Cumhuriyet yazarı CHP'yi bombaladı

Cumhuriyet yazarı CHP'yi bombaladı

Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya, Baykal'ı destekleyen CHP'lilere ağır sözlerle yüklendi.

CHP Huzurevi'nin Sakinleri Huzursuz...

Ben onu tanırım!

Kendi çıkarından başka bir şey düşünmez, koltuğunu bırakıp gitmez... Tarikat şeyhinin müritlerini sever, onlarla gizli gizli buluşur.

DİSK'in kapısından içeri girmemiştir, çünkü işçiyi, emekçiyi sevmez!

Laik demokratik cumhuriyetin altı oyulurken Atatürk devrimleri birer birer tarihin derinliğine gömülürken sesi soluğu çıkmaz.

Atatürk'ün adını 9 Eylül'de anımsar...

Temel hak ve özgürlükleri önemsemez...

Varsa yoksa koltuğudur, o koltuğu kimseye bırakmak istemez.

Ulusalcılık kavramını kör milliyetçilikle karıştırır, “Çokuluslu Altın Avcıları”yla masaya oturur, onların televizyon ekranlarında Atatürkçülük taslar, bağırır çağırır. Masaları yumruklar.

Ben onu tanırım!

Din pazarlamacılarını, tarikat şeyhlerini başımıza saran odur, onların kahramanı, bulunmaz Hint kumaşıdır...

İki kelimeyi yan yana getiremez...

Televizyon ekranına çıkar, karşısındaki çocuğu yaşındaki AKP milletvekiline rezil olur ama utanmaz!

***

Bugünlerde canı sıkkın...

Beyi, paşası, canı, ciğeri, gözünün nuru efendisi onu bırakıp gitti...

Ne yapacak şimdi?

20 yıldır milletvekili, bir 20 yıl daha yapacak, yaşam boyu muhalefette kalacaktı.

MYK'de bas bas bağırıyor:

“Baykal geri dön, yeniden aday ol!”

Ben onu tanırım!

Çıkarlarını düşünür, ülkesini değil...

Hiçbir zaman sosyal demokrat olmamıştır, “sosyal” kelimesi ona “komünizmi” çağrıştırır.

Efendisi çekip gitti, o yalnız kaldı...

Durumu çok acıklı, iki gözü iki çeşme ağlıyor:

“Haydi gel, beni terk etme ne olur!”

Geceleri gözüne uyku girmiyor, bir daha milletvekili seçilemeyeceğini bal gibi biliyor...

Ah ne de güzel geçiyordu “CHP Huzurevi”nde günler...

***

Büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi tarikatçı kuşatmaya karşı mücadele edeceğine, şeyhe selam veriyor, öpücüklerini gönderiyor.

Devletin en duyarlı kurumlarını ele geçiren, laik cumhuriyetin altını oyan onlar değil mi?

Bazı sosyal demokratlar umursamıyor bunu!

O koltuğuna bakıyor ve eski liderine yalvarıyor:

“Haydi dön ve beni kurtar!”

Ben onu tanırım!

O iktidar olmak istemez...

Gecenin soluğunda kendi düşleriyle avunur, televizyonlarda sapla samanı karıştırır.

Sıkıştı şimdi!

Gandi Kemal genel başkan seçilirse ne yapacak?

Kurduğu düşler yok olacak, saltanat sona erecek, partisi emekçilerle, yoksullarla, aydınlarla kol kola iktidara yürüyecek...

İstemiyor bunu!

Parti küçük olsun, benim olsun...

Şöyle bir oturup hesap yapsa, oy oranlarının bunca yoksulluğa, yolsuzluğa karşın yüzde 23'lerde çakılı kaldığının nedenlerini düşünse, gerçekleri görse ne olur sanki!

***

Hayır, hayır yapmaz bunu, yapmak istemez...

İşine gelmez!

Ve bu yüzden şaşkın, tedirgin, bağırıyor:

“Terk etmedi sevdan beni!”

Artık iş işten geçti...

İstanbul'un tüm ilçe örgütleri Gürsel Tekin başkanlığında toplandı ve kararını verdi:

“Gandi Kemal'i destekliyoruz!”

CHP Huzurevi'nin sakinleri telaşlı, son bir atak daha yapıp, ardından baş üstü düşecekler!

Ben onları tanırım!

Sol sözcüğünden nefret ederler, işçiyi, emekçiyi, yoksulu sevmezler!

Tarikat şeyhinin müritleriyle gizlice buluşurlar...

Atatürk devrimleri, laiklik, cumhuriyet şu bu, sadece ağızlarındadır, bilirim.

***

Yazımı bir Anadolu kasabasından yazıyorum...

İnsanların yüzlerinin gülümsediğini görüyorum.

Herkes Gandi Kemal'den söz ediyor, onu konuşuyor, “Oyumuz CHP”ye diyor. CHP'nin küskünleri partilerine dönmek istiyor.

“CHP Huzurevi”nin sakinlerine gelince...

Boş verin onları, sözlerine kulak asmayın, CHP örgütleri kararını vermiş, ne yaparlarsa yapsınlar.

Ben onu, onları tanırım!

Ya siz?