Çizgi film karakterlerine sesiyle hayat veren tiyatrocu: Sezai Altekin
Yaklaşık 54 yıllık sanat hayatına birçok proje sığdıran 73 yaşındaki tiyatrocu Sezai Altekin, bir dönemin unutulmaz çizgi film karekterlerine de sesiyle hayat vermesiyle biliniyor- Bodrum'da yaşayan Altekin: - "Taş Devrinde Barni Moloztaş, Bugs Bunny tavş
Ünlü tiyatrocu Sezai Altekin, bir dönemin unutulmaz çizgi film karekteri "Şirin Baba", "Bugs Bunny", "Barni Moloztaş"a sesiyle hayat verdi.
Muğla'nın Bodrum ilçesinde yaşamını sürdüren 73 yaşındaki Sezai Altekin, 1966'da tiyatroya adım attı.
Anne ve babasının desteğiyle kısa sürede başarı gösteren Altekin, ömrünü sanata adadı. Birçok karaktere sesiyle hayat veren Altekin, tiyatro, sinema ve dizi sektörünün de aranan yüzlerinden biri haline geldi.
Sanat hayatını AA muhabirine anlatan Altekin, çok güzel, kendi halinde bir çocukluk dönemi geçirdiğini söyledi.
Çocukken oynadığı bazı şeylerin hayal gücünü oldukça genişlettiğini belirten Altekin, "Annemin çocukluğumda tiyatroya götürmesi hayatıma yön verdi. Sonrası zaten kendiliğinden geldi. İstanbul Şehir Tiyatrosundaki ilk oyunumda oldukça utandım hatta sahneye yüzümü kapatarak çıkmıştım. Çok ilginç şeyler yaşadım, çok heyecanlı dönemler geçirdim." dedi.
Eski dönemlerde İstanbul'da bir gecede büyük tiyatrolarda 35 perde açıldığını, o günleri çok özlediğini anlatan Altekin, insanların eskiden tiyatrolara koştuğunu dile getirdi.
- "Paramızı tiyatronun yanı sıra dublajla kazanırdık"
Altekin, tiyatroda fazla para kazanılamadığı için yan işler de yaptığını belirterek, şöyle konuştu:
"Dublaj bizim yan işimizdi. Paramızı tiyatronun yanı sıra dublajla kazanırdık. Bana göre seslendirme, tiyatrocuların yapması gereken bir iştir. Stüdyoya, oradan da radyoya koştura koştura çok yoruluyorduk. Oyuncu, her çeşit rolü oynayabilmeli. Biz tiyatroda böyle gördük. Komedi de trajedi de oynarsınız. Seslendirmede de her çeşit rolü sesinizin durumuna göre konuşabilirsiniz. Sesiniz bazı rollere daha iyi oturur. Seslendirmede Gazanfer Özcan ile çalıştık. O zamanlar arşivler bu kadar geniş değildi. Bizim konuştuğumuz zamanlar arşiv olmadığı için yeni konuşmacı arkadaşların seslendirmeleri biliniyor. Taş Devrinde Barni Moloztaş, Bugs Bunny tavşan ve Şirinlerin 'Şirin Babası'nı seslendirdim. 1980'lerde yaptığım seslendirmelerdi. Rahmetli Gazanfer abiyle çok gülerdik. Yaptığımız bazı doğaçlamalardan seslendirme yönetmeni de çok keyif alırdı ve eğlenirdi."
Animasyonların çok başarılı çizildiğine dikkat çeken Altekin, iyi çizilen karakterin konuşmacıya büyük fayda sağladığını dile getirdi.
- "Tiyatroda mesleğim üst katmanlarına çıktım"
Altekin, sanat hayatını dolu dolu geçirdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Çok teklifler geldi ama oynamadım. Sadece çok beğenip aşık olduğum bir oyun vardı, Picasso. Emeklilikten 14 yıl sonra sadece onu oynadım. Çok iyi sağlam bir proje olursa yapmak isterim. Tiyatroda artık mesleğim üst katmanlarına doğru çıkmış bir adamım. Tiyatroda kaliteli bir oyuncuyum. Aşık olduğum projelerde oynamak isterim. Artık her şeyden önce huzur arıyorum. Tembel karakterli bir insanım. Kalan ömrümü kendime harcamak istiyorum. Şimdiye kadar 50 tiyatro, 6 film, 20'ye yakında dizide oynadım."
Yeşilçam'ın taşıma suyu ile gittiğini, filmle, sinemacılıkla alakası olmayanların sektöre girdiğini savunan Altekin, gençlerin şimdilerde stüdyolar kurduğuna, sektörü yavaş yavaş toparladığına değindi.
Şimdilerde internet sinemacılığının revaçta olduğuna işaret eden Altekin, şunları kaydetti:
"Tiyatro nasıl bir zehir ise filmcilik de aynı o şekilde. Bir hayal aleminde yaşıyorsunuz ve çılgınca işler yapabilirsiniz. Bunlar yaşam biçimi haline gelen işler. Kamera denen aletle oynamak, dörtgeni kendin tespit edip, bir dünya yaratmak fenomenlik, tuhaf ve zevkli bir şey. Ona aşık insanlar, kameranın arkasından kalkamıyor. İyi yapımları internet televizyonlarından izliyorum ve harika işler çıkıyor. İzlerken çok zevk alıyorum ve hala çalışılıyor. Sistemi kurarsa onlar kuracak. Piyasa çok kötü durumda. Genç çocukları topluyorlar. 5-10 bin liraya oynatıyorlar, bizi de kırk yılda bir çağırıyorlar çünkü bizim fiyatımız fazla geliyor. Filmcilik ve dizi sanayi tuhaf bir ekonomik tabloya dönüştü. Her gün yeni bir dizi reklamı görüyoruz. Üç gün sonra da o dizi olmuyor. Birinci bölümde kalkan diziler var."
Kaynak: