Cumhurbaşkanı Erdoğan: En önemli sorunumuz yüksek enflasyondur! Üstesinden geleceğiz
KDV indirim sürecini bakanlıkların yakından takip edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Halihazırdaki en önemli sorunumuz yüksek enflasyondur. İnşallah onun da üstesinden, her geçen ay inişini görerek geleceğiz" dedi
Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bakanlıklarımız, KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını yakından takip edecek, aksi yönde davranış sergileyen firmalara da gereken yaptırımları uygulayacaklardır" dedi.
"Gereken yönlendirmeleri yaptık, talimatları da verdik"
Karantina döneminde çalışmalarını sürdürdüğünü bildiren Erdoğan, "Çeşitli vesilelerle telefonla görüştüm farklı illerden insanlarımız vasıtasıyla pek çok hususu doğrudan hayatın içinden takip etme imkanı bulduk. Aynı şekilde devlet ve hükümet işlerini de hem yakından takip ettik hem de gereken yönlendirmeleri yaptık, talimatları da verdik. Testimizin negatife dönmesinin ardından Cuma günü Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Konseyi üyeleri ile bir araya gelerek ortak gündemimizi ve birlikte yapacağımız çalışmaları Vahdettin Köşkü'nde istişare ettik. Cumartesi günü Hazine ve Maliye Bakanlığımızın iş dünyası ile birlikte enflasyon ile mücadele konusunda atacağı yeni adımları açıkladığı bir toplantıya canlı bağlantı ile katıldık. Pirinç, makarna, et, balık, çay, kahve, süt ve süt ürünleri peynir çeşitleri, yumurta, yemeklik yağ çeşitleri şeker ve şekerli ürün çeşitleri, meyveler, sebzeler, kuruyemişler, bakliyat çeşitleri gibi günlük hayatta sık tüketilen gıdaların kapsayan ürünlerdeki KDV indiriminin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum" açıklamasında bulundu.
KDV indiriminde aksi yönde davranış sergileyen firmalara gereken yaptırımlar uygulanacak
Erdoğan, KDV indirim sürecini bakanlıkların yakından takip edeceğini belirtti. KDV indiriminin fiyatlara yansıyıp yansımadığının takipçisi olunacağını aktaran Erdoğan, "Aksi yönde davranış sergileyen firmalara da gereken yaptırımları uygulayacaklardır. Hepimiz aynı gemide olduğumuza, ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacak yükü beraberce omuzlayacağız. Fedakarlığı sadece devletten beklemek ne gerçekçidir, ne hakkaniyete sığar ne de sürdürülebilirlik ilkesine uyar. Ayrıca aynı toplantıda 3 ayrı başlık altında toplamda 60 milyar liralık kefalet limiti ile uygulamaya geçirilen Kredi Garanti Fonu paketinin detayları da iş insanlarımıza aktarıldı. Üretime ve istihdama önemli bir destek sağlayacağına inandığım bu paketinde iç dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.
"En önemli sorunumuz yüksek enflasyon"
Böyle dönemlerde asıl olanın, çalışacak iş, hayatını sürdürecek gelir sahibi olmak olduğunu söyleyen Erdoğan, "Asıl olan kendine ve ailesine karşı mahcubiyet yaşamamaktır. Asıl olan, nice krizler, nice sancılar içinde kıvranan bölgemizde başı dik, durabilmektir. Asıl olan geleceğe umutla bakabilmeyi sürdürecek zemini kaybetmemektir. Bunun için fabrikaların çalışması, esnafın dükkanının açık kalması, toprağın ekilmesi, yolların yük taşıyan kamyonlarla dolu olması, emlak ve araç satışlarının sürmesi, hayatın canlı şekilde akışı, çok önemlidir. Şayet buralarda bir tıkanıklık, gerileme, çöküş yaşanırsa o zaman felaket kapımıza dayanmış demektir. Hamdolsun böyle bir tablo ile karşı karşıya değiliz. Halihazırdaki en önemli sorunumuz yüksek enflasyondur. İnşallah onun da üstesinden, her geçen ay inişini görerek geleceğiz" ifadelerini kullandı.
