CHP'nin "Özgürlükçü Demokrasiyi Birlikte İnşa Edelim" toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) - "Bu mücadele bir siyasi partiyle yapılacak mücadele değil, bu mücadele doğrudan doğruya AKP devleti ile yapılacak mücadeledir. Herkes bunu böyle bilsin. Geldiğimiz süreç CHP'nin sorunu olmaktan çıkmıştır. Bu süreç demokras
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu mücadele bir siyasi partiyle yapılacak mücadele değil, bu mücadele doğrudan doğruya AKP devleti ile yapılacak mücadeledir. Herkes bunu böyle bilsin. Geldiğimiz süreç CHP'nin sorunu olmaktan çıkmıştır. Bu süreç demokrasiyi özümseyen, savunan, insan haklarını, kadın erken eşitliğini savunan bütün kesimlerin ortak sorunudur" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisince ATO Congresium'da düzenlenen "Özgürlükçü Demokrasiyi Birlikte İnşa Edelim" toplantısında, CHP'nin propagandasını yapmak için bir araya gelmediklerini söyledi.
Amaçlarının, "Türkiye'nin içine girdiği çıkmazdan nasıl el ele birlikte çıkarabilirizi" tartışmak olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Önce bir soruyla başlayalım; vatandaş siyaset kurumundan, hükümetten ne ister? Adalet ister, işsizlik ve yoksulluk olmasın ister, eğer bunları veremiyorsa gerekçesini vatandaşa anlatmak zorundadır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, vatandaşına hesap veren bir iktidarın dünyada saygınlığı olan bir iktidar olacağına işaret etti.
Konuşmasını iki ana eksende yapacağını anlatan Kılıçdaroğlu, "birinci olarak Türkiye'nin 14 yıldır içinde bulunduğu tabloyu ortaya koyacağım, ikinci bölümde ise 'bu karanlık tablodan nasıl çıkarız', onu anlatacağım, nasıl çıkarız karanlıktan aydınlığa. Bunu size anlatacağım" dedi.
- "Demokrasi kan kaybediyor"
Kılıçdaroğlu, 13 yıldır ülke demokrasisinin kan kaybettiğini savunarak, "Eğer anayasaya göre seçilip gelen bir kişi 'ben anayasayı tanımıyorum, anayasa bana uygun değildir' diyorsa, artık şunu çok iyi bilmeliyiz ki bir sivil darbenin ön hazırlıkları yapılıyor demektir" değerlendirmesini yaptı.
"Bir toplumda yolsuzluk yapmanın, devlet malını çalma ve kul hakkını yemek günah bile sayılmıyorsa, geldiğimiz noktayı çok daha iyi değerlendirmemiz lazım" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peki, bu kadar haksızlık var, vatandaş itiraz etmiyor? Vatandaş ay başına ulaşır mıyım, bunun hesabını yapıyor? Öyle bir noktaya geldi ki ülke, normal vatandaş haberleri izleyemez noktaya geldi. Şimdi bazı rakamlar vereceğim, 2002'de yazar kasanın atıldığı tarihi düşünün, 'işsizlik var, esnaf perişan' deniyor değil mi? O dönemde bile işsizlik yüzde 8. Şimdi 2015. Hani parlak bir hükümet tablosu çiziyorlar, işsizlik yüzde 10,6. O dönemden bile daha kötü. Her 4 üniversite öğrencisinden birisi işsiz, yüzbinlerce atama bekleyen öğretmen var. Milyonlarca kişinin işsiz olduğu bir ülkede, huzur olmaz. Eğer bir evde bir kişi işsizse, o evde huzur yoktur."
- "Öleceksek birlikte öleceğiz..."
2002'de krizin olduğu dönemde, karşılıksız çek tutarının 2 milyar 200 milyon lira olduğuna, bunun şimdilerde ise 27 milyar 300 milyon liraya çıktığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bunun da ticaretin içinde bulunduğu açmazı gösterdiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, ayrıca protesto edilen senet miktarının 2002'de 800 milyon lira, geldikleri 2015'te ise 10 milyar 100 milyon lira olduğunu ifade ederek, "Ticareti görüyorsunuz değil mi? Esnafın, tüccarın hangi baskıların altında olduğunu görüyorsunuz değil mi? Enselerinde boza pişiriyorlar, korkudan kimse sesini çıkaramıyor? Hadi onlar korkuyor, peki bu ticaret, sanayi odalarının başındaki kişiler neden, 'ekonomi kötüye gidiyor' diyemiyorlar? Korkunun ölüme faydası yoktur, öleceksek birlikte öleceğiz" diye konuştu.
Her iki vatandaştan birisinin icralık olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, çiftçilerin durumunun da iç açıcı olmadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, çiftçilerin 2002'de bankalara borçlarının 5 milyar 100 milyon lira, bugün ise 61 milyar 100 milyon lira olduğunu ileri sürdü.
Bu hükümet döneminde iki Trakya büyüklüğünde alanın ekilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez izlenen yanlış tarım politikası sonucu saman ve et ithal eder pozisyona gelindiğini kaydetti.
