Zeki Oğuz
Çukurova Kitap Günleri
15-20 Ocak günleri arasında Adana’da “Çukurova 6. Kitap Fuarı” vardı.
Geçtiğimiz yıl çok istememe rağmen katılamamıştım Çukurova Kitap Fuarına. Bu yıl iki gün önceden gittim. Yenice ve Mersin’li arkadaşlara sözüm vardı, birlikte gezecektik Mersin’i. Rehberimiz Mersin’li fotoğraf sanatçısı arkadaşım Rabiye Cirit olunca verimli bir gezi olacağını ummuştum ama hava kapalı ve çisentili olunca sahilde kısa bir turdan sonra Yenice’ye dönmek zorunda kaldık arkadaşım Tuncay Akdağ ile. Tuncay, altı ay öncesine kadar Yenice Belediyesi kültür müdürüydü, emekli oldu. Şimdi emekliliğin tadını çıkarıyor.
Bazı dostlar vardır, sırlarını hemen açık etmezler. Tuncay’da öyle. Bir güzel yanını daha keşfettim bu gidişimde. Müthiş bir saz ustası ve çok güzel sesi var.
Pazar akşamı Adana’da arkadaşım Adnan Öz’ün konuğuydum. Adnan yıllardır orada öğretmenlik yapıyor. Kültür ve sanata yakın duran biri. Bu yıl dördüncü sınıfları okutuyormuş, fuara da öğrencilerini getirdi, saatlerce standları dolaştırdı. Zaten hafta içi hep öğrencilerle doluydu fuar. Başlarında da aydınlık yüzlü öğretmenleri vardı. Hiçbir öğretmen öğrencilerine dayatmıyordu, illaki dini kitaplar alacaksınız, diye. Bizim 2. kitap fuarında bunu yaşamış, şehrimiz adına utanç duymuştum. Bir öğretmenin yüzüne de bağırmıştım, bırak öğrenci kendi seçsin okuyacağı kitabı, diye.
Pazartesi sabahı eğitimci-hukukçu-yazar arkadaşım Ali Ozanemre’nin bürosundaydım. Her zamanki gibi eşiyle birlikteydiler ve güler yüzle karşıladılar. Ali, Tersakantoros Dergisini yayınlıyordu ama ne yazık ki birkaç ay önce yayınına son vermişti derginin. Son şiir kitabı “Onbeş Yunus Koyverdim Bu Kıyıdan” ı derginin son sayısıyla birlikte göndermişti. Kısa bir sohbet ve öğle yemeğinden sonra fotoğraf makinamı alıp sokaklara daldım. Bir şehri tanımanın yolu ara sokaklar, kenar mahallelerden geçer. Böyle keşfederim yeni yerleri, böyle tanışırım yeni dostlarla. Bu kere de Adana sinema müzesini keşfettim. Bir yıl kadar olmuş açılalı. Üç katlı tarihi bir binayı müze haline getirmişler. Çukurova’da yetişmiş sanatçıların fotoğrafları, yörede çekilen filmlerin afişleri, ünlü sanatçıların eşyaları ile Altın Koza Film Festivalinde ödül almış sanatçıların fotoğrafları sergileniyor. Kimler yokki müzede, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Abidin Dino, Yılmaz Güney vb.
İkindiye doğru Ali Ozanemre’nin bürosuna dönünce, “Haydi seni bir yere götüreceğim, dedi Ali. Canıma minnet, hemen düştük yola. Yine üç katlı tarihi bir konağı “Karacaoğlan Edebiyat Müze Kütüphanesi” yapmışlar. Çukurovalı sanatçı ve edebiyatçılar buraya kitaplarını ve eşyalarını bağışlamışlar. Ali Ozanemre’nin anlattığına göre buraya önce ünlü romancımız Yaşar Kemal’in adını vermek istemişler ama Yaşar Kemal buna şiddetle karşı çıkmış ve böyle bir müzeye ancak Karacaoğlanın adı yakışır, demiş, yakışmışda.
Fuar boyunca Tersakantoros Dergisi standında kitaplarımızı imzalayıp, okurlarımızla söyleştik. Ben, eğitimci yazar Durmuş Ali Özkale ve yazar Bekir Dağsever demirbaşıydık standın. Bitişiğimizde Çağdaş Yaşam Dergisinin standı vardı. Fuara ikinci gün katılan şair arkadaşımız Reyhan Sur ile İstanbul’dan gelen Emel Dinseven orda imzaladılar kitaplarını. O standın demirbaşları ise aynı zamanda derginin yöneticileri olan Mehmet Taşar ve Duran Aydın’dı. Çağdaş Yaşam aylık yayınlanan dolu dolu bir dergi.
Eğitimci-Yazar arkadaşım Ferhat İşlek İzmir’de görev yapıyordu. Şimdi Adana’da. Cuma günü iki ders saati süresince onun ve öğrencilerinin konuğuydum. İhsan Sabancı Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrencileri bir fotoğraf gurubu oluşturmuşlar. Onlbarla fotoğraf üzerine söyleşi yaptık, onlara torosları, göçer yörükleri anlattım. Ferhat benim fotoğraf ve kısa filmlerimden bir sunum hazırlamış, söyleşi boyunca onları izledik. Müthiş ilgiliydi çocuklar. Gurubun başındaki Ganime Nazan Oskay, Gonca Özkan ve Mukaddes Yavuz öğretmenler de enaz öğrencileri kadar hevesliydiler fotoğrafa. Öğle yemeğinde onların konuğuydum. Öğrencilerin hazırladıkları yiyecekler harikaydı.
Cuma akşamı Ferhat’ın, cumartesi akşamı Ali’nin konuğuydum. Elbette sohbetler hep yeni ürünler, yeni kitap çalışmaları üzerineydi. Diğer günler Ülkü Demircanlı’nın konuğu oldum. Ülkü ermenekli, iyi yürekli bir insan. İyi bir kitap okuru.
Hep kıskandığım bir yer oldu Adana. Ne çok sanatçı, edebiyatçı çıkardı. Fuar boyunca gördüm ki Çukurovalılar bu değerleriyle gurur duyuyorlar. Onlara verdikleri değeri müzelerde simgeleştiriyorlar.
Hafta içinde öğrenciler hakimlerdi fuara. Cumartesi ve pazar günleri ise mahşeri bir kalabalık sökün etti. Fuar yeri şehrin kuzey ucunda. Merkezden tam kırk beş dakika sürüyor ulaşım ama Adanalıların umurunda değil bu uzaklık. Tabi çevre ilçe ve illerden de çok gelen oluyor.
Pazar günü Mersin’den Rabiye Cirit ile Erdemli’den Sultan Akca geldiler. Fuara kısaca bir uğrayıp Seyhan Barajının kıyısına indik fotoğraf çekmek için. Yine Ülkü ağırladı bizi. Arada birimizin makinasını kapıp o da fotoğraf çekti. Akşam yeniden Yenice’ye döndüm Tuncay’ın sazını sözünü dinlemek için.
Pazartesi sabahı Toros Ekspresi ile Konya yolundaydım.