Yastık altındaki altınlar ekonomiye kazandırılacak
Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması konusundaki yol haritasının da kamuoyu ile paylaşıldığını hatırlatan Erdoğan kuyumcuların bankaların ve altın rafinerisinin içinde yer aldığı bu imkanlardan tüm vatandaşları yararlanmaya davet etti. Erdoğan, "Pazartesi ve salı günleri Birleşik Arap Emirlikleri'ne giderek hem Abu Dabi'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdik hem de Expo 2020 Dubai Türkiye Milli gününe katıldık. Ziyaretim sırasında farklı alanlarda imzaladığımız toplam 13 anlaşma ile ülkelerimiz arasındaki ahdi temelini güçlendirdik. Bir süredir durgunluk içinde olan Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine yeni bir ivme kazandıran bu ziyaretin her iki ülke açısından da verimli ve hayırlı neticeler doğuracağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin 20 yılda nereden nereye geldiğini görmek şart
Erdoğan, "Ülkemize ve milletimize hizmetlerimizi kaldığımız yerden hatta çok daha yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Karantina süreci içinde yaptığımız takiplerde, tespit ettiğimiz en önemli eksik ülkemizde dün ile bugün arasında yeteri kadar güçlü, gerçekçi, vicdanlı bir irtibatın kurulamadığıdır. Halbuki Türkiye'nin geçtiğimiz 20 yılda nereden nereye geldiğini görmeden 2023 hedeflerimizin, 2053 vizyonumuzun anlaşılabilmesi mümkün değildir. Burada sadece birkaç hususa değinerek ülkemizin nereden nereye geldiğini muhasebesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hükümete geldiğimizde ülkemizin nüfusu 65 milyondu. Ülkemiz her alanda yılların birikimi olan sorunların eksiklerin, mahrumiyetlerin ağırlığı altında adeta eziliyordu. Diğer alanlarda yaşadığımız sıkıntıları bunların üzerine ilave etmemiz gerekiyor. Karşımızda tarihi ile medeniyeti ile küs potansiyeli imkanları, bir avuç azınlığa peşkeş çekilen ayağına pranga vurulmuş Türkiye gerçeği vardı. Her isteyen evladımızın eğitime ulaşmasının, her vatandaşımızın sağlık hizmeti alabilmesinin, an ve mal güvenliğinden emin şekilde başını yastığa koyabilmesinin 81 vilayetimizin hepsinin de belirli bir standardın üzerinde yol, su, elektrik gibi temel altyapılardan faydalanabilmesinin kısaca insanca bir hayat sürebilmesinin gerçekten zor olduğu dönemlerden geçerek bugünlere geldik" ifadelerini kullandı.
20 yıl öncesini gençlere anlatmak zor
Türkiye'nin 20 yıl içerisinde önemli bir mesafe kat ettiğini söyleyen Erdoğan, "Bu hakikatleri bilhassa o günleri görmemiş, yaşamamış görmemiş gençlerimize anlatmanın ne kadar zor olduğunun farkındayız. Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru, vicdanlı, ahlaklı mukayesesini yapmak hepimizin görevidir. Sadece günü yaşayarak, günü kurtararak, günü önemseyerek geleceğimize güvenle bakamayız. Elbette önceliğimiz olacak. Dün önceliğimiz can ve mal güveliğimizi tehdit eden terördü, egemenlik haklarımızı ve milli çıkarlarımızı hiçe sayan kuşatmalardı. Dün önceliğimiz işsizlikti, teröre ve işsizliğe kalıcı çözüm bulunmasına mani olan sağlayan siyasi istikrarsızlık, iç kavgalardı. Dün önceliğimiz hayatımızın dört bir yanını saran yokluklar, mahrumiyetlerdi. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmenin eziyet, şehir içinde herhangi bir yere ulaşmanın çile, hizmetlere sahip olmanın lüks olduğu devirlerden geçtik. Musluktan akan suyun, tavanda yanan lambanın, konuşacak telefonun, bayramlarda yeni kıyafet sahibi olmanın, kışı geçirecek nevaleyi temin edebilmenin en büyük sevinç sebebi sayıldığı günler yaşadık. Bugün ise artık, ülke geneline yaydığımız, ana sınıfından üniversiteye kadar her seviyedeki eğitim kurumumuzla, dünyanın imrenerek baktığı şehir hastanelerimizle, neredeyse 5 kat artırarak uzunluğunu 28 bin kilometreyi geçirdiğimiz bölünmüş yol ağımız ve sayısını 56'ya çıkardığımız havalimanlarımızla, üç kat artırarak 100 bin megavata yükselttiğimiz kurulu enerji gücümüzle, yüzbinlerce aileyi ev sahibi yaptığımız toplu konut projelerimiz, şehirlerimizi donattığımız millet bahçelerimizle , yerli ve milli katkı oranımızı yüzde 80'lere taşıdığımız savunma sanayimizle dünyada erişmedik yer bırakmayarak 225 milyar dolara çıkardığımız ihracatımızla, misafir kapasitesini 5 kat artırarak 55 milyona vardırdığımız turist ağırlama altyapımızla yıllık ortalama yüzde 5 üzerinde gerçekleşen büyüme oranımızla, hedeflerine doğru hızla ilerleyen dünyanın en büyük 10 ekonomisi yolunda son dönemece giren bir Türkiye'de yaşıyoruz. Hamdolsun, ülkemiz, geçtiğimiz 20 yılda kurduğumuz gülü altyapı sayesinde tüm bu eşikleri geride bıraktı" dedi.
"Bugün artık kimi alanlarda gelişmiş ülkelerin dahi önüne hizmet altyapısına sahip bir Türkiye var" diyen Erdoğan, "Bugün artık sınırları içinde hiçbir terör faaliyetine izin vermeyen, sınırları dışındaki terör örgütlerini de adım adım takip eden bir Türkiye var. Bugün artık, vatandaşlarının can güvenliğinden emin olduğu hukuk devleti ilkesine bağlı temel haklarını kullanan özgür bireylerin Türkiye'si var. Bugün artık, siyasi, askeri, diplomatik ve ekonomik olarak bölgesinde ve dünyada söz sahibi, bayrağı ve pasaportu itibarlı, vatandaşların başı dik bir Türkiye var. Bugün artık, her alanda kendisiyle birlikte tüm dostlarının ve kardeşlerinin güvenliğinin, huzurunun, refahının teminatı haline gelen bir Türkiye var" açıklamasında bulundu.
"Türkiye salgın döneminde hedeflerini büyüttü"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgın döneminde sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm alanlarda bu gerçekleri hep birlikte gördük, yaşadık, küresel sağlık ve ekonomi krizinin gelişmiş, gelişmekte olan ayrımı yapmadan tüm ülkeleri kasıp kavurduğu bir dönemde Türkiye olarak yatırıma, istihdama, üretime, ihracata, cari fazla yoluyla büyümeye yönelerek kendimizi diğerinden ayrıştırdık. Bir kez altını çizerek ifade ediyorum. Hükümet olarak uyguladığımız ekonomi programının odağında vatandaşlarımızın işini korumak bunun da ötesinde sürekli yeni iş alanları oluşturarak istihdamı geliştirmek vardır" ifadelerini kullandı.
"En yüksek istihdama ulaştık"
Türkiye'nin tarihteki en yüksek istihdama ulaştığını aktaran Erdoğan, "Bugün 85 milyonluk bir nüfusa sahibiz. Nüfusumuz, 20 yıl öncesine göre 20 milyon artarken, istihdama katılan kişi sayısı da 20 milyondan 34 milyona çıktı. Tarihimizin en yüksek işgücüne katılım oranına ulaşırken istihdamı, 19 milyondan 30 milyonun üzerine çıkarttık" dedi.
Salgının ilk aylarında iş gücüne katılımın 29 milyona, istihdamın 25 milyona kadar gerilediğini hatırlatan Erdoğan, "Dünyanın panikle içine kapandığı bu dönemde biz farklı bir politika izleyerek üretimi ve bireyleri destekledik. Faiz tartışmaları ve kur dalgalanmalarının yol açtığı sıkıntılara rağmen bu politikadan taviz vermedik. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla hedefli ekonomi programımızı ısrarla ve kararlılıkla uygulayarak, salgının ilk aylarındaki kayıpları hızla telafi etmekle kalmadık, ötesine de geçtik. Dünya küçülürken biz büyüdüğümüz, istihdam ve ihracatta rekor üstüne rekor kırdığımız bir dönemi geride bıraktık. Netice itibari ile hükümetlerimiz döneminde, 11 milyonun üzerinde insanımıza çalışacak iş sağladık. Geçinecek gelir temin ettik. Bahar mevsim ile birlikte canlanacak turizm inşaat, ve tarım sektörleri istihdamı daha da yukarıya taşıyacaktır. Elbette hayat pahalılığının yol açtığı sıkıtılar vardır. Elbette sokakta, tezgahta vitrinde canımızı yakan fiyat artışları vardır. Bunların hepsi geçicidir. Bu döneme mahsustur. Asgari ücretten memur ve emekli maaşlarına kadar tüm çalışanların gelirlerine yüksek oranlı artış yaparak esnaf ve sanatkarlarımızı kredi paketleriyle destekleyerek, hayat pahalılığının insanlarımızın üzerindeki yükünü azaltmanın gayreti içindeyiz. Ancak bunları konuşurken şu gerçeği de gözden kaçırmamalı, aklımızdan çıkarmamalıyız. Alım gücündeki düşüş bir süre sonra telafi edilebilirken, kaybedilen işin, kaybedilen huzuru, kaybedilen vaktin, geri kazanımı çok daha zordur" ifadelerini kullandı.