Bu dönemde fuhuşun yanı sıra uyuşturucu kullanımında da önemli artış yaşandığını iddia eden Kılıçdaroğlu, okul bahçelerinde bonzainin satıldığı noktaya gelindiğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunların döneminde 14 yıllık dönemde, fuhuştaki artış yüzde 790, cinsel taciz yüzde 449, çocukların cinsel istismarı yüzde 434, uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678. Uyuşturucu bağımlılığnda yaş 10'a geriledi. Kalkmış konuşuyor, 'Efendim çocuklara bira veriliyor' diyor. Biradan vazgeçtik kardeşim, okul bahçelerinde bonzai satılıyor senin iktidarında. TBMM'ye bir önerge verdik, 'Uyuşturucu bağımlılığı yaşı gittikçe düşüyor, bir felaket tabloyusya karşı karşıyayız gelin araştırma yapalım' dedik ve bu soruna çözüm bulalım. İktidar partisinin oylarıyla reddedildi. Bonzainin peynir ekmek gibi satıldığı ülkede siz neyden bahsediyorsunuz?"
-26 milyon kutu anti depresan
Anti depresan ilaç kullanımında da önemli artış yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, bu hapların kullanımının 26 milyon kutuyu geçtiğini aktardı.
Hükümetin sıfır terörle ülkeyi devraldığını ancak her gün şehit haberleri geldiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, iktidar partisi yöneticilerinın ise açıkça "terör örgütüne yardım ve yataklık yaptıklarını" ve suçlarını da çok iyi bildiklerini iddia etti.
Hükümetin izlediği dış politikayı da eleştiren Kılıçdaroğlu, bu politikalar nedeniyle bütün komşuların yanı sıra bütün dünyayla sorunlu hale gelindiğini savundu.
- "Dünya bizi nasıl görüyor?"
"Dünya bizi nasıl görüyor?" sorusunu da gündeme getiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Basın özgürlüğü endeksinde 2002'de 99'ncu sıradaydık, bugün 149'ncu sıradayız ve basın özgürlüğünde sınıfta kalan bir ülkeyiz. 30'un üzerinde gazeteci hapiste" dedi.
Dün de bir gazete için kayyum kararı verildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu kararı veren hakime tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu, "Kararı veren hakim demokrasiye inanmayan hakimdir. Kararı veren hakim, siyasi otoriterin sopasını elinde taşıyan hakimdir. O kararı veren hakim, hakim değil siyasi o organın elemanıdır. Açıkça ifade ediyorum" açıklamasında bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Cinsiyet eşitliği bakımından. Ne diyordu bir bozuntu, 'kadınla erkeği eşit tutamazsınız.' 'Bozuntu' dediğimde başkası alınmasın ben diktatör bozuntusundan bahsediyorum. Kadın erkek eşitliği açısından, 105'ten 130'uncu sıraya geriledik. Nijerya, Zambiya bizim önümüzde. Demokrasi endeksiz, 162 arasında 97. sıradaydık, bugün ise Tanzanya, Uganda ve Kenya bizim önümüzde. Küresel rekabet endeksinde 6 basamak geriledik, 51'nci sıraya düştük. Hukukun üstünlüğü endeksinde 21 sıra geriledik... Bütün bunun tek bir nedeni var. Bu anlattıklarımı ortaya çıkaran tek bir sorun var, o sorunun adını hep beraber koymak zorundayız. O sorunun adı yönetim krizidir. Cumhuriyet tarihi şu anda en derin krizlerinden birisini yaşıyor ve yönetim krizidir. Kimin başkan kimin başbakan, kimin Cumhurbaşkanı kimin bakan, kimin genel müdür, kimin müşteşar olduğu belli değil. Devlette liyakat esası çökertildi."
- "Devlet partisi oldu..."
Devletle hükümet arasında fark olduğunu da dile getiren Kılıçdaroğlu, devletin baki, hükümetin ise devleti yönetmek için 4 yıllığına iktidara geldiğine işaret etti.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bir iktidar 4 yıl için devleti yönetir ama 14 yılda AKP, şu anda bir devlet partisi konumundadır. Valisiyle, polisiyle, hakimiyle, savcısıyla bir devlet partisidir artık AKP. Dolayısıyla sivil toplumun, sendikaların, siyasal partilerin normal bir demokraside yapacakları mücadelenin sınırları aşılmıştır. Bu mücadele bir siyasi partiyle yapılacak mücadele değil, bu mücadele doğrudan doğruya AKP devleti ile yapılacak mücadeledir. Herkes bunu böyle bilsin. Geldiğimiz süreç CHP'nin sorunu olmaktan çıkmıştır. Bu süreç demokrasiyi özümseyen, savunan, insan haklarını, kadın erken eşitliğini savunan bütün kesimlerin ortak sorunudur. Siyasi düşüncelerimiz farklı olabilir, ama demokrasiye, hukuka, özgürlüklere aynı yönden bakıyorsak, ayrışmanın değil, beraber haraket etmek zorundayız. Bunu hatırlatmak benim siyasi sorumluluğumdur."
(Sürecek)
AA
Kaynak: