir dünyanın bir parçası olacaksa, insanlar düşüncelerini özgürce açıklayabilecekse, Türkiye'nin darbe hukukundan mutlaka arınması gerektiğini yineleyen Kılıçdaroğlu, alt hukuk normları olarak tanımladığı maddelerden üçünü açıkladı.

1982 Anayasası'nda kabul edilen ve değişmeyen "Basın hürdür, sansür edilemez." maddesine atıfta bulunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yeni bir anayasa yapılsa da yine aynı cümlenin kullanılacağını bildirdi.

- "Darbe hukukundan arındırıldığı zaman çağdaş bir ülke olabilir"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Peki dönüp günümüze bakıyoruz. Basın gerçekten hür mü? Herhalde bunu en iyi basın çalışanları bilirler. Eğer bir ülkede 80 darbesinden yıllar sonra, 142 gazeteci hapisteyse o ülkede basın özgürlüğünden söz edemezsiniz. Bunlar anayasanın bu hükmüne rağmen, nasıl içerideler? Darbe hukukun öngördüğü hukuk ve yargıyla içerideler." değerlendirmesinde bulundu.

Yine aynı şekilde anayasada, "Yargı bağımsızdır, kimse emir ve talimat veremez" dendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Dönüp bugüne bakıyoruz, 'yargı bağımsızdır' diyen var mı? 'Emir ve talimat verilmiyor' diyen var mı? Miting meydanlarından çağrı yapılıyor, savcı harekete geçiyor. Mahkeme alıyor tutuklayıp hapse koyuyor. Bugün içinde bulunduğumuz atmosfer, öyle bir atmosfer ki yargıcın önüne çıkan kişi tutuklanmazsa yargıç kendi geleceğinden endişe duyuyor. Yine 12 Eylül Anayasa'sı, 'silahlı ve saldırısız olmak koşuluyla izin almadan toplantı ve gösteri serbesttir' diyor. Bugün 4 kişinin yan yana yürümesi bile bir mucize. Bizim darbe hukukundan hangi gerekçeyle söz ettiğimizi ifade etmek için bunları anlatıyorum. Bir bütün olarak Türkiye darbe hukukundan arındırıldığı zaman çağdaş, demokrasisi güçlü bir ülke olabilir. Ama bunların olmadığı yerde başarıyı yakalayamayız."

- "Bugün ne yapılmak isteniyor?"

"Bugün ne yapılmak isteniyor?" sorusunu da gündeme getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün deniyor ki 'bir anayasa değişikliği yapalım.' Önce buradan yola çıkıldı. Arkasından 'cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra rejimi değiştirelim, parlamenter demokrasiden vazgeçelim, yerine başkanlık sistemini getirelim.' dendi." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Nasıl bir başkanlık sistemi? ABD'deki gibi mi? Hayır. Türkiye'ye özgü bir başkanlık sistemi. Bir ülkenin rejimini bir kişi belirleyemez. Bir kişinin arzusu üzerine rejim değişmez. Bir ülkenin rejimini o ülkenin tarihsel, siyasal, sosyolojik koşulları belirler. Amerika'da neden başkanlık var? Amerika'nın tarihini bilirseniz, başkanlık sisteminin neden olduğunu anlamış olursunuz. Almanya'da eyaletler var ama parlamenter sistem var. Neden öyle olduğunu Almanya'nın tarihini bilirseniz açıklarsınız. Türkiye'nin temel sorunu nedir biliyor musunuz? Türkiye'nin tarihini bilmeyen sığ bir kültüre sahip kişiler tarafından yönetiliyor olmasıdır. Bunu üzülerek ifade ediyorum. 140 yıllık bir parlamenter sistem deneyimimiz var. Bedeller ödenerek bu sistem yaşatılmıştır. Bir kişinin arzusu üzerine 140 yıllık çabayı alıp bir tarafa atacağız ve Türkiye'ye özgü bir başkanlık sistemi getireceğiz. Neden? Bir Allah'ın kulu çıkıp, haklı bir gerekçe söylesin. Bir kişinin arzusu üzerine bunlar yapılıyor."

Başkanlık sistemini savunanların kendilerine, "Parlamento yeteri kadar çalışmıyor" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, parlamentonun kanun çıkarma fabrikası olarak görülmesi kadar büyük bir hata olamayacağını vurguladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Eğer parlamentolar her olaya özgü yasa çıkarırsa, mahkemeleri kapatalım o zaman. İçtihatlar niye vardır? Parlamentonun kanun koyma yetkisi kime tanınmıştır? Yargıca. Eğer yasada açık bir hüküm yoksa, kendisini kanun koyucunun yerine koyar ve hüküm gerçekleştirir. İçtihatların varlık nedeni budur. Bu gerçek dahi, iktidar tarafından algılanmış değildir."

- "Güçlü bir parlamenter sistem kurmak için ne gerekiyor?"

"Güçlü bir parlamenter sistem kurmak için ne gerekiyor?" sorusunu da soran Kılıçdaroğlu, "Doğru, bugün sorunlarımız var. Tek bir cümle ile ifade edeyim, Türkiye darbe hukukundan arındığı süreçte, güçlü bir parlamenter sistem gelebilir." dedi.

Anayasayı değiştirmenin yetmeyeceğine işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, Seçim yasası ve Siyasi Partiler Yasası'nın da değiştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Yüzde 10 seçim barajının hiçbir demokratik ülkede olmadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki siyasi partilerde de lider sultası olduğunu savundu.

İktidarın, seçim barajı gibi maddelerin bulunduğu darbe hukukunu savunduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, yürütme organının, yasama organının üzerinde vesayet kurmasını engellemek için darbe yasalarından kurtulmak gerektiğini kaydetti.

- "Adalet, sadece benim için geçerli kural olmamalı"

"Bütün bunlar olurken sadece bunları seyredip, 'parlamento çalışmıyor darbeciler de iyi yapmış elime fırsat vermiş şimdi ben kalkacağım başkanlık sistemi kuracağım ve ben başkan olacağım." ifadelerini kullanan Kemal Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Tek söz söyleme hakkı bende olacak.' Güçler ayrılığı... Ne gerek var. Güçlerin uyumu olmalı. Bir kişi söylemeli, herkes buna uymalı. Ne olmalı? Hep beraber çay toplamaya gitmeliyiz. Ne güzel bakın elimizde makaslarla çayları kesiyoruz. Ülke huzur içinde. Peki, güç zehirlenmesi dediğimiz kavram ne olacak? Gücü elinde toplayan bir kişi, ülkeyi felakete sürüklerse ne olacak? Tarihte örnekleri vardı, Hitler. Bütün güç elindeydi. Onun Adalet Bakanı, yargıçlara söylüyordu, 'Önünüze bir dava gelirse, Führer ne düşünüyorsa ona uygun karar vereceksiniz' diyordu. Öyle bir sürecin içine girdik ki Türkiye'de aynı normlar bilimsel hale geldi. Bizi rahatsız eden budur, bundan hepimizin özenle kaçınması gerekiyor."

Darbecilerin bir başka özelliğinin ise hukuklarını oluştururken, kendilerini özenle koruma altına aldıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, kendilerinin hiç kimsenin özel koruma altına alınmasını istemediğini bildirdi.

Hukukun herkes için eşit uygulanması gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Çünkü adalet, sadece benim için geçerli kural olmamalı." dedi.

- "Bugün uygun koşullar var mı? "

"Üzerinde durulması gereken temel konulardan biri de bugün anayasa değişikliğine uygun koşullar var mıdır?" diyen Kılıçdaroğlu, "OHAL döneminde düşüncelerin özgürce ifade edilemediği, yargının bağımsız olmadığı, hukukçuların rahatça konuşamadığı bir dönemde, acaba sağlıklı ve tutarlı bir anayasa değişikliği yapabilir miyiz?" diye konuştu.

Türkiye'nin 12 Eylül 1980 dönemindeki koşulları yaşadığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, tartışmadan, konuşmadan yeni bir anayasanın yapılamayacağını anlattı.

Anayasaların birer toplumsal uzlaşma belgesi olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Anayasa kitapçığını eline alan her yurttaş, 'bu benim anayasamdır' diyebilmelidir. O nedenle ısrarla 'anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz' diyoruz. Anayasa bir partinin dünyaya bakışı, kültürü ile hazırlanmaz. Anayasalar evrensel kuralları da içermek zorundadır. Uzlaşma olmadan, dayatma kültürüyle anayasalar hazırlanmamalıdır." ifadesini kullandı.

15 Temmuz darbe girişimi gecesi televizyonlara gönderdiği bir metin bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bu ülke darbelerden çok çekmiştir. Aynı sıkıntıların yeniden yaşanmasını istemiyoruz. Cumhuriyete ve demokrasimize sahip çıkıyor, inancımızı eksiksiz bir şekilde koruyoruz. Herkes çok iyi bilmeli ki CHP, parlamenter demokrasimizin vazgeçilmezi olan yurttaşlarımızın özgür iradesine bağlıdır." şeklindeki metni tekrar okudu.

Aynı düşünceyi yine tekrarladıklarını, hatta 4 partinin ortak imzasının bulunduğu bildiride de parlamenter sisteme vurgu yapıldığını kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, "Peki 15 Temmuz'dan bu yana ne oldu? Neden parlamenter demokratik sistemimizden vazgeçiyoruz? Milli iradeyi bir kişinin iki dudağı arasına neden hapsediyoruz? Bir kişiye koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni neden teslim ediyoruz?" diye konuştu.

- Tezcan oturum başkanlığı yaptı

Aydın'da 29 Ekim'de silahlı saldırıya uğrayan Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da olayın ardından ilk kez bir programa katıldı.

Çalıştaya tekerlekli sandalye ile iştirak eden Tezcan, "Anayasa Vizyonu?" başlıklı oturumun başkanlığını yürüttü.

"Türkiye'nin anayasa sorunu var mıdır? Bu öncelikli bir sorun mudur? Anayasa yapma koşulları var mıdır?" sorularını gündeme getiren Tezcan, bu soruların kendileri için önemli ve cevaba muhtaç sorular olduğunu belirtti.

Bugünkü anayasanın, yürürlüğe girdiği tarihten bu yana en çok tartışılan anayasa olduğunu aktaran Bülent Tezcan, "82 Anayasası'nda bugüne kadar 17 kez değişikliğe gidilmiş. 83 maddesi 117 değişiklik görmüş." dedi.

Değişiklik isteklerinin kaynakları hakkında da bilgi veren Tezcan, anayasa tartışmalarının demokrasi eksenli değil, otoriter tutum eksenli yapıldığını savundu.

Yeni anayasa konusunda en fazla CHP'nin hazırlık yaptığını anlatan Tezcan, partilerin mutfaklarında anayasa hazırlanmasını doğru bulmadıkları gerekçesiyle hazırladıkları ön anayasa taslağını kamuoyuna açıklamadıklarını bildirdi.

Bülent Tezcan, CHP olarak anayasanın ilk 4 maddesini tartışmadıklarını, "Devleti değil, bireyi ve insan onurunu öne çıkaran bir anayasa felsefesini" benimsediklerini açıkladı.

Tezcan'ın yanı sıra Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ve Ankara Milletvekili Murat Emir tarafından yönetilen oturumlarda, Prof. Dr. Bertil Emrah Öder, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, Prof. Dr. Selin Esen, Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu ve Doç. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz da birer sunum yaptı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı